Hak davaya adanmış bir ömrün mücadelesi-2

Şehid Rehberin hayatının bu bölümünde kısa bir özgeçmişi ile üniversite yıllarındaki mücadelesi ve Risale–i Nur serüveni anlatılıyor.

Hak davaya adanmış bir ömrün mücadelesi-2

Kısaca Özgeçmişi

Bölgemizde yaşayanlar bilirler, eskiden halkımızın bir kısmı nüfus idaresine kayıtlarını yaptırmazdı, çoğu ise geç yaptırırdı. Çocukları okula başladığı zaman veya askere alındığı zaman nüfusa kayıtlarını yaptıranlar günümüzde bile mevcuttur. Sonradan kayıtlarını yaptırırken de genellikle yılın ilk günü olan 01. 01 diye nüfus kütüğüne kayıt düşer ve yılı da hatırladıkları olaylara göre belirlerlerdi. Şehid Rehber’in de doğum tarihi bu açıdan tam olarak nüfusa yansımamıştır.

Şehid Rehber Hüseyin Velioğlu; resmi kayıtlara göre 01. 01. 1952 Batman, Bağözü (Kürtçe ismiyle Xıro) köyü doğumludur. Babasının adı Osman, annesinin adı Fatime’dir. Mensup olduğu aile; dördü (4) kız, yedisi (7) erkek olmak üzere toplam onbir (11) kardeşten oluşmaktadır. Batman ve çevresinde kalabalık bir kitleye sahip olan Habizbini Aşiretine mensuptur. Babası ve annesi dindar insanlardı. İslami hassasiyete sahip bir anne–babanın çocuğu olan Şehid Rehber, daha küçük yaşlardan itibaren İslami bir karakter edindi.

Daha köyde iken, altı–yedi yaşlarında, köy imamı olan Molla Mehmet’in yanında Kur’an dersi aldı. Onun ilk tahsili bu idi. Köyde okul olmadığı için orada kaldıkları müddetçe okula gitmiyordu.

Şehid Rehber Hüseyin Velioğlu; dokuz yaşlarına geldiğinde, ailece Batman’a yerleştiler. Batman’a gelir gelmez onu okula kaydettiler, ancak akranlarına göre yaşı biraz büyüktü. İlkokulu Batman Devrim İlkokulunda (Bu okul sonradan M. Akif ilköğretim okulu adını almıştır), ortaokulu Batman Site Ortaokulunda (Bu okul sonradan Batman Petrol Ortaokulu adını almıştır), liseyi Mardin Yatılı Lisesinde okuyup ardından üniversiteye başladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi–Maliye Bölümünü bitirdikten sonra resmi bir görev almadı ve Batman’a yerleşip orada İslami faaliyetlerle meşgul oldu.

Resmi kayıtlarda soy isimleri DURMAZ olan Şehid Rehber Velioğlu’nun mensubu olduğu aileye, “Veligiller”–”Velioğulları” anlamına gelen “Mala Weli” deniyordu ve bu şekilde tanınıyorlardı. Yani bu ailenin halk arasındaki maruf ismi ve lakabı buydu. Bunun sebebi ise; ismi VELİ olan dedesinin (babasının babası) 1916 tarihinde, Rus cephesinde Şehid olmasıdır. Resmi kayıtlara ölüm tarihi 20. 07. 1916 olarak geçen Veli, 39 yaşında iken Şehid olmuş ve kendisinden geriye iki oğlu yetim olarak kalmıştır. Yetim olarak büyüyen Osman ve Ahmet adlı kardeşlere, bu hadiseden dolayı Velioğulları anlamında MALA WELİ denildi ve bunlardan sonra gelen nesil bu adla tanındı.

