Kardeşliği baltalayan en büyük engel; ırkçılık ve mezhepçilik / Ahmet Rençber

Müslüman, hayatının her anında İslam'ın temel değerlerini yansıtan bir ahlak ve duruş sergilemekle sorumludur.

Kardeşliği baltalayan en büyük engel; ırkçılık ve mezhepçilik / Ahmet Rençber

Bugün karşı karşıya olduğumuz ırkçılık, mezhepçilik, makam hırsı gibi sorunlar, sadece bireysel değil, toplumsal olarak da Müslümanların imtihanıdır. Bu meseleler, İslam’ın adalet, eşitlik ve kardeşlik ilkelerine aykırıdır ve ümmetin birliğini zedelemektedir.

Irkçılık ve mezhepçilik, İslam’ın kardeşlik anlayışını baltalayan en büyük hastalıklardandır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) Veda Hutbesi’nde, “Arabın Arap olmayana üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takvadadır” buyurarak bu konuda net bir ölçü koymuştur. Aynı şekilde, Kur’an-ı Kerim’de, “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılığa düşmeyin” (Âl-i İmran, 103) ayetiyle, birlik ve beraberliğin önemi vurgulanmıştır. Bu sebeple Müslüman, ayrıştırıcı değil, birleştirici bir rol üstlenmelidir.

Mevki ve dünyalık hırslar da Müslüman için ciddi bir tehlike oluşturur. Bu tür arzular, insanı kolayca adaletsizliğe ve nefsine yenilmeye sürükleyebilir. Oysa İslam, bireyi tevazuya ve nefsini kontrol etmeye çağırır. Hz. Ömer’in (r.a) adalet anlayışı, Müslümanların rehber alması gereken bir örnektir.

Müslümanın duruşu, ihsan, adalet ve merhamet üzerine inşa edilmelidir. Müslüman, sadece kendi ahiretini düşünerek değil, topluma karşı da sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Her birey, bulunduğu çevrede adaletin ve iyiliğin temsilcisi olursa, ümmetin birliği yeniden sağlanabilir. Allah, insanlardan sonuçtan önce samimi bir gayret ve ihlas bekler. Müslüman, bu bilinci kuşanarak hem kendi nefsini hem de toplumunu güzelleştirmeye çalışmalıdır. Bunu önce kendi iç dünyasında ve pratik hayatımızda başlamak şartıyla İnşaallah.

Ahmet Rençber / Habernas