İhanet Planı için kime kime kızayım? / Çetin Tufan

İslam aleminin gözünün içine baka baka, ''para karşılığı kendinizi satın'' diyerek, başta Filistin halkını, genelde tüm İslam alemini, küçümseyip, ''çer çöp değerindesiniz'' demeleri bizim geldiğimiz durumun açık bir göstergesidir.

İhanet Planı için kime kime kızayım? / Çetin Tufan

Rabbimden İslam Ümetine, nusret, feraset ve sadakat dileyerek...

Bu ay içinde Trump ve Natenyahu'nun açıkladığı, Yüzyılın Barış planına karşı şüphesiz her vicdan sahibi, ırkı, dini ve ideolojisi ne olursa olsun karşı durmak durumundadır.

Hele, Müslüman halkların bunu telin etmesi, buna karşı yüksek sesle direniş göstermesi insani ve dini bir vecibedir.

Bu konuda şükürler olsun ki gerekli duyarlılık, cemaatler ve sivil toplum kuruluşları nezdinde gösterilmiş. Özelde, Diyarbakır ve İstanbul gibi, siyasal merkezlerinde, görkemli tel’in eylemleri gerçekleştirilmiştir. Bunların artarak devam edeceğinden hiç şüphem yok.

Bu, samimi, saf, iman aşkı ile yanan gönüle sahip Ortadoğu halklarının dini ve vicdani sorumluluklarının bir tezahürüdür.

Bununla beraber, şu soruları sormadan da kendimi alamıyorum. Neden yüzyıldır, gıdım gıdım toprakları küçülen, dünyanın dört bir tarafına savrulan, her gün evleri yıkılan ve çocukları öldürülen, Filistin halkının durumu değişmiyor? Neden, nüfusu 1960’ta 2 milyonun altındaki, gasıp ve işgalci İsrail’in, bugün 10 milyona dayanmakta ve toprakları onlarca kat artmaktadır?

İki milyara ulaşan İslam alemi insani ve dini bir vecibe olarak gördüğü, Filistin ve Kutsal Kudüs davasına sahip çıkamamakta, bir çözüm bulamamaktadır. Bunun sebebini acaba düşmanımızın, düşmanlığında mı aramalıyız?

Tarihte birçok sürgünler yaşayan, Yahudi milleti, başta Allah (cc)'a karşı, sonrada insanlığa karşı dönek, faşizan ve emperyal tutumlarından dolayı lanetlenmişlerdir. Bu lanet, onların bu karakterleri üzerinedir. Çünkü defalarca hallerini değiştirdiklerinde Allah (cc)'da hallerini değiştirmiştir. Öyle ki Tevrat’ta (haşa) ''Rabbin bunların bu dönekliğinden yoruldu.'' ibaresi geçmektedir.

Bu topluluk, gece gündüz çalışarak bu günkü seviyelerine geldiler. Öyle ki, dünyanın süper devletlerini, kendilerine hadim yapabilecek bir etkiye sahip oldular. Bu yaptıklarının doğru olduğu manasına gelmemekle birlikte, Şeytan'ın dahi, emeğinin karşılığının eksiksiz verileceği bu dünya hayatında, samimi, bilinçli ve planlı çalışanların, çalıştıklarının semeresini alacaklarına bir delil olsa gerek.

Peki, şimdi, iğneyi kendimize batıralım... İslam alemini oluşturan yapılar acaba Mehdi'nin gelip kendilerini kurtaracağını beklemenin beleşçiliğin de değiller mi? En radikalleri dahi, hayali olarak devletin birkaç Müslümanın eline geçmesini, ebedi İslam'ın zaferi olarak görüp veya gösterip Uhut'ta ki hezimette olduğu gibi ganimet sarhoşluğuna girip ev, arsa, ihale vesair metaların, peşine düşmeleri acınası bir hal değil mi?

Mehdi’nin gelişine ortam hazırlamalıyız, diyenlerin ise mezhepsel hesaplar arkasında gidip, mezheplerini dinleştirmediler mi? Allah (cc)'nın dini İslamına insanları tebliğ edeceklerine, kendi mezhepsel, ekolsel, cemaatsel, partisel inançlarına davet etmiyorlar mı? Kişileri imana çağırıp, cehennem ateşinden kurtaracaklarına, birbirinden adam çalma yarışına girmiyorlar mı?

Bütün bir Ümmet olarak, başta kendimize, Allah (cc)’ye karşı, dürüstlük erdemini yitirmedik mi? Birbirimize karşı sadık ve emin olma vasfını yitirmedik mi?

Bunun tezahürü olarak İslam devletleri, Yüzyılın İhanetine, sözde telin, hakikatte ise icraatleri ile çanak tutmadılar mı?

Dikkat edilirse en çok İsrail'e küfredenlerin, en fazla İsrail ile ticaretleri olanlar olduğunu görülecektir. Müslüman halkın gazını almak adına, naralar atan devletlerin, perde arkasında, kendi milli menfaatleri doğrultusunda, bu habis urla, sarmaş dolaş olmaları, bilinen bir şeydi. Acı olan artık bunu saklama ihtiyacı dahi duymamalarıdır.

İslam aleminin gözünün içine baka baka, ''para karşılığı kendinizi satın'' diyerek, başta Filistin halkını, genelde tüm İslam alemini, küçümseyip, ''çer çöp değerindesiniz'' demeleri  bizim geldiğimiz durumun açık bir göstergesidir.

Allah (cc)'nın Kuran-ı Kerim’inde, bizlere uzun uzun Beni İsrail'in kıssalarını anlatmasının hikmetini, hiç mi düşünmüyoruz? Korkarım ki onların akıbetini adım adım takip eder hale geldik.

Derler ki; her çıkışın bir inişi, her inişin de bir çıkışı vardır. Yüzyıldır yapılan bu ihanet planının, bu günlerde alenen dillendirilmesi, inşallah İslam aleminin son iniş basamağı olur da, göğe yükselen mazlum ve mahrumların feryadı diner.

Selam ve dua ile.....

Çetin Tufan / Habernas