Ve rüzgar tersine döndü / İbrahim Kızar

Fakir, mazlum ve mağdurlardan, dua yerine ah ve beddua almaya başlayan her kim olursa olsun, ister şahıs, ister ise iktidar, işlerinin yolunda gitmesi mümkün olmadı olmayacaktır ki, yaşayan herkes ömrü hayatında ah ve beddua alanların kötü akibetine şahit olmuşlardır.

Ve rüzgar tersine döndü / İbrahim Kızar

İnsanoğlunun başarıyı kendine mal etme gibi bir zaafı vardır.. İnsanoğlu kendini övmeyi, başarıları kendine  mal etmeyi sever, hemde çok sever. Ben yaptım, ben kazandım, işin başını ben çekiyorum, ben olmasam kesinlikle olmazdı diyenleri gözü kulağı açık olan herkes kendi çevresinde görmüştür.

İnsanoğlu başarıyı kendine mal etmeyi sevdiği kadar, başarısızlıklarına bahane bulmayı da çok sever. Başarısızlıkların sebebi olarak başkalarını suçlamada üzerine yoktur. Ona göre kaybetmenin, kötü gidişatın sebebi devamlı başkalarıdır, hatayı kusuru, noksanlığı kendinde bulmaz yada gururuna yedirmez. Böylelerinini de gözü kulağı açık olan  herkes kendi çevresinde görmüştür.

Bu gün ülkeyi yirmi yıla yakındır yöneten siyasi partinin de durumu aynen az önce bahsi geçen insan örneğinde olduğu gibidir.

İktidarlarının ilk yıllarında yaptıkları ve genelde ülkenin her kesimini özelde fakir, fukara ve hor görülen kesimleri nisbi de olsa rahatlatan icraatları kendilerine mal ederek sahiplenmektedirler.

Son yıllarda meydana gelen özellikle ekonomik olarak  kendini gösteren, halkın çoğunu ve özellikle halkın fakir olanlarının belini kıran aşırı bozuklukları ise iç ve dış mihraklara mal etmektedirler.

Hiç şüphe yok ki ülkede düzenin her yönü ile bozulması için çalışan kafaları dışardan fonlu geçmişleri iki- üç asra dayanan iç mihraklar ve dış mihraklar vardır. Söz konusu iç ve dış mihraklar ülkede düzenin her yönü ile bozulması için ellerinden geleni aleni olarak yapmakta ve hiç bir fırsatı ve imkanı kullanmaktan da geri durmamaktadırlar. Bu zümre dün de vardı bu gün de var dır. 

Ne yazık ki  bu günkü iktidar elllerindeki iktidar gücünü söz konusu bozguncu güçleri kontrol altına almada kullanmaktan imtina etmek te, bu bozgunculara karşı yargı denen mekanizma ne yazık ki işlememektedir.

Bugünkü iktidar ve yargı denen mekanizma ise halkın bir kesimine karşı ise çok zalim ve merhametsiz davranmakta sadece ve sadece belli bir yaşa varmadan evlenen insanlar kamu davaları ile mahkum edilmekte ve yıllardır  bir çok sefer umud verilmesine rağmen günümüzün iktidarı bu sorunu çözmemekte, umut verip insanları oyalamakta ve ne yazık ki iktidarın ilk yıllarında yapılan hayır duaları bedduaya tebdil etmektedir.

Günümüzün iktidarı yine her kesimden hasta ve belli bir yaş sınırını aştığı halde kimi suçlu, kimi suçsuz tutuklu ve hükümlü insanlara karşı çok zalim davranmakta ve azımsanmıyacak miktarda insanın ah ve bedduasını almaktadır. Ağır hasta tutuklu ve hükümlüler hapishanelerde ölmekte çoğu zaman son günlerini bile aileleri ile geçirmelerine izin verilmemektedir.

Yukarıda bahsi geçen iki örnekte (iki örneği yazımız için yeterli gördük ) ister iktidarın rızası ve kasdi olsun yada olmasın ah ve bedduaların yönü günümüzün iktidarının büyük ortağınadır. Zira bu gün Türkiye'de, başta yargı olmak üzere, hiç bir kurumun bağımsızlığına hiç kimse inanmamakta ve  bütün günahların, zulümlerin, haksızlık ve hukusuzlukların faturası iktidarın büyük ortağına kesilmektedir. 

Fakir, mazlum ve mağdurlardan, dua yerine ah ve beddua almaya başlayan her kim olursa olsun, ister şahıs ister ise iktidar yada iktidar ortağı olsun, işlerinin yolunda gitmesi mümkün olmadı olmayacaktır ki, yaşayan herkes ömrü hayatında ah ve beddua alanların kötü akibetine şahit olmuşlardır.

Evet imkanı olduğu, gücü yettiği, zamanı olduğu halde fakiri, mazlumu, mağduru umut vererek ihmal eden, merhamet edilmesi gerekenlere karşı zalim ve zorba kesilen herkes ve her iktidarın rüzgarı yön değiştirir, yolunda giden işleri bozulmaya başlar, ummadığı yerden darbeler yer, bütün çabaları akim kalır, ayıpları her yerden ortaya çıkar, ülkenin parası pula dönüşür, yaşam malzemeleri  temini zahmetli hale gelir, daha önce sesi az çıkan yada hiç çıkmayan dışardan fonlu kesimler birleşerek güç kazanmaya başlar, sesleri fakir mağdur ve mazlumların sesini bastırır ve sonunda iktidarın büyük ortağı küçük ortağı ile beraber al aşağı olur.

Ve fakir fukaralar, mazlumlar, mağdurlar ile birlikte yıllarca, her şeye rağman oy verip sizi iktdar ve iktidarın büyük ortağı yaparak sorunlarına çözüm için umut ile bekleyenler tekrar ah ve bedduaya sarılır, içleri yansada düşüşünüze oh oldu diyerek sevinir.

İbrahim Kızar / Habernas