Yalan / İbrahim Kızar

Depremden menfaat devşirmeye çalışan azgın bir zümre dezenformasyon ve yalanla halkı yönledirmek istiyor. Yüz yıldır halkın inancı ile mücadele eden bu zümre görüyorki her şeyini kaybeden Allah diyor, en kazdan çıkarılan ve çıkaran Allah diyor. Bu onları kudurtuyor. Bize emr olunduğunuz gibi dosdoğru olun diyen Allah a hamd olsun

Yalan / İbrahim Kızar

Maraş ve mucavir illerde meydana gelen deprem ile beraber dezenformasyon da denilen, insanın en büyük ve en kötü sıfatlarından bir olan yalan konuşulmaya başlandı

En kötü sıfat olmasına rağmen, dünyada hemen hemen her toplum ve millette kötü ve çirkin bir sıfat olarak görülmesine rağmen, ülkemizde belli sınıfların en bariz en çok öne çıkan sıfatıdır. Hatta geçmişleri, tarihleri yalan üzerine bina edilmiş, doğruluk ışığı temeline tutulsa yerle yeksan olacak. Umutvarız ki o günler de gelecek.

Okuyucularımız bu sınıfın kimler olduğunu hemen bilecektir. Bu sınıf ortaya çıktığı ilk günden günümüze kadar işini daima YALAN ile yürütmüştür. Güç ve sopa ellerinde olduğundan dolayı yalan söyledikleri apaçık ortada olduğu halde bu sınıf ve zümreye kimse kolay kolay ey yalancı oğlu yalancılar, siz yalan söylüyorsunuz diye haykıramamıştır.

Kimse yalanlarını yüzlerine vuramadığı için bu sınıf ve zümre yıllarca cephe kaçkınlarını Kahraman, ecnebi uşaklarını vatansver, başka ülkelerden arakladıklarını milli, gücü eline geçirdiği günden üzerinde ondokuz olana yuvarlandığı güne kadar mazlum kanı döken birilerini barış ve sulh havarisi diye halka yutturmaya çalışmışlardır.

Günümüzde ise şartlar değişti artık basın ve yayın organları sadece onların tekelinde değil, halk sağlam kaynaklardan doğru haberler akmaktadır. Halk, millet neyin ne olduğunu görmekte ve bilmektedir.

Bu sınıf ve zümre ellerindeki imkanlar ile ortaya yalanlar atmakta, azınlık olmalarına rağman çok ses çıkarıp ortalığı velveleye vererek bazen vatandaşları etkilemekte, halk kısa süre sonra kendine gelmekte ve bu sınıf ve zümrenin yalancı ve sahtekar olduğunu görmektedir.

Bu sınıf ve zümreyi, meslek haline getirdikleri yalancılıkları yoldan çıkarmış ve cehenneme sürüklemiştir ve hadislerin bize bildirdiğine göre Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılmışlardır.

İşin doğrusu halkın umutla beklediği ve gecikmiş bir durum daha vardır ki yalancıların ve ellerindeki basın yayın organları ile yalan bilgi yayan bu sınıf ve zümrenin yalancı oğlu yalancı olduğu anlaşılmasına rağme günümüze kadar cezasız kalmasıdır. Oysa yalancılığın ve yalan bilgiyi yaymanın çok ağır bir bedeli olmalıdır. Yalan ve yalan bilgi ile sadece doğru olanın ilan edilerek halkın doğru olandan haberdar edilmesi şeklinde mücadele edilmez. Yalancılık ve yalan bilgiyi yayanalar mahkemelerde yargılanmalı, ellerindeki imkanlar ellerinden alınmalı ve hapis cezaları ile te’dip edilmelidirler.

Hem halkın doğru bilgi ile bilgilendirilmesi hemde yalan söyleyen ve yalan haber yayan sınıf ve zümrelerin yaptıklarından dolayı takibata uğrayarak gerektiğinde bedel ödemeleri mahkemler aracılığı ile sağlanması en doğru olan mücadele şeklidir.

Bu sınıf ve zümrenin bu yalancı ve yalancılıkla birlikte hırçın, saldırgan olmasının bir sebebi de yüz yılı aşkındır mücadele ederek yok etmeye çalıştıkları inanç ve iman meselesinin tüm ihtişamı ile yüzeye çıkmasıdır. Yüz yıldır boşa kürek salladıklarını ve sahip oldukları imkanların ellerinden çıkmaya başladığını ve halkın kendilerine yalancılar dediklerini görüyorlar. Bu onların acı çeke çeke ölmeleri demek değilde nedir.

Bu sınıf ve zümre halkın başına gelen musibetlerden menfaat devşirmeyi umarken, millet başına ne gelirse gelsin Allah demektedir. Bu sınıf ve zümre görüyorki her şeyini kaybeden Allah diyor, enkazdan çıkan Allah diyor, enkazdan çıkaran da Allah diyor, yardıma koşan Allah diyor, yardımı alanda Allah diyor, yardıma gelen ecnebi gördüklerinden etkilenerek Allah diyor ve her Allah deyişi ile bu sınıf ve zümrenin yalancı ve sahtekar geçmiş ve geleceğine bir Zülfikar saplıyor.

Bize emr olunduğunuz gibi dosdoğru olun diyen Allah a hamd olsun.