Rus cephesinde genç yaşta iken Şehid düşen birinin torunları olmaları ve aynı zamanda O’nun adıyla anılmaları nedeniyle, Şehid Rehber Hüseyin Velioğlu’nun ağabeyleri kendi aralarında konuşup anlaştılar ve DURMAZ olan soyadlarını VELİOĞLU olarak değiştirmeye karar verdiler. Bunun üzerine mahkemeye müracaat ettiler ve aile bireylerinin onayı ile Batman Asliye Hukuk Mahkemesinin 09. 05. 1978 gün ve esas 1978/27–1978/51 sayılı kararıyla soyadlarını VELİOĞLU olarak değiştirdiler. Dolayısıyla Şehid Rehber’in 1978’e kadar Hüseyin Durmaz olan adı, bu tarihten sonra kimliğine Hüseyin Velioğlu olarak geçti.

Şehid Rehber, 1978 tarihinde evlendi ve hemen ardından ailesini de Ankara’ya götürüp orada ailece kaldı. Bir yıl kaldıktan sonra tekrar ailesini Batman’a götürdü.

1979 yılında, beraberindeki arkadaşlarıyla Batman’da Cemaati kuran Şehid Rehber, gizli bir şekilde Cemaatsel faaliyetlere başladı. Bununla beraber, henüz okula devam ettiği için Ankara’dan ilişkisini kesmemişti. Ancak Batman’a sık aralıklarla gidip geliyor ve arkadaşlarıyla ilişkilerini canlı tutuyordu.

1980 yılında üniversiteyi bitirdi. Bu arada özel bir şirkette bir müddet çalıştı.

1981 yılında tekrar ailece Ankara’ya yerleşti ve 7 ay kaldıktan sonra ailesini tekrar Batman’a götürdü, kendisi ise birkaç ay daha kaldıktan sonra Batman’a döndü.

Mart 1982 yılında dört aylık kısa dönem olarak Manisa/Kırkağaç’ta askerlik yaptı.

1983 yılında İlim kitabevinin açılmasıyla birlikte Diyarbakır’ı merkez edindi.

1988 yılında ailece Diyarbakır’a yerleşti. İlk evi Şehitlik semtinde, ikinci evi Bağlar semtindeydi. Polisin Bağlar’daki evine baskın düzenlemesinden sonra bir müddet gizli olarak Ofis semtinde kaldı. 1983–1991 yılları arasında Diyarbakır’da kaldı.

Burada yoğun geçen sekiz yıllık faaliyet süreci sonlarına doğru PKK ile çatışmalar başladı. Bu gelişmelerin beraberinde getirdiği şartlar neticesinde gizlenen Şehid Rehber, bir müddet sonra Mardin’e gitti.

1991 yılında Mardin’e gidip oraya yerleşti.

1991–1995 yılları arasında Mardin’de Cemaat işlerini gizli sürdürdükten sonra şartların beraberinde getirdiği zorunluluktan dolayı Adana’ya yerleşti.

1995 yılında Adana’ya gidip yerleşti. 1997 yılına kadar Adana’da faaliyetlerini sürdüren Şehid Rehber, yine güvenlik nedeni ve şartların beraberinde getirdiği zorunluluktan dolayı Konya’ya geçti.

1997 yılında Konya’ya yerleşti ve burada 1999 yılına kadar Cemaatsel faaliyetlerini gizli bir şekilde sürdürdü. Burada baş gösteren bir takım gelişmeler üzerine buradan da ayrılıp İstanbul’a yerleşti.

1999 yılında İstanbul’a gidip oraya yerleşti. İstanbul’a yerleştikten bir yıl sonra, 17 Ocak 2000 tarihinde Kemalist Rejimin silahlı unsurlarının bir operasyonu neticesinde İstanbul’un Beykoz semtindeki Kavacık, mühendis çıkmaz sokakta bulunduğu evde şehadet mertebesine ulaştı.

OKUL HAYATI

Çocukluk yıllarını köyde geçiren Şehid Rehber Hüseyin Velioğlu, dokuz yaşlarına geldiğinde ailece köyden Batman’a taşınıp Hürriyet mahallesine yerleştiler ve aynı yılda, yani 1961 yılında okula kaydı yaptırıldı.

