'Kim bilir? Belki o da insülin yapmaya gitmiştir' deyin lütfen! / Mücahid Haksever

Siz değerli kardeşlerimden ricam, sosyal medyada haklarında türlü türlü haberler yapılan, yazılar yazılan insanları, özellikle de alimleri gördüğünüz zaman yazıdaki hikâyeyi hatırlamanız. Kendi kendinize; “kim bilir belki o da insülin yapmaya gitmiştir” demenizdir.

'Kim bilir? Belki o da insülin yapmaya gitmiştir' deyin lütfen! / Mücahid Haksever

Camilerden biri caminin, şeker hastası olan bir imamı varmış. Imam her gün düzenli olarak insulin iğnesi yaparmış kendine. Günün birinde adeti olmadığı halde namazdan hemen önce insülin yapma ihtiyacı hissetmiş İmam. Ezan okunmuş, cemaat İmamın namaz kıldırmasını bekliyormuş. İmam, birden yerinden kalkıp abdesthanenin yolunu tutmuş. Cemaat, insanlık hali deyip İmamın abdest alma ihtiyacı hissettiğini zannetmiş. Oysaki İmam, abdesthaneye gidip  insülinini yapmak istemiş. Küçük camisinde abdesthane dışında bunu yapabileceği bir yer de yokmuş.

İmam, kendi cami cemaatinden onu seyreden bir adamın varlığından habersiz, ayakyoluna girip insülinini yapıp hemen camiye geri dönmüş. Hemen müezzine kamet getirmesini söylemiş. Çünkü cemaat epeydir hocayı bekliyormuş. Cemaatin çoğu, cami etrafında dükkanları olan esnafmış. Onları daha fazla bekletmek istememiş. Tüm bunları seyreden cami cemaatindeki adam, imamın bu hareketine çok kızmış. O imamın içeride insülin iğnesi yaptığından habersiz, imamın ayakyoluna girip abdest almadan, abdestsiz bir şekilde cemaatin önünde nasıl namaz kıldırdığını düşünüyormuş. Böyle bir şey nasıl olabilir. Bu imamın hiç mi Allah’tan korkusu yok? Onda hiç mi utanma yok? diye söyleniyormuş. Oysaki İmam’a karşı nasıl duygular besliyordu. Ta nereden sırf onun arakasında namaz kılmak, Onun o Davudi sesiyle okuduğu Kur'an'ı dinleyip kendinden geçmek için gelmişti buraya. Şimdi artık o çok sevdiği hoca, onu gözünde bir alim değil, insanları alimlik kisvesi altında kandıran bir sahtekardı.

Cami cemaatindeki adam, bu sahtekarın(!) gerçek yüzünü halka göstermeye karar vermiş. Ve bunu cami cemaatine anlatmıştı. Kısa zamanda şehirde bu haber yayılmış. İmam, çok sevdiği imamlık mesleğinden istifa etmek zorunda kalmış. Bu haberi duyan hocanın ailesi onu terk etmiş. Hoca tüm bunlara daha fazla dayanamayıp şehri terk etmek zorunda kalmış. Gitmeden önce çok sevdiği bir arkadaşına gitmiş. Tüm hikâyeyi ona anlatıp veda edip şehirden ayrılmış.

Aradan yıllar geçmiş. Cami cemaatinden tüm bu olaylara sebep olan adam da şeker hastalığına yakalanmış. Bir gün Hac da tavaf yaparken, tavaf esnasında insülin iğnesi yapma ihtiyacı hissetmiş. Hemen tavafını yarı da kesip oradaki bir ayak yoluna varmış. İnsülinini yapıp tavaf alanına döneceği sırada, kafasında kaynar sular dökülmüş. Çünkü yıllar önce abdestsiz namaz kılmakla itham ettiği hocanın yaptığı hareketin aynısını o da yapmış. Yoksa hoca da insülin mi yapmıştı kendisine diye, kendi kendine söylenmiş. Dönüşte hemen hocayı aramaya koyulmuş. Onun gitmeden önce vedalaştığı arkadaşına ulaşmış. Ondan gerçeği işitince kahrolmuş. Hocanın gittiği şehre gitmeye karar vermiş. Hocanın izini bulmuş ama vakit çok geçmiş. Çünkü imam bu olaya daha fazla dayanamayıp kahrından ölmüş. Adam ise bir ömür boyu bunun acısını çekerek yaşamış.

Siz değerli kardeşlerimden ricam, sosyal medyada haklarında türlü türlü haberler yapılan, yazılar yazılan insanları, özellikle de alimleri gördüğünüz zaman bu hikâyeyi hatırlamanız. Kendi kendinize; “kim bilir belki o da insülin yapmaya gitmiştir” demenizdir.

Bir dahaki yazımızda buluşuncaya dek, Allah’a emanet olun dualarınızı bekliyorum.

Mücahid Haksever / Habernas