Üç yaşında eşcinsellik sorunu (lgbti 5) / Muhammed Hadi

İlk okuduğumda, pes doğrusu, bu kadar da değil dediğim bir haberi sizlere aktararak devam edeceğim. Ocak 2023’te Berlin’de lgbti çocuklar yetiştirecek bir kreş açılacakmış. Onların ifadesi ile; “hoş görü ve farklı yaşam biçimlerine odaklanacak bir kreş açılıyor”!

Üç yaşında eşcinsellik sorunu (lgbti 5) / Muhammed Hadi

Bu hafta, lgbti konulu yazımın 5. ve de sonuncusunu sizinle paylaşacağım. Lgbti propaganda ve çalışmalarının bireyi, aileyi ve nihayetinde toplumu bozmaya yönelik büyük bir ifsat projesi olduğu gerçeğini, tekrar ve tekrar, altını çizerek belirtmek isterim.       

İlk okuduğumda, pes doğrusu, bu kadar da değil dediğim bir haberi sizlere aktararak devam edeceğim. Ocak 2023’te Berlin’de lgbti çocuklar yetiştirecek bir kreş açılacakmış. Onların ifadesi ile; “hoş görü ve farklı yaşam biçimlerine odaklanacak bir kreş açılıyor”!

Almanya’da kreşler 3 yaş ile 6 yaş aralığında çocuk kabul ediyorlar. Hatta, çalışan anne babalar, 4 aylık bebeklerini dahi bu kreş gruplarına teslim edebiliyorlar. 

Daha 3 yaşında olan, fıtratı tertemiz bu çocukların lgbti gibi bir sapkınlıkla ne ilişkileri olabilir ki?

“Okullar ve kreşler, çocuklarla ilgili eşcinsellik ve ......... , .......... gibi sorunlar söz konusu olduğunda, hala zorluklar yaşıyorlar. Bunu değiştirmek istiyoruz. Çünkü bu konu sadece yetişkinlere özel değil, aynı zaman da ”aramızdaki küçükleri” de ilgilendiriyor. Sorumluların amacı ve arzusu, onları bu yolda cesaretlendirmektir. Çocuklar başka yaşam biçimlerini ve dünyaları tanımalıdırlar. Bu ön yargıları yıkıcaktır. Oyun ve çalışma materyallerinin seçimi de dikkate alınmalıdır. Örneğin, tanınan on çocuk kitabının yanında birde, prenslerin prenslerle evlendiği üç kitap olabilir.”  

Haberden yaptığım alıntının içeriğiyle sizleri rahatsız ettiğimin farkındayım ancak, bu haber, lgbti ifsat projesinin vahametini ortaya koymaktadır. Ayrıca bu kurumun danışmanlık kurulunda pedofiliyi teşvik etmekle itham edilen bir  personelin yer aldığı da haberde belirtilmektedir.

Bu ve bunun gibi uç seviyede ki örnekler, günbegün çoğalmakta ve toplumun bozulmasını hızlandırmaktadır. Bu tür ifsat çalışmalarına karşı, bizler ne yapabiliriz !?

Öncelikle, insanlığa karşı işlenen bu yıkım çalışmalarına karşı, toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için de; farklı yaş gruplarına uygun konferansların tertip edilmesi; camilerde hutbe ve vaaz konusu olarak belirli aralıklarla gündem oluşturulması; televizyon, radyo ve farklı sosyal medya platformlarında, kamo spotları oluşturulup, sıklıkla yayınlanmalı; konu, okullarda ders olarak işlenmeli; reklam panolarında mümkün mertebe aile kurumunu teşvik edici reklamlara yer verilmeli; aile içerisinde konu gündem edilip, aile fertlerinin ciddi bir şekilde bilinçlendirilmesi; aile kurumunun desteklenip, evliliklerin önünde bulunan maddi ve manevi engeller kaldırılmalı, kolaylaştırılmalı, teşvik edilmeli; aile hekimliği uygulaması gibi aile rehberliği uygulaması üzerinde konsept oluşturulmalıdır.

Sapkınlığı hatırlatacak reklam, renk ve amblemlerden uzak durulmalı, bunlara mukabil islam’ın sembolleri yaygınlaştırılmalı ve İslam’ın ahlakıyla ahlaklanmalıyız.

Eşcinsellik sorununun, konuşulması gerekilen başka bir yönü de doğuştan gelen bir takım hormonel veya genetik bozukluktan kaynaklı, çift cinsiyetlilik sorunu. Küçük yaşta hormonel sorun yaşayan çocuklarımızı erken teşis edip, tıbbi ve pisikolojik destek ve tadaviler uygulamalıyız. Bu konu ile ilgili şunu da ifade etmeliyim ki, küçük yaşta hormonel bozukluk yada genetik problemler yaşayan çocuklarımızın aileleri, çoğu zaman aşırı tutucu davranıp, bu gibi problemleri ya görmezden geliyor, ya da bunu kiminle, nasıl paylaşacağı hususunda kararsız kalıyor. Böylesi önemli bir konunun ertelenecek, ötelenecek, gizlenip üstü kapatılacak bir mesele olmadığı  ortadadır. Erken müdahale ile tedavisi mümkün olan bu soruna, zamanında müdahale edilmediği taktirde, çocuğun yaşının ilerlemesiyle, kişinin ve de ailenin de üstesinden gelemeyeceği bir hal alabiliyor.

Eşcinsellik veya cinsiyetsizliğe karşı, cinsiyetlerin belirginleşmesi ve ayrışmasını sağlayan; giyim, kuşam; saç ve sakal gibi fıtrata uygun (yaratılışın doğasına uygun) tarzların ayrıştırılmasına dikkat etmeliyiz. Bunun pratik uygulaması Peygamber (s.a.v) tarafından hayatın her alanında uygulanmış ve tavsiye edilmiştir. Burada özellikle müslüman toplum, ciddi bir anlamda inisiyatif alıp modern dünyanın modacı baskısına baş kaldırıp, İslam’ın  fıtraten uygun gördüğü ahlaklı bir yaşam tarzını kuşanmalıdırlar.

Rabbim bizleri ve insanlık neslini, bu sapkınların ve sapkınlığın şerrinden muhafaza etsin.

Wesselam.