Tarih hırsızı ve tarihzedeler / Selahattin Nasranlı

Halihazırda tüm insanlık tarihi, Batı merkezli bir bakışla yeniden yazılmıştır. Burada “tarih hırsızlığı”; tarihin Batı tarafından elegeçirilmesi, yeni ve yanlı kavramlar (Asya Despotizmi, barbar, feodalite, İslami fundamatalizm... gibi) icad edilerek, geri kalan tüm dünyaya dayatılmasıdır.

Tarih hırsızı ve tarihzedeler / Selahattin Nasranlı

İlkel hırsızlıklar vardır, bilinen, farkına varılan ve hep rastlanan: Mal, para, ürün çalma gibi,

Manevi hırsızlıklar vardır, kavranması zor, algılanması az, ama yaşanılan: Umutları ve hayalleri çalma yada imanları alıp götürme gibi.

Bir de bilinmesi çok zor, milyonda bir türünden, en modern hırsızlıklar vardır. Onun farkına varılması için belki meslekte filozof (1) olmak gerekir: Tarihinizi çalma gibi.

Hiç tarih çalınır mı, mazi adlı hafızanız alınıp da saklanılabilir mi? Üstelik tarihinizi çalanlar onunla ne yapabilirler ki! Çalınan tarih kaça satılır, ne kadar eder ve kim alır onu? Bu işi yapanların kârı olur mu?

Biz bu noktada nadir ve ehemmiyetli gördüğümüz hırsızlık çeşidini yazalım. Yazalım ki bizden nelerin çalındığını ve daha nelerin de farkında olmadığımızı bilelim.

Önce bu hırsızı deşifre edelim zihinlere: BATI

Batı’nın insanlık tarihini –özelde İslam tarihini- çalışının nasıllığını tasvir edelim.

Fakat bundan önce hatırlatmak da yarar var: Siz isteseniz de bu hırsızlığı yapamazsınız. Bunu yapmak için eğemen olmanız, en az birkaç yüzyıl tüm dünyaya hakim olmanız, insanlığın gözyaşı havuzunu bir hayli doldurmanız gerekir. Burda da bitmez işler; Kütüphaneler çökertecek kadar dünyadan kitap toplamanız, telif etmeniz ve sonra da insanlığın tüm geçmişini ve kültürünü inşa edip yeniden sunmanız gerekir.

Herşeyden öte bu hırsızlığı yapmak için –Batı’nın yaptığı gibi- iman ve haya damarınızı çatlatmanız şarttır.
***
Öyleyse Tarih Hırsızlığı nedir?

Halihazırda tüm insanlık tarihi, Batı merkezli bir bakışla yeniden yazılmıştır. Burada “tarih hırsızlığı”; tarihin Batı tarafından elegeçirilmesi, yeni ve yanlı kavramlar (Asya Despotizmi, barbar, feodalite, İslami fundamatalizm... gibi) icad edilerek, geri kalan tüm dünyaya dayatılmasıdır.
***
Sonuçta ne olur?

Tüm insanlık, Batı’nın sunduğu kavramlarla (laik, demokrat, liberal, barbar, köktendinci...) düşünür, kendine bakar, bilgide onlara mahkum olur. Bu halklar, çalınan hafızalarını almak isterse, onların kütüphanelerine (Hollanda’daki meşhur Leiden Kütüphanesi gibi) müracaat eder. Hırsızları ve onların bilgisini kendine temel referans alır.

Artık tarihzede halkların ders kitapları ve onların entellektüelleri bu yolla hizaya getirilmiştir. Renkli yalancı cümbüşü etrafı sarmıştır: Umutsuz, özgüvensiz, aydını hain, cahili taassupkar, hocası yobaz, kelimeleri ithal hem de uğursuz nesiller...

Anlaşılacağı üzere tarihi çalınanlar, uydulaşmıştır, egemenlerinn ideolojileriyle yatıp kalkmış, garpzede olmuştur. Hatta siyasetçileri daha ileri seviyede, Batı’nın kaselisi (çanak yalayıcısı) kesilmiştir. Halkına, inancına ve öz kültürüne ihaneti, maharet sayar. Egemenlerin köpeğidir artık o,.
***
Bu Batı merkezli tarih, ötekilerin tarihlere ne yapmıştır?