Babası ve kendisinden yaklaşık 20 yaş büyük olan ağabeyi Hacı Mehmet beraberce onu okula götürüp kaydetmek isteyince, yaşının büyüklüğünden dolayı okul idaresi ilk başta kaydetmek istemiyor. Babası ve ağabeyi ısrar edince, onlar da geçici kaydını yapıp durumuna bakacaklarını, eğer okuma–yazmaya çabuk geçer ve akranlarıyla uyum sağlayabilirse kabul edeceklerini söylüyorlar. Birkaç hafta sonra ağabeyi okula uğrayıp durumunu sorunca, öğretmeninin kendisinden son derece memnun olduğunu görüyor. İlkokulu bitirdikten sonra ise babası ve ağabeyi onu okula göndermek istemiyorlar. Ancak öğretmeni çok ısrar ediyor ve bu çocuğun mutlaka okuması gerekir, çok zeki ve kabiliyetlidir, bu yaşına rağmen beni hayrette bırakacak şeyler söylüyor, eğer siz onu okutmazsanız ben onun kaydını yapacağım diyor. Bunun üzerine kaydını ortaokula yaptırıyorlar.

Şehid Rehber; ilkokulu Batman Devrim İlkokulunda okudu (Bu okul sonradan M. Akif İlköğretim okulu adını almıştır) ve buradan 1966 yılında pekiyi dereceyle mezun oldu.

Bölge insanının okullara itibar etmediği ve ekonomik şartların ağır olduğu o dönemde Şehid Rehber okula devam ederek 1966 yılında Batman Site Ortaokuluna kaydoldu. (Bu okul, sonradan Batman Petrol Ortaokulu adını almıştır.)

Ortaokulu Batman Site Ortaokulunda okuyup (Bu okul sonradan Batman Petrol Ortaokulu adını almıştır) buradan 1969 yılında 10 üzerinden 9 ile mezun olan Şehid Rehber, aynı yıl kaydını Batman Lisesine yaptırdı. Ancak 20 Ekim 1969 tarihinde 48 no’lu tasdikname ile buradan ayrılıp 25 Ekim 1969 tarihinde Mardin Yatılı Lisesine kaydını yaptırdı.

Liseyi, Mardin Yatılı Lisesinde okuyup 01. 07. 1972 tarihinde 1656 no’lu diploma ile bu okuldan mezun oldu. Okuldaki dosya bilgileri ise 30. 02. 1973 tarihinde bu okuldan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine gönderilmiştir.

Mardin Yatılı Lisesinden 1972 yılında mezun olan Şehid Rehber, üniversiteyi kazanarak aynı yıl Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi–Maliye Bölümü’ne girdi. Bu okul, Mülkiye diye ünlenmiştir.

Şehid Rehber Hüseyin Velioğlu, daha küçüklüğünden beri İslami bir inanç taşıyor ve ibadetlerini yerine getiriyordu. İlkokulda okuduğu yıllarda okumaya ve yazmaya merak sarmış, o dönemde mahalli gazetelere yazılar göndermişti. Eline geçen harçlıklarla günlük gazeteler alır ve okurdu. Mardin Yatılı Lisesinde okuduğu yıllarda, okulun duvar gazetelerinde makaleler yazmış, okulun hazırladığı dergide şiirleri çıkmıştı.

Şehid Rehber’in Siyasala kayıt yaptığı 70’li yıllardaki Türkiye’de, üniversitelerde yoğun fikri tartışmalar yaşanmaktaydı. Siyasal Bilgiler Fakültesi ise solun kalesi durumundaydı ve fikri tartışmaların merkezi konumundaydı. Sol ve beşeri ideolojilerin, özellikle Marksizm ve Materyalizm ideolojisinin öğretildiği ve oradan solcu önderlerin çıktığı bir okuldu. Dolayısıyla kendisini bir anda böyle yoğun bir fikri atmosferin içinde buldu. O dönemde bilinçli ve şuurlu Müslümanların üniversitedeki sayıları çok azdı. Fikri tartışmaların yoğun olarak yaşandığı okul ortamında İslami kişilikle okul okumanın sıkıntıları çekiliyor, sahip olunan İslami inancı korumanın ve bunu pratize etmenin zorlukları yaşanıyordu. Şehid Rehber de geleneksel Müslüman bir ailenin çocuğu, dini duygular taşıyan ancak bilinci ve bilgisi yeterince gelişmemiş, fikri açıdan henüz yetersiz olan bir genç olarak Siyasala girmişti. Böyle bir ortama yenik düşmemek için azimle çabalıyor, akidevi ve fikri olarak eksiklik ve yetersizliklerini gidermek için okumaya daha çok ağırlık veriyordu.

