Gazze kazandı… Ama dünya hâlâ ona bir özür borçlu!

Gazze’de iki yıl süren savaşın ardından sağlanan ateşkesle birlikte şehir ilk kez sessizliğe kavuştu. Ancak halk, savaşın bitip bitmediğini sorgularken, yaşanan yıkımın ve acının izleri hâlâ taze. Direnişiyle ayakta kalan Gazze, barış umutlarını temkinli bir sevinçle karşılıyor.

Gazze kazandı… Ama dünya hâlâ ona bir özür borçlu!

İki yıl süren ağır bombardıman, abluka ve yıkımın ardından, Gazze’de sokaklar şimdi başka bir soruyla yankılanıyor: "Savaş gerçekten sona erdi mi?" İsrail ile direniş güçleri arasında sağlanan ateşkes anlaşmasıyla birlikte, Gazze ilk kez roket sesleri olmadan bir güne uyandı.

Yıkılmış evlerin enkazı arasında ve açlıkla korkunun gölgesinde geçen uzun günlerin ardından, halk nefes almaya başladı. İsimsiz kalan sokaklarda çocuklar yeniden koşmaya, bayrak sallamaya ve gülmeye başladı. Adeta hayatı yeniden keşfediyorlar. Ancak bu tebessümler, sevinç ile yas arasında sıkışmış yüreklerin gölgesinde yeşeriyor.

“Gözyaşlarıyla atılmış imzalar” olarak tanımlanan ateşkes anlaşması, savaşın kan kaybını şimdilik durdurdu. Fakat yıkımın izlerini silmekten hâlâ çok uzak. Gazzelilere göre bu savaşın gerçek galibi, direnişin kendisi. Tüm yıkıma rağmen kırılmayan irade, umutların molozlar altından yeniden filizlenmesini sağladı. Çünkü Gazze halkı, "yaralarla pazarlık edilmez" diyor.

Tanklar şehir çevresinden çekildi, ama korku henüz geri adım atmadı. Savaş, siyasi açıklamalarla sona ermiş olabilir; fakat halkın acısı ve kaybı hâlâ ilk günkü kadar canlı. Şehir, temkinli bir sevinç ile derin bir acı arasında salınırken, insanlar barışın gelip gelmediğini ya da sadece yeni bir sınavın başında olup olmadıklarını sorguluyor.

Gazze, bu savaşı direnerek kazandı. Ama dünya hâlâ bu şehre borçlu:
Bir özür,
Bir özgürlük,
Ve uçakların gölgesinden arınmış bir gökyüzü…