İnsanlığın en kadim sorusu insan nedir? / Burhan Çağlayan

Bütün ilim dalları kendine göre insanı tanımlamaya çalışmıştır. Aliya İzzetbegoviç’in tesbitiyle ‘’İnsan tüm bilimlerin kendisi hakkında söyleyebildiklerinden daha fazladır.’’ Yazı dizimizde Kur’an-ı Kerim ayetlerinin ışığında insanı ‘’kendimizi’’ tanımaya/tanımlamaya çalıcağız.

İnsanlığın en kadim sorusu insan nedir? / Burhan Çağlayan

İnsan hakkında ilk değerlendirme melekler tarafından yapıldı. İnsan ‘’bozguncu ve kan dökücü’’ قَالُٓوا اَتَجْعَلُ ف۪يهَا مَنْ يُفْسِدُ ف۪يهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَٓاءَ(1)  olarak tanımlandı.(2)

İlahi öğretilerden uzaklaşan insanlık kendini tanımlamaya çalışırken iki boyutlu varlığından maddesel yönüne vurgular yaparak tanımlamaya çalıştı.

İlk çağlardan beri bilginler, filozoflar, insana yönelik tanımlamalar yapmışlardır.

İnsan nedir sorusuna ilk çağ Batılı filozofların verdiği cevaplar;

Thales: “İnsan, araştıran bir hayvandır”
Sokrates: “İnsan, sorgulayan bir hayvandır”
Platon: “İnsan, toplumsal hayvandır”
Aristo ise ”İnsan, düşünen bir hayvandır.” ... (3)

21. Yüzyılda psikoloji, sosyoloji, antropoloji, biyoloji, fizyoloji gibi çeşitli bilim dallarına ilişkin uzmanlar bireyi esas  alarak; insanı çeşitli yönlerden niteler ve anlatırlar.

İnsan nedir sorusuna pozitif bilimin verdiği cevaplar;

Yukarıda belirtilen bilim dallarının genel tanımlaması ile

İnsan, biyolojik ve fizyolojik nitelikleri olan bir canlı,
İnsan, varlıklar içinde kendi sınıfına özgü belirgin özellikleri olan canlı,
İnsan, farklı kültürlerde yetişmiş belirli değrlere sahip bir canlı,

Mantık ilminde insan; düşünen bir canlı...

Gerçeğe ulaşma konusunda deney yönteminden başka ölçüt tanımayan bilim adamlarının insan tariflerinin, parçacı yaklaşımlar olduğu görülmektedir. Varlığı anlamlandırmada sadece akıl ile yola çıkan  filozoflarda parçacı yaklaşımda bulunmuşlardır. Parça bütünün bir bölümünü ifade etmektedir. Dolayısıyla parça bütünü tam ifade etmeyeceğinden İNSAN‘ın tanımlaması da eksik olacaktır....

Aliya İzzetbegoviç’in tesbitiyle ‘’İnsan tüm bilimlerin kendisi hakkında söyleyebildiklerinden daha fazladır.’’

Türkçe sözlük anlamı ile insan; Toplum halinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı.

İNSAN kelimesi Arapça’da ins kelimesinden türetilmiştir. ‘’Beşer, insan topluluğu’’ anlamına gelen ins, daha ziyade insan türünü ifade etmekte olup, bu türün erkek veya dişi her ferdine insi/enesi yahut insan denmektedir.

İNSAN kelimenin aslının ‘’unutmak’’ manasındaki nesy’den insiyan olduğu da ileri sürülmüştür. Böyle düşünenler İbn Abbas’a nisbet edilen, ‘’İnsan ahdini unutması sebebiyle bu ismi almıştır’’ şeklinde rivayete dayanmışlardır.

İnsan kelimesinin üns masdarı ile de irtibatı olduğu belirtilmiştir. ‘’Alışmak, uyum sağlamak’’ anlamına gelen üns Türkçe’de ünsiyet olarak kullanılmaktadır.

Teennüs ‘’ insan olmak ‘’ manasına gelirken isti’nas ‘’cana yakın olma, vahşi hayvanın evcilleşmesi’’ anlamını taşımaktadır. Nitekim Enes vahşetin karşıtıdır. Ayrıca insan’ül-ayn tabirinin ‘’göz bebeği’’ anlamına gelmesi dikkat çekicidir. (4)

Ragıb el-İsfahani ins kelimesini cinnin, üns kelimseni de ‘’ürkmek’’ anlamındaki nüfür masdarının karşıtı olarak gösterir. Müellife göre insana bu ismin verilmesi, hemcinsleriyle birlikte uyum halinde yaşayabilmesiyle ilgilidir; insanın ‘’yaratılışı itibariyle sosyal varlık’’ olarak tanımlanması da bundan ötürüdür. (5)

İslami ilimlerde ilmi disiplinlerin insana dair açıklamalarında Kelam İlmi öncelikle insanı Allah-kul ilişkisi açısından ele almıştır. Bu ilişkiyi kulların fiilleri, kader ve özgürlük problemi açısından açıklamıştır. İnsanın sorumluluk altında bulunuşu ve sorumluluğu yerine getirebilecek bir donanım ile yaratılmış olması açısından insanı ele almaktadır.

Fıkıh ilmi insanı Rabbine, kendine ve yakın çevresinden başlayarak bütün insanlara ve tabiata karşı sorumluluk taşıyan, buna uygun hak ve yetkilerle donatılmış  yükümlü özne olarak ele alır.

