Ölüm anımız belli olduğuna göre, celladımızın kim olduğu fark eder mi?

Ecel geldiği zaman vuku bulur. Sebepler değişebilir ama sonuç hep aynıdır. Allah’a iman eden bir müminin hayattaki en büyük kaygısı, son nefesi olmalıdır. Elde edeceği tüm kazanımlara ve başına gelecek tüm musibetlere bu amaç ve hedefe ne kadar fayda edeceği gözüyle bakmalıdır.

Ölüm anımız belli olduğuna göre, celladımızın kim olduğu fark eder mi?

Bir insan günde binlerce kez nefes alır. Bu her insanın her gün farkında olmadan yaptığı sıradan bir iştir. Ölüm anı, insanın nefes alıp verecek güç ve takattan kesilme anıdır. Nefes alıp verme gücünü kaybeden insanın dünyadaki yaşam serüveni bitmiş, ahiret menzillerinden ilki olan berzah âlemine intikal etmiştir. Berzah âlemine gitmeden önceki hal, yani dünyaya veda etmeden insanın Rabbine huzuruna gitmeden önceki en son anı, son nefesini verdiği andır. Bu son an ve son nefes, insan hayatının en önemli anıdır. İnsanoğlunun aldığı bu son nefes, tıpkı bardağı taşıran son damla gibidir. Yüzlerce damlanın doldurduğu bardağa giren son su damlası, bardağın taşmasına neden olur. İnsanoğlunun yaşamı boyunca aldığı nefeslere nazaran ölmeden önce aldığı son nefes de, onun hayat bardağını taşıran son damladır.

İnsanoğlunun bu son nefesinin önemine binaen Resuli Zi şan (sav):
 من كان اخر كلامه لااله الا الله دخل الجنة اي عند الموت
“Kimin ölmeden önceki son sözü “Lailahe illallah” olursa cennete girer...” buyurnuştur.(1) Bu son nefeste bu kelimeyi söylemek sanıldığı gibi kolay değildir. Bu kelimeyi söyleyebilmek için o kelimeye göre yaşamak gerekir. Yine Efendimiz (sav) buyurmuşlardır ki:
يموت الرجل على ما عاش عليه ويحشر على ما مات عليه “Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşr olunur.” (2)  salih birçok zatın secdede, camide, hacda vefat haberlerini duymayanımız yoktur. Bu insanların çoğunun hayatlarına bakıldığında görülecektir ki, öyle bir ölümle ölebilmeyi hakk edecek ameller yapmışlardır. Nitekim şehid insanın son hali, yaptığı cihadın bir sonucudur.

Bazen bunun tersi bir durumla da karşılaşılabilme tehlikesi de vardır. Şeytanın insanlara kurduğu oyun ve tuzakların bir sonucu olarak kişi, ömrünü iman ve hidayet üzere geçirdikten sonra son nefesini küfür üzere verebilir. Bundan dolayıdır ki; başta Peygamberler olmak üzere bütün hak dostları, son nefeslerinde iman üzere ölmeyi Allah’tan dilemişlerdir. Nitekim Kur’an’ı Kerim’de Yusuf (AS)’ın şöyle dua ettiği rivayet edilir:مُسْلِماً وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ  تَوَفَّنِي “…(Rabbim) benim canımı Müslüman olarak al ve beni salihler arasına kat!” (3) Son nefesinde kim ne olacağını bilemez. Karun ve Belam misallerinde olduğu gibi, İslam’la geçirilen bir hayattan sonra küfre gitmek ne kadar kötü!

Şeytanın mümin insanları hak yoldan çıkarıp, batıl yollara sürükleyip, azaba müstahak hale getirebilme tehlikesine karşın, Allah’ın lütuf ve inayetiyle, ömrünü batıl yolda heba eden kâfir ve inançsız insanların da, son nefesinde iman nimetine kavuşabilmeleri mümkündür. Kur'an'da bunun çok misalleri vardır. Bunların içinde en öne çıkanı ise Firavunun sihirbazları kıssasıdır. Musa (as) ile müsabakalarında Musa (as)’ın asasının canlı bir ejderha olduğunu gören sihirbazlar bunun bir sihir olmadığını anlarlar. Bunu görür görmez de küfürlerinde ısrar etmezler ve hemen iman ederler. Hem de iman etmek için ne söylemeleri gerektiğini bilmeden. Dedikleri şey: (4) اٰمَنَّا بِرَبِّ هٰرُونَ وَمُوسٰى ﴿٧٠﴾ "Hârûn ve Mûsâ'nın Rabbine inandık" onlar iman ettikten sonra firavunun tehditleriyle karşılaşırlar. Firavun dinlerinden dönmeleri için: فَلَاُقَطِّعَنَّ اَيْدِيَكُمْ وَاَرْجُلَكُمْ مِنْ خِلَافٍ وَلَاُصَلِّبَنَّكُمْ ف۪ي جُذُوعِ النَّخْلِۘ  “Şimdi andolsun sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım.” (5) diye tehditler savurmasına rağmen onlar görmedikleri ve bilmedikleri ilahlarına imanlarından geri adım atmazlar: قَالُوا لَنْ نُؤْثِرَكَ عَلٰى مَا جَٓاءَنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالَّذ۪ي فَطَرَنَا فَاقْضِ مَٓا اَنْتَ قَاضٍۜ اِنَّمَا تَقْض۪ي هٰذِهِ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۜ “Sihirbazlar şöyle dediler: "Bize gelen apaçık delillere ve bizi yaratana seni asla tercih etmeyeceğiz. Artık sen vereceğin hükmü ver. Sen ancak bu dünya hayatında hüküm verirsin." (6) Bu zor anda onların tek derdi son nefeslerini imanla teslim etmekti. Son nefeslerini vermeden önce şöyle diyorlardı: رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْراً وَتَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ “...Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver ve Müslüman olarak canımızı al!” (7)