-Kendini merkeze koyduğundan, öteki halkları ihmal etmiştir.
-Halini modern bildiğinden, diğerlerini antik ya da klasik kılmıştır.
-Nefsini mihenktaşı yaptığından, öte dünya halklarına tarihsel dönem (ilkçağ, ortaçağ...) dayatmıştır.
-Gündemine taptığından, insanlığa yabancı kavramlar (faşizim, Asya Despotizmi, barbar, feodalite, İslami fundamataliz...) aşılamıştır.
-Aşırı kategorik, sınıfçı hatta ırkçı olduğundan, tüm halklara malum ayrık bir zihniyet dikte etmiştir.
-Kibir ve gücüne istinaden; yeniden dünya tarihini yazmış, aslında inşa etmiş, hatta kurgulamıştır.
-Fitneci dehasıyla, öteki dünyanın fay hatlarını (mezhep, ırk, kabile, sınır...), kriz noktalarını bulup kaşımıştır,
-Batı; bulunduğu konumdan ötekilerin tarihini geriye okumuştur. Modern tarih okumasıdır bu.
-Malum egosundan; başkalarının kayda değer, şanlı ve ihtişamlı tarihlerine gereken değeri ve ağırlığı vermemiştir.
-Kendi zaman ve mekan algısını diğerlerine empoze etmiştir...
***
Galiba bu tarih hırsızının biz tarihzedelere neler yaptığını örneklendirmeden hiçbirşey gereğince tam anlaşılmayacaktır.

Zaman algınızdan çaldıkları: Güneş takvimi dayatma ki Ay takvimi belki daha mantıklıdır. Haftanın yedi günlük olması mecburiyet mi? Bazı toplumlarda hafta 3-4 yada 10 gün de olabiliyordu. Greenwich boylam hesaplaması, Milat takvimi...

Mekan algınızdan çaldıkları: Uzak doğu, Yakın doğu. Boylam hesaplamalarının İngiltere’den başlaması. Hiç olmayan bir kıtaya inanmak; Avrupa kıtasına (yani Asya’nın burnuna)...

Fikrinizden çaldıkları: Batı kökenli ideolojilere saplanmanız (Milliyetçilik, Sosyalizm, Laiklik...), madden geri halklara barbar demek, onları kültürsüz diye yaftalamak, demokrasinin ve felsefenin Yunan/Batı icadı olduğuna inanmanız, İslam dininin kör bir şiddet dini olduğunu sanmanız, siyah insanı ilkel görmeniz...

Bilginizden çaldıkları: 1492 de Amerika’nın keşfi yalanı, dünyanın yuvarlak olduğunu, yerin çekme gücünü buldukları... daha nice milyon yalanları.

İnanç kültüründen çaldıkları: Yılbaşınız ki Hıristiyânlığın kutsal sembolleri olan “balık” ve “haç” pagan kökenlidir. Da Vinci Şifresi, Harry Potter serileri, Avatar, Şirinler, the Emerald Forest vs. gibi Paganizm destekçisi filmler, paganizm kültürünü seyirciye aşılamıştır. Pagan tanrılarından Horus, Attis, Krishna, Dionysus ve Mithra da aynı şekilde 25 Aralık’ta (İsa’nın sözde doğum günü) doğmuş, cadılar Bayramı, saygı duruşu,...

Tüm bunlardan sonra biz malum Tarihzede halklara düşen; çalınmış tarihlerini, format atılmış hafızlarını kurtarmak, yani tarihi yeniden merak ve tenkitle okumak, yazmak ve çalıntı gündem ve kültürlerini tekrar ele geçirmektir. Özelde de acilen ders kitaplarını yeniden yazmaktır. Vesselam

1-Bu manada Bknz. Jack Goody, Tarih Hırsızlığı, İş Bankası Yay.

Selahattin Nasranlı / Habenas.com