Hoş geldin Ramazan-1 / Çetin Tufan

Düne kadar küfrettikleri debdebe, lüks yaşam tarzına 'Allah kulunun üstünde nimetini görmek ister' sloganı ile kılıf uyduranlara Ramazan ayı kendine gelme fırsatı sunmaktadır.

Hoş geldin Ramazan-1 / Çetin Tufan

Oruç ve yöneticiler

Aciz ve haddi aşan bizlere, türlü vesilelerle af ve mağfiret kapısını açan Rabbime (cc) hamd ederim.

Ey iman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Umulur ki sakınırsınız. (Bakara. 183)

Ey iman edenler veya iman ettiklerini iddia edip piyasada dolanan insanlar. Şunu iyi bilin ki sizden önce de birçok ümmet ve topluluk gelip bu diyardan geçti. Her birine bu mülkün sahibinin kim olduğunu hatırlatmak ve ona (insana) haddini ve hukukunu bildirmek üzere nice davetçiler gönderildi.

Onlara bu yaşamda ve Ahrette de mutlu ve mesut olmaları için birçok ibadetler vaaz edildi. İşte bu ibadetlerin belki de en kadimlerinden olan oruç ibadeti bize de farz kılındı.  

Bu kadar kadim olan bu ibadette muhakkak birçok hikmetler gizlidir. Aklımızın erdiği hikmetlerden bir kaçını sıralarsak

Birincisi; Dünyanın az bir azınlığının keyif ve sefa sürdüğü, diğer bir çoğunluğun ise, açlık ve sefalet içinde yüzdüğü, her gün binlerce insanın açlık, susuzluk ve hastalıklar yüzünden öldüğü, bu Dünya düzenini sorgulama imkanını o insanların haletini yaşayarak bizlere hatırlatmaktadır. Veya hatırlatmalıdır.  

Gerçi bu konuda fertlerin yapabileceği az ve kısıtlı olsa da. Sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla (mesela Avrupa'daki Yetim eli gibi) bu mağdur ve mahrumlara yardım ulaştırmak. Bu insanların dertleriyle dertlenmek. Böylece bir nebzede olsa yaralarına dermen olmak. Rabbine karşı bir delil sunmak şerefine nail olunabilinir. Bunu yapanlara selam olsun.

Bu konuda asıl sorumlular ise; iman sahibi olduklarını söyleyen Müslüman toplumları yöneten ülke yöneticileridir. Bunlar özelde kendi tebaalarından, genelde tüm insanlık ailesinden sorumlu olduklarını bilmeli politika ve siyasetlerini bu çerçevede çizmelidirler.   

Toplumlarının refah seviyesini yükseltmek, Allah'ın bahşettiği yer altı ve yer üstü zenginlikleri adil bir şekilde insanlara dağıtmak ile sorumlu olmaları gerekirken. Ne yazıktır ki kendilerinden önceki selefleri gibi davranmakta hak adalet bağımsızlık gibi öğretilerle elde ettikleri veya kendilerine bağışlanan iktidarları, önce bunu kendilerine bahşeden ağa babalarını memnun etmek için kullanmakta ülkenin zenginliklerini bu emperyalist odakların şirketlerine pazarlamaktalar. En stratejik kurumların anahtarlarını bunlara teslim etmekte bunu yaparken de sesiz ve sedasız davranmaktalar ki kimseler bilip sorgulamasın.

Ardından kendi saray tebaa ve dalkavuklarını oluşturma azmiyle kalan kırıntıları bunlara peşkeş çekmekteler. Artık 'Kralım sen çok yaşa' nidaları arşı inletmekte. Kral çıplak diyenler kılıçtan geçirilmektedir. Düne kadar küfrettikleri debdebe, lüks yaşam tarzına 'Allah kulunun üstünde nimetini görmek ister' sloganı ile kılıf uydurmakta dırlar.

İşte bu hikâye benim memleketimin ve diğer İslam memleketlerinin halidir. Oruç ibadetini anlamayan, anlamak istemeyen idarecilerimizin hali… Rabbim'in gani gani verdiği nimetleri israf edenlerin hatta ona ihanet edenlerin hali… Koltuklarına yapışmış olan, ya da koltuklarına pislediklerin den dolayı koltuklarından kalkmayanların hali...

İlahi! Kadim olan bu ibadetin hatırına bize ehil ve amil idareciler bağışla…

Selam ve dua ile...

Çetin Tufan / Habernas