Batı tarihinin anlattıkları-2 / Selahaddin Nasranlı

Batı tarihi bir sınıf kavgası tarihidir. Şu halde tarihin izahı da maddi olmalıdır. Onlar da daha çok “kavmiyet”, “kan” ve “dil” gibi biyolojiye dayanır (İslamda ise ümmet ve inanç birliği). Onların halihazır (hatta bir bakıma geçmişte de) bütün mukaddesleri dahi maddidir.

Batı tarihinin anlattıkları-2 / Selahaddin Nasranlı

“Kıta olmayan kıta” yani Avrupa; genel fiziki yapısı ile ulaşımı kolay ve uzun nehirleri, binlerce kilometrelik sahilleri ve limanları, dilsel ve ırksal akrabalık bağları ve içiçeliği ile çok yoğun ilişkili bir coğrafyadır.

Yan yana yakın sınırlar, çok büyük yoğun nufus ve benzer nufus denklemi var. Bunların sonucudur ki burada herşey birkaç gün içinde birbirini tetikliyor. Yine herşey bir matruşka gibi iç içe. Bu hal tüm tarihine de yansımış. Birbirlerinden çabuk etkileniyorlar. Her ilişki özellikle de hakimiyet kavgaları yakın pilanda gerçekleşiyor. İttifaklaşmalar sonucu, yoğun “rekabetçi kültür” ve “denge siyaseti” var.

Bu durum ayrıca, Avrupa halkının psikoljisine de yansımış. Zorluğa, uyanık kalmaya, soğukla baş etmeye, diplomasiye ve rekabete alışmışlar. Yine bu sebeplerden ötürü dünyanın en etkili siyaset sanatını gerçekleştirmişlerdir. Siyaset Avrupalının işidir. Reklam da bu siyasetin en etkili ilmidir.

Batı reklamı sever ama mucizelere inanmaz. Fakat sık sık “Yunan mucizesi, Batı mucizesi, Rönesan mucizesi” demekten de geri kalmaz. Tanrının mucizelerini inkar edip, insanın ve maddenin mucizlerini kabul etmek ilginç olsa gerektir.

Tarih tezatlar içinde gelişir (1). C. Meriç’in de dediği gibi, “Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir.” Patrici-Plep, efendi-köle, dindar-dinsiz, zengin-fakir, sömüren-sömürülen, papaz-laik… Ona daima bir tezat ve düşman lazımdır. Yoksa da oluşturmak zorundadır. Nitekim Sövyetler çökünce “Yeşil hat” yani “İslam” düşman olarak baş sıraya konulur.

Esasen Kuran’dan anlıyoruzki düşmansız-Şeytansız yaşanmaz. “Düşmanım yok” diyenler, ahmakça düş görenlerdir.

Necip Fazıl’ın dediği gibi:

“Ey düşmanım! Sen benim ifade ve hızımsın.
Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.”

***

Batı tarihi bir sınıf kavgası tarihidir. Şu halde tarihin izahı da maddi olmalıdır. Onlar da daha çok “kavmiyet”, “kan” ve “dil” gibi biyolojiye dayanır (İslamda ise ümmet ve inanç birliği). Onların halihazır (hatta bir bakıma geçmişte de) bütün mukaddesleri dahi maddidir. Nitekim Hristiyan, İsa’nın etini yiyerek Tanrıyla birleşmeye çalışır.

Batı tarihi bir kez daha sınıf kavgasına dayanır. Batı, kavgacı bir halk ve gelenek tesis etmiştir. Hain, kıyıcı, çalışkan ve ufuksuz karıncalar medeniyeti (2). Batılı garip bir insan, daha çok tilkiye yakın (3). İtikadı, itikadsizlik. İmanı; Tanrıya değil, kendi nefsine.

Mademki tarih kavgadır, sınıf kavgası için de özellikle de dinle/kilise ile savaş için felsefeye ihtiyacı olmuştur. Felsefenin, çürük din ve fikirleri yıkmak gibi bir huyu vardır. Belki de bu yüzden kilise felsefe ve bilim ikilisine yenilmiştir.

Ve felsefe ve bilim, Batıda Hristiyanlığı yenmiştir. Bunu binlerce boş kiliseye ve milyonlarca deist yada ateiste bakarak görebilirsiniz.

Kitlesel harp anlamında Batı tarihi, onun aynı zamanda çok saldırgan ve savaşçı olduğunu da gösterir. Bitmek bilmez savaşlar yapmışlardır. Ortadoğu onlrın yanında sönük kalır. Amin Maalouf’un dediği gibi; “Batı her zaman senin bildiğin gibi barış ve adalet diyarı değildi, kadın ve erkek haklarının, doğanın üstüne titrenmiyordu. Senden bir önceki kuşaktan olan ben, bambaşka bir Batı tanıdım.” Barışseverliğini yıkan nice ispatlı vukuatları vardır. Savaşı hak için değil güç devşirmek içindir.

Aslında “Tüm savaşlar iç savaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir.” (4)

Avrupa, düşman sahibi (İslâm ve Türkler gibi) olmayı nimete çevirmek gibi bir kabiliyete sahiptir. Çok zaman içe dönük olan şiddet kanalize edilmiş ve (Haçlı Seferleri gibi) Müslümanlara yöneltilmiştir. Düşman olmasa da oldurulmuştur. Düşman göstererek kendi içindeki milliyeti, dini ve kendi ile gurur duymayı öğrenmiştir. “Avrupa birliği fikri” büyük oranda düşman şuuru, Osmanlı saldırısı, Haçlı İttifakı ve İslam tehlikesine karşı köklü bir birlikteliktir. Tarih onlara birleşmeyi öğretmiştir.

Kimbilir belki Müslümanlar da birleşmeyi öğrenir. Vesselam.

1-Cemil Meriç Konuşuyor, S.21
2-Cemil Meriç Konuşuyor, S.35
3-Cemil Meriç Konuşuyor, S.36
4-François Fénelon

Selahaddin Nasranlı / Habernas