Suç ve Cezaevi / Zülküf Er

Hükümetler, koca koca cezaevleri inşa etmek yerine topluma örnek olacak insanlar yetiştirmeye gayret etmelidir.

Suç ve Cezaevi / Zülküf Er

Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmem, Adalet Bakanlığı yaptığı açıklamada 5 yıl içerisinde 193 yeni Cezaevi daha inşa edeceğini açıkladı.

Şu an itibariyle Türkiye’deki mevcut Cezaevlerinin sayısı 499. 5 Yıl içerisinde bu sayı 692 rakamına ulaşmış olacak. 81 İlin her birine ortalama 9 Cezaevi düşecek anlayacağınız.  Böylesi bir durum, mega bir utanç kaynağıdır.

Açıkçası bu sonuç, beşeri adalet sisteminin iflasından başka bir şey değildir. Suç ile mücadele etmek yerine suçlularla mücadele etmek ve ıslah anlayışını ıskalayarak sadece cezalandırma yolunu seçmek böylesi bir utancın doğmasına sebebiyet vermektedir. Elbette ki suçlularla mücadele edilmelidir ama siz insanları suça iten etmenleri izale etmezseniz tek tek suçlu kovalayarak hiçbir sonuç alamazsınız.

İnsanları suç işlemeye mecbur bırakan beşeri sistemler bol fakat caydırıcı olmayan ceza uygulamalarıyla adeta uç işlemeyi kolaylaştırmaktadır.

Öyle ki Türkiye’de Cezaevine girip çıkan her üç kişiden biri yeniden aynı suçu işlemek suretiyle cezaevine dönüyor. Demek ki cezalar caydırıcı olmadığı gibi aynı zaman da ceza infaz kurumlarının da eğitim ve ıslah faaliyetleri yetersiz kalıyor.

Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da kemiyet-keyfiyet denkleminde kemiyetin ağır bastığını görmek mümkün. Cezaevlerinde ki şartları iyileştirmek ve içerdeki suç işlediği söylenen insanları suç dünyasından uzaklaştırmak yerine bugünkü sistem adeta suça teşvik ediyor.

İşte bu yüzdendir ki; cezaevlerinden çıkan adli suçlu insanların üçte biri kısa bir süre içerisinde yeniden aynı suçu işleyerek cezaevlerine geri dönüyorlar.

Bunun birçok sebebi var elbette, ama en önemlisi içerde eğitilmeme durumudur. Özellikle, hırsızlık, şiddet, uyuşturucu ve ahlaksızlık içeren cürümlerden dolayı içeri girenler içeride kendileriyle yeterince alakadar olunmamasının getirdiği boşlukla çıktıklarında işlerine kaldıkları yerden devam ediyorlar. Çünkü kimse onlara yaptıklarının yanlış olduğu konusunda her hangi bir bilgilendirmede bulunmuyor. Sadece kapalı bir alana atıp üzerine kapıları kilitliyor.

Bir de toplumun ve Devlet Kurumları’nın içerden çıkana karşı var olan ön yargıları da insanları suça mecbur kılabilmektedir.   Devlet’in ve toplumun hafızası cezasını çektiği halde insanlar hakkında hep suçlu kaydı ile kurgulandığı için, içerden çıkan insanlar toplumsal sürece uyum sağlayamamaktadırlar. Bu durum,  o tür insanları eski alışkanlıklarına ve çevresine kanalize etmektedir.

Suç oranını arttıran şeylerin başında Türkiye toplumunda hayırlı rol modellerin olmayışı gelmektedir. Öyle ki uyuşturucu kullanan kimi ayyaş film artistleri, şarkıcı, türkücüler ve benzeri magazinel karakterler toplumun önüne rol model olarak sunulmaktadır.

Bunları taklid eden sırdan insanlar ise onların yaşadıkları hayat seviyesine ulaşabilmek adına suç batağına saplanabilmekteler.

Hükümetler, koca koca cezaevleri inşa etmek yerine topluma örnek olacak insanlar yetiştirmeye gayret etmelidir. Cezalandırma yerine suçun kendisini ortadan kaldırmaya çalışmak ve suçluları ise ıslaha yönelik programlara yönlendirmek on binlerce zindan inşa etmekten hem daha kolay hem de daha hayırlıdır.

Selam ve Dua ile…

Zülküf Er / Habernas.com