Son nefesin sessizliği / Sena Aslan
İnsan, dünya hayatında ölüm gerçeğinden gaflet etse de Kur'an, bu kaçınılmaz sona çeşitli vesilelerle dikkat çeker. Tilavetteki sekte duruşları, zahiren kısa bir sessizlik gibi görünse de, insanın ölüm anındaki geçici halini ve ruhun bedenden ayrılmasını hatırlatır.
Son Nefesin Sessizliği: Kur’an’da Sekte Duruşu ve Ölümün Hatırlatılması
Cenab-ı Hak, insanı bir başlangıçla var ettiği gibi, mutlak surette bir sona da muhatap kılmıştır. Her nefis ölümü tadacaktır (Âl-i İmrân, 185). İnsan, hayat yolculuğunu sürdürürken ölümden gaflete düşse de Kur’ân-ı Hakîm, çeşitli vesilelerle bu kaçınılmaz hakikati hatırlatır. İşte, tilavet esnasında karşılaşılan sekte duruşları, manayı pekiştirdiği gibi, derin bir tefekküre de kapı aralar.
Kur’ân tilavetinde yer alan sekte duruşları, zahiren kısa bir sükûnet gibi görünse de, hakikatte insana son nefesin sessizliğini ihtar eder. Hayat, bir akış içindedir; sözler söylenir, nefes alınır, zaman ilerler. Ancak bir an gelir ki söz kesilir, nefes durur ve ecel emri tecelli eder. İşte, tilavetteki bu duruşlar, insanın dünya hayatındaki geçiciliğini, bir anlık sessizliğin dahi ne büyük bir ikaz olduğunu hatırlatır.
Özellikle Kıyamet Suresi 26-27. ayetlerinde yer alan sekte duruşu, ölüm anının dehşetini ve insanın son nefesindeki çaresizliğini derinden hissettirir. Buradaki duruş, ruhun bedeni terk etmeye hazırlandığı o kaçınılmaz anı temsil eder. İşte o zaman, insan her şeyi geride bırakacağını ve ahiret yolculuğunun başladığını idrak eder.
Örnek olarak, Kehf, 1-2, Mutaffifin, 14 ve Yasin, 52 ayetleri de insanın dünya hayatındaki geçiciliğini hatırlatan önemli örneklerdendir.
Müfessirler bu duruşları, kıyametin sessizliği, ölüm anındaki ruhun bedenden ayrılması ve insanın o esnada idrak ettiği hakikatle yüzleşmesi olarak yorumlamışlardır.
İbn Kesîr, ölümün ansızın geleceğini ve insana bir anda mutlak bir sessizlik hali yaşatacağını ifade ederken, Fahreddin er-Râzî ise, Kur’ân’ın bu tür duruşlarla insanı dünya hayatının aldatıcılığına karşı uyardığını belirtir. Zira insan, kelâmı ve nefesiyle varlığını sürdürdüğünü düşünse de, bir an gelir ki ne söz söyleyebilir ne de nefes alabilir. İşte, sekte duruşu tam da bu hali insana idrak ettiren bir duraktır.
Ey insan! Unutma ki, şu dünya yolculuğunda her kelâmın, her nefesin bir sonu vardır. O son geldiğinde ne amel işlediysen onunla yüzleşeceksin. Sen de bir gün sekteye uğrayacak, dudakların mühürlenecek, dilin susturulacak ve nefesin kesilecektir. İşte o an, hakikatin en sarsıcı haliyle karşı karşıya kalacaksın. Hazırlıklı mısın?