Tüm güzelliklerin üzerinde toplandığı Hüseyncanımız

Hüseyin, gelecekte umut beslediğimiz Hüseyinlerimizdendi. O, canlarımızdan bir candı… Daha onbeşinde bir çocuk için, bu sözler abartılı değil mi? Hayır, vallahi o bu anlattıklarımızdan az değil, çok daha fazlasıydı.

Tüm güzelliklerin üzerinde toplandığı Hüseyncanımız

Hüseyin,
Tüm güzelliklerin üzerinde toplandığı bir canımızdı…
Yirmi beşinde dahi dünyayı anlayamayan gençliğin olduğu bir ortamda 15 yaşında kocaman adamların duruşuna sahipti…
Hem siması güzeldi,
Hem zekâsı güzel
Hem de ahlakı
Bir insanda, başka hangi vasıflar aranabilir ki?

Hüseyin, gelecekte umut beslediğimiz Hüseyinlerimizdendi.
O, canlarımızdan bir candı…
Daha onbeşinde bir çocuk için, bu sözler abartılı değil mi?
Hayır, vallahi o bu anlattıklarımızdan az değil, çok daha fazlasıydı.

Allah bize şunu demek istedi, muhtemelen.
Evet, siz Hüseyin’i seviyorsunuz, ancak ben sizden daha çok seviyorum.
Ve…
Hüseyin sınavı geçenlerdendi.
Siz kendi derdinize yanın…

Hani, dünya bir imtihan yurdu ve herkes imtihan olacak ya,
Hüseyin, imtihan sonucu erkenden belli olanlardandı…

Kalemi tutuşundan, masaya oturuşundan ya da en zor soruya cevap verişinden anlarız ya bezen öğrencinin imtihanı kazanacağını…
Hüseyin de o kazananlardandı.
Öyleyse, dünyada kalmasının bir anlamı olamazdı…
Tek ve en büyük tesellimiz budur, zira biz Hüseyincan’ı çok severdik.
O, canlarımızdan bir candı…
Evet, Hüseyin anne ve babasının çocuğuydu;
Ancak hepimizin evladıydı.
Hüseyin, bu davanın, bu halkın, bu ümmetin ve insanlığın umutlarından bir umuttu.

O, küçük bir muhacirdi, daha yedisinde muhacir olmuştu.
Çok güzel, gür ve upuzun saçları vardı.
Ne zaman görsem, ortam müsait ise, kıskanıyormuş gibi yapar, saçlarının şeklini bozar dağıtırdım.
O da bakıp gülümserdi. – Allah vergisi dercesine-

“Güzel bir insan”, Hüseyin’in de aralarında olduğu birkaç çocuğu Cami’de gördüğü bir esnada etrafındakilere, “bu çocuklar burada bazı hassasiyetlerden, duyarlılıklardan habersiz büyüyor. Bunlara bir ders verelim”, der ve çocuklara seslenir.
“Gelin arkadaşlar, aramızda para toplayıp Yemen’e gönderelim, Kurban için.”
Hepsi ceplerindeki paraları çıkarıp verir…
Hüseyin’de cebinde ne kadar parası varsa alıp verenlerdendi.
Avrupa, rahat ortam, kaygısızlaştırmamıştı, hassasiyetlerini kaybettirmemişti…
Yasin’i tanımadık; Kurban eti dağıtırken, Kurban olan Yasin’i…
Ancak şundan emin olabilirsiniz, Hüseyin de bir Yasin idi.

Hüseyin, bir Diyarbekir aşığıydı.
Diyar-ı Bekir, sıddıkların diyarı…
Dünya gözüyle kalamadı, yaşayamadı orada,
Ama ruhu ve bedeni Diyar-ı Bekir’de olacak…

Habernas