Islam felsefesinde müslüman filozoflar ‘’nefs’’ (ruh) kavramından hareketle insanın metafizik boyutunu (mana boyutu), akıl ve irade varlığı olarak mahiyetini ve akibetini incelemiş; en yukarıda peygamberler olmak üzere insanı yaratılmışlar hiyerarşisinin üstüne yerleştirmiş; (insanı batılı filozofların aksine) yaratılışı gereği düşünen, bilen, toplumsal ve siyasi canlı olarak tanımlamışlardır.

Tasavvuf disiplinine gelince, zühd ahlakı çerçevesinde niyet ve gayret kavramları üzerinde yoğunlaşmış,  manevi olarak ‘’insan-ı kamil’’ kavramını merkezileştirmiştir. Tasavvuf ilke ve prensipleri açısından kamil insan hem ilahi tecellinin en yetkin mazharı, hem de alemin var edilişindeki gayedir.  

Üstad Said Nursî Onyedinci Lem’a altıncı notada şöyle tarif ediyor; “İnsan eğer insan olmazsa, şeytan bir hayvana inkılâp eder. İnsan, bazı frenkler ve frenkmeşrepler gibi ihtirâsât-ı hayvâniyede (hayvanî isteklerinde) terakki ettikçe, daha şiddetli bir hayvaniyet mertebesini alır.” Ve aynı zamanda; ”İnsan, ipi boğazına sarılıp istediği yerde otlamak için başıboş bırakılmamıştır. Belki, bütün amellerinin suretleri alınıp yazılır ve bütün fiillerinin neticeleri muhasebe için zapt edilir.“ (10. Söz 6. Hakikat)

10. Söz. 9. Hakikatte ise; ”Beşer (insan), şecere-i kâinatı (kâinat ağacının) en cami (kapsamlı) en nazik ve en nazenin en nazdar, en niyazdar bir meyvesidir.”

Yukarıda açıklandığı üzere İslami ilimlerde kendi disiplinleri çerçevesinde insanı tanımlamışlardır.

Bununla berebar insanın ne olduğu sorusunun eksiksiz cevabı için nereye müracaat etmek gerekir.?

Elbetteki onu yokluktan varlığa çıkaran yaratıcısına müracaat edilmelidir.

Amacımız Kuran-ı Kerim’in ve Peygamberimizin izinden bütüncül bir yaklaşımla insanı tanımlama olduğundan ayet ve hadisleri anlamaya çalışacağız.

BEŞER-İNSAN-BENİ ADEM kavramları ile  seslenilen insan, Kuran- Kerimde iki boyutlu ‘’maddesel ve ruhsal’’ özelliği olan bir varlık olarak tanıtılır.

Kur’an’da insan bütün yönleriyle ele alınmış, konuyla ilgili ayetler onun yaratılışı, mahiyeti ve gayesini bir bütünlük içinde temellendirmiştir.

İnsan türünün ilk örneği olan Hz. Adem’le ilgili olarak zikredilen eyetlere göre Allah onu ‘’iki eliyle’’(6) yaratmış, yani ilk insan özel bir yaratılışla varlık alanına çıkarılmıştır.

Kur’an-ı Kerim’de altmış beş yerde insan, on sekiz yerde ins, bir yerde de insi geçmektedir. Ayrıda bir ayette enasi, 230 yerde nas şeklinde çoğul olarak yer almaktadır.
‘’Beniadem: Ademoğlu’’ tamlamasıyla 25 yerde ifade edilmektedir. Beşer kelimesi de 36 defa zikredilmektedir.

Hadislerde de insana dair çeşitli açıklamalar mevcuttur. Hz Adem’in beşer türünün müşterek atası olduğu vurgulanmış ( Buhari, ‘’Tevhid’’, 38)  Her insanın fıtrat üzere doğduğunu ifade eden hadis ( Müslim, ‘’Kader’’ 25) İnsanın aceleci ve tartışmaya eğilimli olduğuna ve aç gözlülüğe atıfta bulunan hadisler (Buhari, ‘’Tevhid’’, 31, 36) aynı hususu ifade eden ayetlerle tam bir uyum içindedir. İnsanın ancak zaaflarını aşmaya yönelik amelleriyle mübarek kılınacağını vurgulayan hadisin (‘el-Muvatta’ ‘’Vesaya’’, 7) belirttiği yükselişinin sınırı, Hz. Peygamber’in ayetlerde belirtilen beşer yönü ile hadislerle uyumu birlikte düşünülmelidir. Bu müslümanlar için kemal ufkudur.

Konumuza kısa bir girizgahtan sonra bir sonraki yazımızda insanı tüm yönleriyle açıklayan Kur’an-ı Kerim ayetlerinin ışığında insanı ‘’kendimizi’’  tanımaya/tanımlamaya çalıcağız.

1-Bakara 30

2-İnsanın maddesel ve ruhsal boyutu ile hangi özelliklerle donatıldığı, yaratılma hikmeti anlaşılmamış. Hz. Adem karşısında bilgilerinin sınırlı olduğu ispatlanınca hemen teslimiyet gösterilmişti. İnsanlık tarihi boyunca  kemal zirvesine ulaşan başta peygamberler olmak üzere takvayı seçen(Ona takva ‘’iyi olabilme’’ ve fucür’ü ‘’kِötü olabilme’’ ilham etmiştir.) salihler, sıddıklar ve şehidlerin davaya adanmış hayatlarına şahitlik ettiler.

3-Filozofların insan hakkında kapsamlı ve derinlikli açıklamaları olmakla beraber ulaşılan sonucun tek boyutu ifade etmesidir.

4-Cevherî, III, 904-906; Lisânü’l-ʿArab, “ins” md

5-el-Müfredât, “ins” md

6-Sad 75

Burhan Çağlayan / Habernas