Kerbelaya farklı bir bakış / Burhan Çağlayan

Kerbela faciasında insanın melekuti yönünü temsil eden Hz. Hüseyin ve 72 ashabı ile hayvani yönünü temsil eden Yezid ve 4000 avanesinin mücadelesine şahit olmaktayız.

Kerbelaya farklı bir bakış / Burhan Çağlayan

Muharrem ayı içerisinde olduğumuzdan Kerbela faciasını yazı dizimiz (İNSANLIĞIN KADİM SORUSU- İNSAN NEDİR?) üzerinden incelemeye çalışacağım.

Tarihsel olaylar üç şekilde sonraki nesillere aktarılır. Birincisi hikaye (rivayet) türü aktarım; tarihçi gördüğü veya duyduğu olayları seçerek belli bir düzende aktarır. İslam tarih kaynakları genel itibariyle  bu şekildedir. İkinci tür pragmatik (eğitici) tarih aktarımıdır. Bu türde amaç geçmiş olaylardan ders almak, kişilere öğretici anlayış aşılamaktır. Üçüncü araştırıcı tarih türüdür. Olayların tüm detaylarına inilerek  psikolojik, sosyolojik, ekonomik etkenler de göz önünde bulundurulmak suretiyle tarihsel olayın her yönü araştırılır.

Kerbela faciası İslam tarihinin kırılma noktalarından belkide en önemlisidir. Bu fay hattı aktifliğini korumaktadır. Bundan dolayı araştırmacı tarih anlayışı ile her yönünün irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.

İlk yazımızda Meleklerin insanı; kan döken, fesad çıkaran bir varlık olarak tanımladıklarını belirmiştik.

Sanırım meleklerin kast ettiği insan türü tam da Hz. Hüseyin ve yarenlerini Kerbela Çölünde vahşice katleden insan sürüsü idi.

Nasıl olurda kendi Peygamberlerinin (öyle iddia ediyorlardı) aile fertlerine kafir ordularına reva görmedikleri bir muamelede bulunabildiler?

Bu sürüyü bu faciayı yapmaya iten güdülenmenin merkezinde hangi etkenler vardı? Bu etkenler o güne has mıydı  yoksa bugün de aynı şekilde bir güdülenme tehlikesi var mı?

Kur'an-ı Kerim insanı ‘maddesel ve ruhsal’ iki boyutu olan bir varlık olarak tanımlar. Zıtların birlikteliğine sahne olmuş insan fıtratına, potansiyel olarak hem meleklere, hem de hayvanlara has özellikler birlikte yerleştirilmiştir.

İnsandaki melekuti özellikler güçlendikçe hayvansal yön zayıflar ve kontrol altına alınır. Bunun zıttı da olabilir. Hayvani yön güçlendikçe melekuti yön zayıflar hayvani yaşama teslim olur.

İnsanlığın yaşamı bundan ibarettir.

Kerbela faciasında insanın melekuti yönünü temsil eden Hz. Hüseyin ve  72 ashabı ile hayvani yönünü temsil eden Yezid ve 4000 avanesinin mücadelesine şahit olmaktayız. Zahiri olarak görünen zayıf olan meleküti ordunun güçlü olan hayvani ordu tarafından nasıl kendine has hayvansal tekniklerde vahşilikte sınır tanımayan yöntemler kullanılarak katledildiklerine tarih şahitlik etmiştir.

İslam dünyasının bugünkü tablosu bize bu tehlikenin her zaman olabileceğini gösteriyor. Irak ve Suriye özelinde müslümanların birbirlerine neler yaptıklarına tarih şahitlik etmiştir.

Mezheb oluşumun başlangıç evresininin dahi olmadığı bir zaman diliminde gerçekleşen kıyamı, şia mezhebinin sahiplenmesi ve sünni dünyanın bu noktada maslahatçı bir yaklaşım göstermesi gibi bir tablo ile bugüne kadar gelindi.  

Kerbela Sünni ile Şia ayrışmasında ortak bir payda olamaz mı?

Birleştirici bir etken olamaz mı?

Sonuç olarak;

Hz. Hüseyin iki kardeşinde meleküti yönünü temsil eder.

Başta Hz. Hüseyin olmak üzere aziz islam davası için canını veren asrımızın Hüseyinine, Selahddine, aziz şehitlerimize selam olsun. Vefadar, cefakar, tam bir müslüman olan rahmetli Fesih Hocamıza Rabbimiz merhametiyle muamele etsin.

Onlarla buluşmak ümidiyle.....

Burhan Çağlayan / Habernas