Gönül suzan, sine büryan, senin için Hüseyincan

Arapça, Hüseyin güzelcik demektir. Hem ruh güzelliği, hem cisim güzelliği için kullanılır. Gerçekten de Hüseyin Can, ismi gibi, hem siması, hem ahlakı, hem de ruhu güzeldi. Arkasından hoş bir seda bıraktı Hüseyin Can. Onun içindir ki, onu tanıyan herkes ona ağlıyordu.

Gönül suzan, sine büryan, senin için Hüseyincan

Son dersimizde, dersten çıkınca Hüseyin Can bir farklı geldi bana. İçimden ona sarılıp öpmek geldi. Nedenini bilmiyordum ama, içimdeki o sesi dinledim. Hüseyin Can’ı çağırdım. Arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında O’nu öptüm ve O’na sarıldım. Nerden bilecektim ki bunun onu son görüşüm olacağını. Meğerse ona veda ediyormuşum. Bir hafta sonra geçirdiği elim trafik kazası sonrası, bir hafta yoğun bakımda kaldıktan sonra darı bekaya irtihal etti.

Henüz 15 yaşındaydı. Ömrünün baharında taze bir fidandı Hüseyin Can. Bir, 90’lı yıllarda, cami yolunda 12 yaşında şehid olan Mustafa Can  için ciğerim yanmıştı bu kadar, bir de Hüseyin Can  için. İkisi de Can’dı. İkisinin vefatıyla canımdan bir parça koptu sanki. İkisi de cami kuşuydu. Hüseyin Can,  evi camiden uzakta olmasına rağmen boş zamanlarının hepsini camide geçirirdi. Cami dışında gittiği bir yeri yoktu. Hollanda gibi, münkerat, menhiyat ve fuhşiyatın her tarafta kol gezdiği bir yerde yapıyordu bunu. Sübhanellah! Bu çocuğun işletim sisteminde, hard diskinde kötülük namına bir şey yoktu. Arapça, Hüseyin güzelcik demektir. Hem ruh güzelliği, hem cisim güzelliği için kullanılır.  Gerçekten de Hüseyin Can, ismi gibi, hem siması, hem ahlakı, hem de ruhu güzeldi. Arkasından hoş bir seda bıraktı Hüseyin Can. Onun içindir ki, onu tanıyan herkes ona ağlıyordu.

Müslüman bir anne babanın en büyük arzusu, Allah’a gerçek anlamda bir kul, Peygamberine ümmet olabilecek bir evlat yetiştirmektir. İşte Hüseyin Can böyle bir çocuktu. Nitekim Annesi, O’nun için, “yavrum sen o kadar temizdin ki, Rabbim bizi sana layık görmedi. Onun için seni yanına aldı” diye ağıt yakıyordu. Acaba kaç kişinin annesi oğlu için bunu diyebilir. Geçen yıl Umreye gitmişti henüz 14 yaşındayken. Umre dönüşü, daha da güzelleşmişti. Kendini dinine daha çok adamıştı. Üstelik Hollanda da süper zekalı öğrencilerin okuduğu bir okulda okumasına rağmen. Bu okulun tamamında 10 alabilecek öğrencilerin sayısı birkaç kişiydi. Bunlardan bir tanesi de Hüseyin Can’dı. Böyle bir okulda, okuyor ama dinini de yaşıyordu. O, okulu için dininde gevşeklik etmiyordu. Okulu için her şeyini feda eden dünyaperestlerden değildi.  Aslında onun hayali medrese öğrencisi olmaktı. Ama Avrupa’da Müslümanların okumuş insanlara ihtiyacının olduğuna inandığı için kendini derslerine vermişti.

Hüseyin can Peygamber (SAV)’in ashabının Habeşistan’a hicret etmesi gibi, o da ailesiyle hicret etmişti. O ve tüm muhacirler, bir gün yurtlarına diri dönme hayalleri kurarken, kaderin garip cilvesine bakın ki ölüleri memleketlerine dönüyordu. Hüseyin Can, çocuk denebilecek bir yaştaydı. Ama bunu anlayacak zekadaydı. Yaşı genç, aklı büyüktü. Onun için Seyda’sının onun cenazesiyle memlekete niye gidemeyeceğini en iyi bilenlerdendi. Hüseyin canım eğer seydanın elleri zincirli, ayakları prangalı olmasaydı seni asla yalnız bırakmazdı. Senin için akıttığı gözyaşları buna şahittir Hüseyin Can’ım. Gönül suzan, sine büryan, senin için Hüseyin Can.

Hayattayken çevrendekilere yaşantınla örnek oldun. Ölümünle de örnek oldun. Vefatın herkese bir şok tedavisi yaptı. Yaşlı genç herkes kendine bir ders çıkardı. Varlık içerisinde oyun eğlenceye dalan, ibadetlerinde gevşek davranan yaşıtların, vefatınla silkelendiler kendilerine geldiler.  İşleri güçleri dünyaya çalışmak olan, aralarında eski mücahit ve şimdiki müteahhitlerin olduğu bir çok kimsenin ölümü ve davalarını hatırlamalarına ve kendilerine gelmelerine neden oldu. Vefatınla insanlara, ölümün sadece ihtiyarlar için olmadığı gerçeğini gösterdin. Yine sen, ölümü kendimizden çok uzak görmemize rağmen ölümün bizlere ne kadar da yakın olduğunu da gösterdin.

Sen o güzelliğinle Rabbine kavuştun. Acep iman üzere bir ölüm nasip olur mu ki bize? Son nefesimizi iman üzere verebilecek miyiz? Biz senden razıydık. Rabbim bunu bizden şahitlik olarak kabul etsin ve o da senden razı olsun. Mekanın cennet olsun. Ruhun şad olsun. Güle güle.

Mücahid Haksever / Habernas