Sahte ve gerçek değerler / Çetin Tufan

Bu Dünya bir bakış açısıyla aslında değerler dünyasıdır. Mesele Dünyadaki nesne ve hallerin insanlarca değerlendirilmesi, bu değerin aşağı yukarı pazarlanmasıdır.

Sahte ve gerçek değerler / Çetin Tufan

Mülkün sahibi olan Allah (cc)'ye hamd ve sena eder, insanlığın kemal erdeminin cevheri olan Muhammed Mustafa'ya (sav) salat ve selam ile...

Bu Dünya bir bakış açısıyla aslında değerler dünyasıdır. Mesele Dünyadaki nesne ve hallerin insanlarca değerlendirilmesi, bu değerin aşağı yukarı pazarlanmasıdır.

Altın, bu dünyada gerçek ve reel bir değerdir. Tarih boyunca tabiatı icabı, deforme olmaması, az bulunması ve daima insanı celp eden süs, takı, bedel vs. özelliklerinden dolayı kullanılan ve aranana gerçek değerdir.

Onun bu gerçek, reel değerine yakın alternatif madenler, bakır, gümüş, bronz gibi madenler bulunmasına rağmen altının değerine ulaşamamaktadırlar. Değer olarak bütün materyallerin kıyası olan, bu madene bedel kullanımı cinsinden alternatif olarak ortaya konan para, lira, borsa veya sanal para gibi değerler, reel olmayan sahte değerler olmaktan öteye gidememektedir.

İşler yokuşa binip kurulan para, borsa, sanal paralar gibi hayali değerler, savaş, kriz gibi, ekonominin sekteye uğradığında, kendilerine verilen değerler sahte ve hile üzerine kurulu olduğundan bunların foyası ortaya çıkmakta. Gerçekte paranın kâğıt olduğu, borsanın sanal bir değerler kumarı olduğu görülmektedir.

Dünya müstekbirlerinin, dünya mazlumlarını sömürmek için oluşturdukları zulüm çarkına kapılan yada katılmak zorunda bırakılan, buna umut bağlayıp güvenenlerin sanal ve reel olmayan değerlerin çöküşüyle nasıl bir hayal kırıklığına uğradıklarını geçmişte ve günümüzde de müşahede etmekteyiz.

Gelecek dünya düzenini şekillendirmeye çalışanlar, sanal borç batağındaki insanlığın borcunu, yine fakir fukaranın cebinden çalıp, sanal olarak oluşturdukları balonu patlatacaklar.

Yukarıdaki örnekten hareketle toplumumuzda da gerçek değer sahibi olan, toplum nezdinde altından da daha değerli olan din ve dini değerler olan Mesih, Mehdi, Şeyh, Hoca vs. kavram ve şahsiyetlerin üzerinde durmak istiyorum. Bu kavram ve şahsiyetler toplumun şekillenmesinde insanlığın erdemli, ahlaklı ve adaletli bir vicdana ulaşmasında gerçek katkıları olan reel değerlerdir.

Bunlara alternatif olarak sunulan ideoloji, bilim, bilim adamı, profesör, vs. kavramlar ise hiçbir zaman bu kadim değerlerin yerini alamamıştır. Bu kadim değerleri bu sahte değerlerle değiştirip toplumumuzu kökünden koparmak isteyenler bu kavramları ve şahsiyetleri allandırıp pullandırmakta isteseler de toplum onlara bulundukları maddi şartlar cihetinden bir değer biçmekle beraber, hiçbir zaman asli olan ruhani değerlerinden vaz geçmemektedir.

Bu sahte değerleri yüceltip toplumu diğer değerlerden soyutlamak isteyen maddeci şeytani zihniyet ve odakları dini din silahıyla vurmaya, dini temsil eden kavram ve şahsiyetleri hedef alıp onların üzerinden bir yozlaşma ve değersizleştirme yoluna gitmektedirler.

Bu cümleden son zamanlarda, bu cenahtan olduğunu şeklen gösteren, fakat gerçekte belam, şarlatan veya ruh hastası, şehvetperest, sahtekâr, cinci, yobaz şahısların ekranlara kirli çamaşırlarının serilmesi böyle bir operasyonun ürünüdür.

U. Şeyhi gibi çirkeflik içindeki kişilerin veya Tv. açıp resmen cincilik, ya da şarlatanlık yaparak milleti dolandıranların, dindar ve sade vatandaş olduğunu mu sanıyorsunuz. Hayır bunların her birine yürü diyen şeytani derin odakların bulunduğunu, hapishanede dahi bunlarla koğuş arkadaşlığı yaparak bunları iğfal etiklerini bilmelisiniz.

Onlara türlü vaat ve imkanlar sunmakta, gerektiğinde büyük şeytanlarıyla buluşturup, kendilerinden ahitname dahi aldırılmaktadır. İstekleri basit ve azdır karşılığında ise vaatleri çok cazibelidir. Emeği az kazancı bol ticaret, ancak kumarbazların, aç gözlülerin işidir.

İşte bu sahte değerlendirilen kişiler, gerektiğinde pak olan dini ve dini temsil eden kavram ve şahsiyetleri töhmet altında bırakarak, inananların gençliğini ifsat ederek kafalarında türlü şüpheler ve zanlar oluşturmaktalar. Bizzat efendileri tarafından çirkeflikleri ifşa edilerek, toplumun değer algıları üzerinde tahribatlar oluşturulmaktadır.

15 Temmuz olayında zaten sarsılan dini cenah, şimdide şarlatan ve şehvetperestler üzerinden başka bir değersizleştirilme darbesiyle karşı karşıyadır. Böylelikle yıllardır toplumun hasretini çektiği ilahi nizama yönelen, dindar ve mütedeyyin toplumun oluşumuna engel olunmaktadır.

Fakat şu unutulmamalıdır ki, nasıl ki asli değer olan altın deforme olmuyor ve çöpte bulunması ondan bir değer kaybettirmiyorsa, Din-i Mübin'e tarih boyunca olan bu çirkef saldırı ve sızmalar toplum nazarındaki değerinden bir şey eksiltmeyecek. Tam aksine toplumun gerçek dini ve dindarları tanımasına, nifak ve ihanetin ne olduğunu anlamasına vesile olacaktır.

Buda daha bilinçli, dinamik ve reel bir gençliğin oluşmasına sebebiyet verecektir inşallah.

Selam ve dua ile.....

Çetin Tufan / Habernas