Taşların konuşacağı zaman / Abdullah Öncel

Ey yaren, sevincimizi tekbirle haykırdığımız bir zamandayız. Gazze halkının direnişiyle gelen zafer, sadece onların değil, bizim de sevincimizdir. Sarı şeytanın tehditleri boşa çıktı; müminlerin feraseti galip geldi. Siyonistlerin ikiyüzlülüğü bir kez daha ortaya döküldü, dünya onlara karşı öfke ile doldu.

Taşların konuşacağı zaman / Abdullah Öncel

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerimize olsun. Ey yaren; sevincimizi ne erteleyecek ne de saklayacak bir zamandayız. Haydi, sevincimizi her zamanki gibi içten ve coşkulu bir tekbir ile dile getirip ilan edelim. Evet: ALLAHU EKBER...

Ey yaren, sen de biliyorsun ki sevincimiz Gazze ve Filistin halkının sevincidir. Gazze halkı sevinirken, onların sevincini iliklerimize kadar hissetmemek, onlar ile beraber sevinmemek ne büyük bir bahtsızlık olurdu, değil mi?

İşin doğrusu, sarı şeytanın kuru sıkı tehditleri ilk başta Gazze’yi, direniş hareketlerini, Hamas’ı bir çıkmaza sokmuş gibi görünüyordu. Evet, gerçekten görünen bir çıkmazdı. Elhamdulillah, direniş önderlerinin feraseti sarı şeytanın tuzağını boşa çıkardı. Gördün mü ey yaren, “Müminin feraseti”nden sakının; çünkü o, Allah’ın nuru ile bakar hadisi nasıl tekrar tecelli etti. Gerçekten müminler Allah’ın nuru ile bakar. Bir çıkmazdan mükemmel bir çıkış bulmak ancak Allah’ın nuru ile bakmakla mümkündür.

Sevincimiz, siyonist hainlerin güvenilmez olmaları ve verdikleri sözleri her defasında istisnasız bozdukları için ne kadar süreceği belli olmasa da, Gazze halkının bir nebze de olsa nefes almaya başlamasındandır.

Siyonistler hiç şüphesiz güvenilmez ve dönektir; sözlerini tutmazlar ve Kahhar olan Allah’ın şehadetiyle verdikleri ahitleri her seferinde bozarlar. Zoraki, mecbur kalarak oturdukları bu masada attıkları imzadan da cayacaklarına dair benim şahsen hiç bir şüphem yoktur, ey yaren.

Ey yaren, Gazze halkının direniş ekseninin zaferinden herkes kendine bir pay çıkarmaya çalışıyor; kimileri ise köpük gibi kabararak zerre kadar olmayan rollerini insanların gözüne sokuyorlar. Sevincimiz zirvede olduğu için bu köpükleri görmezden geliyor, sevinmeye devam ediyoruz ve bu köpükleri kendi hallerine bırakıyoruz.

Beni sevindiren sadece ateşkes antlaşması, direnişin zaferi ve Gazze halkının sevinci değil; beni sevindiren başka bir müjde daha var. Bilmem benimle aynı his ve duyguları paylaşır mısın. Seni fazla merakta bırakmadan kendimi tutamayarak söyleyeyim: Sevincimi seninle paylaşayım ey yaren.

Evet, taşların ve ağaçların siyonistleri hedef göstereceği bir zamana biraz daha yaklaştık.

Hadisi birlikte hatırlayalım mı ey yaren! “Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu savaşta Müslümanlar Yahudileri öldürürler. Hatta bir Yahudi taşın, ağacın arkasına gizlenir. Bunun üzerine o taş, o ağaç: ‘Ey Müslüman, ey Allah’ın kulu! İşte arkamda bir Yahudi! Gel, onu öldür!’ der. Yalnızca bir şey söylemez. Zira o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”

İki yıllık Gazze savaşı ile siyonist Yahudilerin boyaları döküldü; çirkin ve yalancı yüzleri ortaya çıktı. Dünyanın birçok ülkesinde serbestçe yürüyemez, lokantalara giremez hale geldiler; artık yeryüzünde korkarak dolaşmak zorundalar ve dünyanın her yerinde kendilerine karşı müthiş bir öfke oluşmuş durumda.

Özetle ey yaren: İmzalamak zorunda kaldıkları son ateşkes ahdi ile kapana kısılmış durumdalar. Ne ahde sadık kalmaları onların lehine ne de bozup kaçmaları... Her iki durumda da cehennemin dibine doğru yuvarlanıyorlar.

Net olarak, taşların ve ağaçların “Burada bir siyonist Yahudi var, ey Müslüman, ey insan oğlu!” diye bağıracağı zamana hızlı adımlarla yaklaşıyoruz. Belki ağaçların ve taşların bu çağrısı sadece Filistin coğrafyasıyla sınırlı kalmayacak; dünyanın her yerindeki taşlar ve ağaçlar “Ey Müslüman, ey insan oğlu, buraya gel!” diye çağrı yapacak... O zaman sarı şeytanın varlığı ve desteği hiç ama hiç işe yaramayacak.

Ne dersin ey yaren, ey dost? Sen benden daha iyi biliyorsun, daha iyi görüyorsun... Tebessüm ettiğine göre sen de beni tasdik ediyorsun. Yani “Biz belki beraber bu günleri göreceğiz mi?” diyorsun... O halde birlikte içten bir tekbir daha: taşların ve ağaçların konuşacağı günler için — ALLAHU EKBER!