Boşuna çekim yapıyorsun / İbrahim Kızar

Haklısın çocuk, yerden göğe, gökten arşa kadar haklısın; bizler sizin acınızı hissetmedik, hissetseydik bu zulüm 600 günü geçmezdi.

Boşuna çekim yapıyorsun / İbrahim Kızar

Enkaz altından yaralı halde çıkarılan çocuk, kendisini çeken kameramana "Boşuna çekim yapıyorsun, insanlar bizim acımızı hissetmiyor" diyor.

Haklısın çocuk, yerden göğe, gökten arşa kadar haklısın. İnsanlar Gazze'nin, Filistin halkının çektiği acıları hissetmiyor. Eğer hissetselerdi bu zulüm, bu vahşet, bu soykırım, bu abluka, bu açlık, bu bombardıman bu kadar uzun, altı yüzü aşkın gün devam etmezdi.

Haklısın ey çocuk, yerden göğe, gökten arşa kadar haklısın. İnsanlar sizin çektiğiniz acıyı hissetmiyor. Sen zaten "insanlar" diyorsun, kendine "Müslümanım" diyenlerden umudu kesmiş gibisin ki, yerden göğe, gökten arşa kadar haklısın, Müslümanlardan umudu kesmekte. Kendine Müslüman diyen iki milyara yakın insan ve batasıca elli yedi ülke acılarınızı hissetseydi bu zulüm altı yüzü aşkın gün devam eder miydi?

Etmezdi ey çocuk, etmezdi.

Ne başımızdaki kuklalar acınızı hissetti ne de kendine "Müslümanım" diyenler. Acınızı hissedenlerin tepkileri de derdinize çare olmadı ey çocuk.

Haklısın ey çocuk, yerden göğe, gökten arşa kadar haklısın. Acınızı hissetmedik. Dünyanın birçok ülkesinden siyonist teröristlere uçaklar ve gemilerle silah yağarken, sözde Müslüman ülkeler size yardım adı altında kefen bezi gönderdiler.

Bununla da kalmadılar, acınızı hissedenlerin peşine düşüp onları hapishanelere tıktılar. Kefen bezi nerede, gemiler ve uçaklar dolusu silahlar nerede ey çocuk?

Bu devletler var ya, bu dalkavuk, bu kukla devletler… Dünyadaki birçok gayrimüslim devlet, artık bu kadarı da olmaz diyerek Siyonist terör devletiyle ilişkilerini gözden geçirip ticarete bile sınır getirirken, kimi sözde Müslüman ülkeler "Bir alıp altı satıyoruz" diye ticaretleriyle övündüler. Ticaretiniz de ülkeniz de batsın demekten kendimi alamadım ey çocuk. Onun için haklısın ey çocuk, yerden göğe, gökten arşa kadar haklısın.

Bu dalkavuk, bu kukla devletlere çok şey, çok laf söyledik ve söylediklerimizde yerden göğe, gökten arşa kadar haklı olduğumuza senin masumiyetin kadar inanıyorum ey çocuk. Ama suç sadece devletlerde, kukla, dalkavuk idarecilerde değil. Biz kendine "Müslümanız" diyenlerde de suç var, hem de çok suç var.

Birçoğumuz kazancımızdan, birçoğumuz keyfimizden, birçoğumuz zevkimizden, birçoğumuz kahvemizden taviz vermeyi bile göze alamadık. Siyonist terör devletine destekleri aşikâr, aleni olan firmaların mallarına hücum ettik, hem de Gazzeli görmüş siyonist gibi hücum ettik.

Halbuki biraz fedakârlık etseydik belki birçok şeyi değiştirirdik. Yapmadık, ya da büyük çoğunluğumuz yapmadı. Keyfimize, zevkimize, kazancımıza olan düşkünlüğümüze yenik düştük ve kişisel menfaatlerimizi sizin acınıza tercih ettik. Bundan dolayı haklısın çocuk, yerden göğe, gökten arşa kadar haklısın.

Suçumuzu biliyoruz, kusurumuzu biliyoruz. Size silah değil, yiyecek ve su bile ulaştırmaktan aciz kaldık. Yaptığınız bütün çağrılara kulak tıkayıp cevapsız bıraktık. Bu zulmü durdurmak için yeteri kadar değil, neredeyse hiç çaba göstermedik. Uğraşanlar ya da uğraşır gibi görünenler ise Siyonist terör devletinin isteklerini kabul ettirmek ve size, Gazze’ye, mücahitlere imkânları ölçüsünde yardımda bulunanların ayaklarını kaydırmak, onları devre dışı bırakmak için uğraşıp durdular (Allah belalarını versin demekten kendimi alamadım). Onun için haklısın ey çocuk, yerden göğe, gökten arşa kadar haklısın.

Ey çocuk! Allah bize de yeter, size de. Duamız, kahhar olan Allah’ın en kısa zamanda Siyonist teröristleri ve onlara zerre kadar meyil edenleri kahhar ismiyle kahretmesi ve onlara artık bir an bile mühlet vermemesidir.

Düşmanlarını kahru perişan eden, tek başına orduları, hizipleri dağıtan Allah’a emanet olun.