Herkes tiynetine göre iş yapar / İbrahim Kızar

Meydana gelen musibetler toplumun yardımlaşma ve merhamet yönlerini ortaya çıkardığı gibi zehirli yılanları da deliklerinden çıkarmaktadır.

Herkes tiynetine göre iş yapar / İbrahim Kızar

Malum olduğu üzere, El Aziz'de yürekleri ağızlara getiren bir deprem oldu. Depremin şiddeti göz önüne alındığında, meydana getirdiği can ve mal kaybı korkulandan az oldu. Gönül isterdi ki ne can ne de mal kaybı olsun.

Görünen o ki yeni yapılan binalar deprem musibetine daha çok dayanıklı yapılıyor. Depremin şiddetine rağmen yıkımın az olması bu durumu doğrulamaktadır.

Devletin ise inşaat sektöründe işin uzmanlarının görüşleri doğrultusunda gerekli düzenleme ve kontrol sistemini getirmesi bir zorunluluktur ki olası depremlerde can kaybı hiç olmasın yada en asgari seviyeye düşsün. İnsanların can güvenliği söz konusu olduğunda gerekli kanuni önlemleri alıp takibini yapacak mekanizmayı kurmak ihmali kabul edilmeyecek bir zorunluluktur.

Meydana gelen musibetler toplumun yardımlaşma ve merhamet yönlerini ortaya çıkardığı gibi zehirli yılanları da deliklerinden çıkarmaktadır.

Toplumun yararına olan hiç şüphe yok ki toplumun yardımlaşma ve dayanışma yönünün ön plana çıkmasıdır. Gönlümüzden geçen toplumun her kesimi ile yardım ve dayanışma yönünün sadece başımıza gelen musibetler esnasında değil devamlı canlı tutulmasıdır.

Bunun canlı kalabilmesi için devlet denen mekanizmaya büyük iş düşmektedir. Ne yazık ki toplum-halk ekseriyete vazifesini yerine getirirken devlet denen mekanizma çok hantal davranmakta hatta kıpırdamamak için direnmektedir.

İslam coğrafyasnın her tarafı çeşitli bahaneler ile emperyalist ülkelerin oyun alanı haline getirilmişken İslam ülkelerinde idarecilerin toplumsal barışa katkı sağlayacak adımlar atmakta hantal davranmaları hayret verici bir durum olarak karşımızda durmaktadır.

Değindiğimiz gibi toplumun büyük çoğunluğunda yardımlaşma-dayanışma yönü başı çekerken zehirli yılanlarda deliklerinden çıkmaktadır. İşte burada da "suç sadece zehirli yılanlar da" diye düşünmek, bana adilane gelmemektedir.  Kur'an'ın deyimi ile "herkes tiynetine huy-karakterine göre iş yapmakta" ( İsra 84), onlarda karakterlerinin gereği olarak zehirlerini akıtmaktadırlar.

Devletin gözünde, devletin resmi kurumlarının nezdinde, mahkeme ve sağlık kurumlarının nezdinde Kürd halkının dili hala bilinmeyen bir dil olarak geçiyorsa, yılanların fırsatını bulduğunda zehir akıtması gayet normaldir.

Eğer Kürd halkının dili devlet nezdinde Resmi eğitim dili olarak değil, hala bilinmeyen bir dil olarak algılanıyorsa, değil İstanbul havalimanında 30 küsür dil, dünyada konuşan tüm dil ve lehçeler ile hizmet verilse, yine sağlık bakanlığı 6 değil, 99 dil de broşür yayınlasa nezdimiz de, bir zerre kadar kıymeti yoktur, İstanbul'dan Mardin yada Batmana gelen bir uçakta 99 dilde anons yapılsa yine bir zerre kadar değeri yoktur.

Çünkü, sosyal medyadan zehirli yılanlar tarafından bir halk ötekileştirilirken, devlet mekanizması tarafından Kürd halkının dili ötekileştirilmekte ve devlet mekanizması bizzat ötekileştirme sebebi iken devlet ile kıyaslandığında sinek bile sayılamayacak sosyal medya yılanlarına kızma hakkı yoktur.

Selam ve dua ile

İbrahim Kızar / Habernas