Avrupa'dan, Diyarbakır'daki Kudüs direnişine selam / Mücahid Haksever

Siyonist işgalcilerin, büyük şeytan ABD’yi de arkalarına alıp,  Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerine tezgahladıkları yeni, kirli oyuna karşı, Müslüman halklar teyakkuza geçti. Bu alçakça oyuna karşı, her zaman oluğu gibi en güçlü cevabı, ataları Selahaddin’i Eyyubi’nin mirasını devralan evlatları verdi. Diyarbakır istasyon meydanında toplanan Selahaddin’in torunları, Kudüs’ü atalarının koruduğu gibi koruyacaklarına söz verdiler. Birleşen şeytanın taraflarına karşı Allah’ın taraftarları olduğunu tüm dünyaya haykırdılar. Selam olsun size, ey Selahaddin’in torunları. Avrupa’dan size selam olsun. Bedenen yanınızda değildik, ama ruhumuz ve tüm benliğimiz sizlerleydik. Kalplerimiz Kudüs diye çarparken, dillerimiz Siyonist işgalcilere lanet okudu.

Ne muhteşemdiniz. Ne görkemliydiniz. Mekke’nin Fethi’nde, Mekke’yi Feth’e giden, düşmanın korkulu gözlerle seyrettiği ashabı kiram ordusu gibiydiniz. Yüzlerinizdeki o aşktan, dillerinizdeki o tekbir seslerinden, Siyonist işgalcilere kin ve öfke kusan o bakışlarınızdan anladım ki, eğer o an imkan olsa, sizler, Kudüs için ölüme seve seve giderdiniz. Kendi kendime şu tespiti yaptım ki; mesele Kudüs olunca, Selahaddin’in evlatlarının, kanında irsi olan o Kudüs sevgisi, sevdası, depreşiyor. İsterse namaz kılmasın, isterse günahkar olsun. Ama Kudüs denince kalbinin derinliklerinde mum gibi yanan o iman ateşi, volkan gibi kaynıyor. O volkandan akan lavlar önüne gelen her şeyi yakıp yıkıyor.

Kudüs’ün ne olduğunu, mescidi aksanın İslam ümmeti için öneminin ne olduğunu anlamayan Siyonist işgalci ve sarı saçlı kahpe şeytan, Kudüs’ün şu an İslam ümmeti içerisinde bıraktığı şu etkiye baksınlar. Rabbim kendisine hayırlı ve bereketli bir ömür ihsan etsin, muhterem Mehmet Göktaş hocamızın da dediği gibi; “Aslında biz Kudüs’ü desteklemiyoruz. Kudüs bizi destekliyor.” Yaptıkları planlar ve senaryolar, bizleri ümitsizliğe düşürmüyor. Bizleri korkutmuyor. Bizleri yıldırmıyor. Bilakis, gaflet uykusunda olan ümmet, Kudüs sayesinde uyanıyor. Kudüs, kalbin damarlara kan pompalaması gibi, bize, iman, aşk ve cesaret pompalıyor. Cenabı Allah’ın etrafını bereketli kıldık, dediği Kudüs’ün bu bereketi, tüm İslam âlemini çepeçevre kaplıyor. Bu bereket ümmeti gayrete getiriyor. Bu bereket sayesinde, Kudüs ve mescidi aksa düşmanlarının uykuları kaçıyor. Hazırladıkları planın sevinci kursaklarında kalıyor. Diyarbakır’ın kahraman evlatları, Ramazanda kurulan Siyonist iftar çadırını darmadağın ettikleri gibi, inşallah bu planlarını da darmadağın edecekler. Müslüman kılıklı, Siyonist uşaklığı yapan kahpelere, soysuz, şerefsiz alçaklara inat, imanlarının verdiği güçle bunu yapacaklar, yapmalılar. Bu sadece onların değil tüm ümmetin görevidir.

Kudüs İslam’ın ve Müslümanların sembolü olduğu gibi, İslam âleminin içinde bulunduğu durumun da sembolüdür. İslam’ın ve Müslümanların içinde bulunduğu durumu öğrenmek isteyen Kudüs’e baksın. Ne zaman Kudüs özgür odmuşsa, İslam âlemi de özgür olmuş; ne zaman Kudüs esir olmuşsa İslam âlemi de esir olmuştur. Kudüs düştüğünde, topyekûn İslam âlemi düşmüş, Kudüs kalktığında topyekûn İslam âlemi kalkmıştır. İslam âlemi olarak özgürleşmemiz, özlediğimiz yarınlara ulaşabilmemiz, Kudüs’ün özgürleşmesiyle mümkündür.

Merhum şair Cahit Zarifoğlu’nun bir şiirinde dediği gibi: “farz et ki körsün, bir taş al ve at…” Kör olabiliriz ama ellerimiz sağlam. Sağlam ellerimizle yumruklarımızı sıkıp havaya kaldırmalı, sağlam dilimizle en gür sedayla, Kudüs diye haykırmalıyız. Diyarbakır istasyon meydanında ateşlenen bu direniş gösterilerini, artırarak devam ettirmeliyiz. Tüm şehirlerde ve beldelerde Müslümanlar, Kudüs için ayağa kalkmalı. Aramızdaki ihtilafları bir araya bırakarak Kudüs için bir araya gelmeliyiz.

Rabbim Kudüs’ün ve İslam âleminin özgürleştiği günleri görmeyi tez zamanda bizlere nasip etsin inşallah. Bir daha ki yazımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olun. Dualarınızda bizleri de unutmayın inşallah.

Mücahid Haksever / Habernas