Mamdani seçimiyle New York, Siyonist lobilere ve Trump'a meydan okudu
Zohran Mamdani’nin New York Belediye Başkanı seçilmesi, ABD’de Trump yanlısı ve Siyonist etkilerle şekillenen siyasi düzenin kırılmaya başladığını gösteriyor. Mamdani, Filistin yanlısı tutumu ve Trump’a karşı meydan okuyan söylemleriyle tarihi bir seçim zaferi kazandı.
Zohran Mamdani’nin New York Belediye Başkanı seçilmesi ve Başkan Donald Trump’a yönelik meydan okuyan söylemleri, yalnızca seçim sonuçları açısından değil, aynı zamanda ABD’nin siyasi ve toplumsal yapısında simgesel bir kırılma noktası olarak değerlendiriliyor. Mamdani, tam anlamıyla “devrimci” bir politikacı ya da tamamen bağlı bir Müslüman olmasa da, Trump ve Netanyahu karşıtı duruşu ve Filistin’e gösterdiği empati, hem ABD içi hem de uluslararası alanda çifte bir mesaj taşıyor: ABD içinde geleneksel lobilerin etkisi dışında yeni bir siyasi akımın şekillenmekte olduğu; uluslararası alanda ise Siyonist lobilerin etkisinin en güçlü olduğu şehirlerden biri olan New York’ta bile azalmaya başladığı.
Mamdani’nin, uluslararası mahkeme tarafından soykırım suçlamalarıyla karşı karşıya olan Netanyahu’yu karşılamayı reddetmesi ve “eğer şehre gelirse tutuklanacağını” söylemesi, yalnızca seçmenleri etkilemek için yapılan bir retorik değil; ABD yönetici elitleri ile Filistin topraklarında işgal düzenini destekleyen kurumlar arasındaki geleneksel bağlarda belirgin bir çatlağın habercisi.
Gözlemciler, Mamdani’nin zaferini sadece bir seçim kazancı olarak görmüyor; bu, on yıllardır “siyasi yükseliş yolunun ancak işgalci İsrail aracılığıyla mümkün olduğu” yanılsamasının yavaş yavaş çöküşünü simgeliyor. Müslüman bir Amerikalının, özellikle de Pakistan veya Hindistan kökenli birinin, Yahudi ve Siyonist nüfusun tarihi etkisinin yoğun olduğu bir şehirde hassas bir göreve gelmesi, ABD toplumundaki genel siyasi eğilimlerdeki değişimi ve lobilerin eski gücünü kaybettiğini gösteriyor.
Mamdani’nin Trump’ı eleştirdiği konuşmalarında ırkçılık ve İslamofobi ile göçmen karşıtı politikaları vurgulaması, sadece iki yıl öncesi düşünüldüğünde bile hayal edilemeyecek bir durum olarak dikkat çekiyor. Analistler, ABD’deki politik elitlerin yeniden şekillendiği bir dönemin yaşandığını ve Mamdani’nin bu süreçte sembolik bir rol oynadığını belirtiyor. Gaza’daki saldırılar ve yaşanan toplu katliamlar, özellikle ilerici gençler arasında Siyonizm algısını yeniden şekillendirmiş durumda; artık Siyonizm, her türlü ırkçı baskı sistemiyle özdeşleştiriliyor.
Mamdani’nin seçimi ayrıca Trump yanlısı aşırı sağ ve Siyonist lobiler arasındaki güçlü bağın zayıfladığını da gösteriyor. Amerikan seçmeni, Mamdani’ye oy vererek yalnızca yeni bir yüzü desteklemedi; vahşi kapitalizme, sınıfsal ve dini ayrımcılığa, Trump’ın temsil ettiği kibire ve tek taraflılığa karşı da oy kullandı.
Sonuç olarak, Mamdani’nin zaferi, New York’ta yerel bir gelişme olmanın ötesinde, Trump yanlısı politikaları ve Siyonist etkileri eş zamanlı olarak sorgulayan yeni bir siyasi dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Bu seçim, sadece yeni bir liderin yükselişi değil, ABD siyasetinde köklü bir dönüşümün işaretleri olarak görülüyor.



