Muhasebe zamanı / İbrahim Kızar

Keşke, dünyanın içine düştüğü durumu da göz önüne alarak mührü elinde tutanlar ağır bir muhasebeye kendilerini tabi tutsalar ve köklü bir değişime giderek halkın dünya ve ahiret kurtuluşu için gayret gösterselerdi. Biz de onları Nemrud’un akibeti ile korkutarak, onlardan kurtulmak için dua etmek durumunda kalmasa idik.

Muhasebe zamanı / İbrahim Kızar

Musibetler karşısında Ademoğlunun, özellikle Allah'a iman etme iddiasında bulunan her kesin, daha önce düzenli olarak yapmak durumunda olduğu nefsi muhasebeyi, daha sık, daha detaylı ve amellerini hak mizanı ile tartmak icap etmektedir.

Herkesin cürmü kadar yer yaktığı bu dünyada, insanların işgal ettiği mevki kadar, yapacağı muhasebe de önem arz etmektedir.

Devlet başkanlığı makamını işgal eden bir zatın, yaptıkları ve dedikleri bir ülkede yaşayan herkesi ilgilendirdiği için yapacağı muhasebe de bütün halkı ilgilendirmektedir.

Ümmetin içinde bulunduğu durumu görünce, ister istemez okları halkı müslüman olan ülkelerin idaresini, seçilerek elde eden başkanlara, babadan miras alan krallara ve zorla ele geçiren diktatörlere yöneltiyoruz.

Ne yazık ki halkın çare ve umut olarak görüp seçtiği başkanlar, mührü babadan miras alan krallar ve zorla mührü ele geçiren diktatörlerden çoğunluğu başlarına musallat oldukları müslüman halkın dertlerine derman olacaklarına, müslümanların azınlık olarak yaşadıkları ülkelerde, haklarını koruyup zülme uğramalarına mani olacaklarına, yaşanan bunca vahşet karşısında kılları kıpırdamadığı gibi çoğu yerde ne yazık ki saldırgan zorbalar ile işbirliğ yapmaktadırlar.

İnsanın okumaya ve izlemeye yüreği artık dayanmıyor, açlıktan ölenler, daha güzel bir gelecek umudu ile yollara düşüp donarak ölenler hep mazlum coğrafyamızın evlatları… Peki neden? İnsanlar durup dururken niye bu muameleye ve riske rağmen hala bir umut çaba gösteriyor? Çaresizlik…

Ülkelerindeki savaştan kaçıp Yunan, Bulgar sınırında her türlü hakarete uğrayan coğrafyamızın insanlarını, devletlerinin çıkarlarına alet eden devlet başkanları, kral ve diktatörlerin ar damarları yoktur sanırım.

Hiç şüphe yok ki "Göklerin ve yerin ordularının Allah’ın" olduğunu; Allahın, mutlak güç, hüküm ve hikmet sahibi"(Fetih7) olduğunu biliyor ve içinde bulunduğumuz şu günlerde dünyanın düştüğü acizlik karşısında, aynel yakin şahidlik ediyoruz.

Biz şahidlik ediyoruz etmesine de mührü eline almış, geçirmiş, başkan kral ve diktatörler, hareket engelli bir askerin(sineğin) Nemrud denen zorbanın beynine ulaşarak kendisine verilen emri ifa etmesini tarihe mahsus bir olay mı zan ediyorlar, kendilerini bundan mustağni, beri mi görüyorlar?

Nemrud’u, etrafındaki korumalar, muhafızlar, rahat bir hayat sürdüğü saraylar, özel mekanlar, mükemmel sofralar ve bio besinler , hareket engelli bir askerin(sineğin) saldırısından muhafaza etmedi ki,  günümüzde her türlü tedbiri aldıklarını, ülke içinde gizli servislerle lam ile cim diyenleri etkisiz hale getiren, dayandıkları emperyalist ülkeleri paraya boğarak yerlerini zahiren sağlama aldıklarını zan eden,  her türlü insani çağrıya kulaklarını kapatan başkan, kral, diktatör ve güç sarhoşu prens bozuntularını,  aldıkları tedbirler muhafaza etsin askerlerin (ister sinek deyin, ister ebabil deyin iste virus) saldırılarından.

Derdimiz hiç kimsenin helak ya da ölümü değildir. Derdimiz coğrafyamızdaki insanlarımızın içine düştüğü- düşürüldüğü durumdur. Bunun sebebi de mührü elinde bulunduran idarecilerdir.

Keşke, dünyanın içine düştüğü durumu da göz önüne alarak mührü elinde tutanlar ağır bir muhasebeye kendilerini tabi tutsalar ve köklü bir değişime giderek halkın dünya ve ahiret kurtuluşu için gayret gösterselerdi. Biz de onları Nemrud’un akibeti ile korkutarak, onlardan kurtulmak için dua etmek durumunda kalmasa idik.

Allaha emanet olun

İbrahim Kızar / Habernas