Sihirbazlar Allah’ın Peygamberiyle savaşmak için geldikleri meydanda iman nimetini elde ettiler. Bununla da kalmadılar. Peygamberlikten sonra bir insanın elde edebileceği en yüksek mertebe olan şehadet mertebesine ulaştılar. Hem de Allah’a herhangi bir ibadet yapmadan. Allahı hiç zikir etmeden. Son nefeslerini imanla taçlandırdılar.

Elhamdulillah, bir Ramazan Ayı’na buruk olarak da olsa ulaştık. Rabbim bu Ramazan’ı hakkıyla ifa edenlerden eylesin inşallah. Rabbim tutacağımız oruçları, yapacağımız hayır ve hasenatları, yapacağımız dua ve zikirleri, tilavet edeceğimiz Kur’an’ı bizden kabul buyursun inşallah. Corona hastalığının gündemimizin tamamını doldurduğu bu günlerde, tedbirlerimizi aldıktan sonra, gelin bu mübarek ayda gündemimizi Ramazan’la dolduralım. Hastalıklar öldürmez, Allah öldürür. Tüm kaygı ve derdimiz, son nefesimizi nasıl vermemiz gerektiği olmalı. Ölüm anımız belli olduğuna göre, celladımız kim olduğu fark eder mi? İster corona virüsü, ister bir araba çarpması, isterse başka bir şey olsun. Bu hastalığın etkisini en şiddetli olduğu ilk günlerde, bir kardeşimizin eşi bir binadan düşerek vefat etti. Allah rahmet etsin. Halbuki insanlar o anda, celladı corona suretinde bekliyordu. Ecel geldiği zaman vuku bulur. Sebepler değişebilir ama sonuç hep aynıdır. Allah’a iman eden bir müminin hayattaki en büyük kaygısı, son nefesi olmalıdır. Elde edeceği tüm kazanımlara ve başına gelecek tüm musibetlere bu amaç ve hedefe ne kadar fayda edeceği gözüyle bakar.

Ramazan ayında ilk defa çoluk çocuğumuzla bu kadar uzun süre beraber kalabilme fırsatını yakaladık. Elhamdülillah, Ramazan ayı gibi bereketli bir aya da denk geldi. Gelin bunu fırsata çevirelim. Bu ayı ailemizle dolu dolu geçirelim. Evlerimizi mescitlere çevirelim. Hepimiz camilerin kapalılığından dolayı mahzunuz. Her mahallede bir cami vardı. Bir de meseleye iyimser bir gözle bakalım. Şu an mahallenin tüm evleri cami oldu elhamdülillah. Biz bu tür sorunlarla zihnimizi meşgul etmeyelim. Bu ayda yapacağımız amellere odaklanalım.

Rabbimden dua ve niyazım ömür dakikalarının biteceği o son nefeste de bizlere ve sizlere iman üzere ölmeyi nasip etsin. İman dışında bir hal ile ölmekten bizleri muhafaza etsin. Bize iman nimetini nasip ettikten sonra, ayaklarımızı kaydırmasın. Bizlerin ayaklarını sıratel müstakim yolunda sabit eylesin. Bize ve size, sadece oruçluların oradan içeri girebileceği Cennetin Reyyan kapısından Cennete girmeyi nasip etsin inşallah. Bu bela ve musibeti bir an önce bütün insanlığın üzerinden kaldırsın.

Dualarınızda bizleri de unutmamanız dileğiyle hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Rabbim sizleri her türlü, kaza bela ve hastalıktan muhafaza etsin inşallah.

1-Hâkim, Müstedrek, I, 503
2-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr Şerhu’l-Câmii’s-Sağîr, V, 663
3-Yusuf Suresi 101
4-Tâhâ Sûresi (70)
5-Tâhâ Sûresi (71)
6-Taha suresi 72
7-A’raf, 126

Mücahid Haksever / Habernas