Bu nedenle daha gittiği ilk yıl olmasına rağmen, okula bir yıl ara vererek Risale–i Nur’u okumaya karar verdi. Külliyatı alarak doğup büyüdüğü köye, Bağözü köyüne gitti. Bir yıl boyunca sabahları köy dışındaki bir mağaraya gidip orada risaleyi okur ve akşamları eve dönerdi. Bir yıl aradan sonra tekrar okula başladı. Okuldaki fikri yoğunluğa karşı risaleyle kendini adeta takviye etmişti. Dolayısıyla Şehid Rehber’in akidesinin ve fikri yapısının temelinde ‘Risale–i Nur’un büyük etkisi vardır ve O’nun vesilesiyle Cemaat de bundan nasibini almıştır.

Kendisi olayı şöyle anlatır: “Risale–i Nur Külliyatını alıp köye gittim. Bir yıl boyunca köyün çevresindeki dağlarda risale okudum. Hatta kitaplarımı alıp köyün dışına çıktığımda köylüler: “Disa kurê Mala Veli rahışte kitaben xwe û derket çiya’ (Yine Velioğulları ailesinin oğlu kitaplarını aldı ve dağlara çıktı) diyorlardı. “

Şehid Rehber, bir yıllık aradan sonra tekrar okula döndü. Burada fikri tartışmalarda ve tebliğ çalışmalarında bulundu. O dönemde solcu öğrenciler okulda etkinlik kurmaya çalışıyor ve İslami kesime mensup öğrencileri sindirmeye yönelik eylemlere girişiyorlardı. Bu solcu öğrencilerden bir grup, bir kere Şehid Rehber’in de kaldığı öğrenci yurduna saldırıda bulunuyorlar. Rehber’in oda arkadaşları: “bu durumu aramızda istişare edelim ve ne yapacağımıza karar verelim” derken, Rehber yanında taşıdığı tabanca ile onlara önce pencereden karşılık veriyor, sonra da dışarı çıkıp arkalarından ateş ediyor. Saldırı yapanlar kaçıyorlar. Şehid Rehber içeri giriyor ve silahını masaya koyarak: “şimdi istişare edebiliriz, bir daha gelirlerse ne yapalım, o zaman istişare yapamazdık, çünkü ateş altındaydık” diyor.

Bölge halkından çok az kişinin okul okuduğu, okuyanlar arasında Üniversiteye gidenlerin parmakla sayılabilecek kadar az olduğu o dönemde siyasalda okuması, başta ağabeyleri olmak üzere akrabaları üzerinde büyük tesir yapmıştı. Bu yüzden bir an evvel okulu bitirip görev almasını istiyorlardı. O dönemde, aile içinde bir siyasal mezununun çıkması, onun bir maliye müfettişi, bir kaymakam, bir vali ve nihayet böyle bir makam sahibi olması demekti ki bu da büyük bir hadiseydi ve akraba çevresi içinde böyle bir beklenti vardı. Şehid Rehber ise, gittikçe derinleşen İslami ilminin, Türkiye’nin siyasi durumunun ve Müslüman halkın içinde bulunduğu şartların etkisiyle, devlet kurumlarında görev almak istemiyor, İslami mücadeleye yoğunlaşmak ve sürdürmek istiyordu. Okula başladıktan sonra bu düşünce O’nda gün geçtikçe daha ağır basmaya başlamış ve son zamanlarda tamamen belirginleşmişti. Bu nedenle çabuk mezun olmak istemeyen ve okulu uzatan Şehid Rehber, 1980 yılında Üniversiteden mezun oldu. Mezun olduktan sonra ise devlet kurumlarında görev almadı ve İslami mücadeleye yoğunluk verdi. Mezuniyetten sonra devlet kurumlarında görev almadığından dolayı yakın akrabaları ve aile bireylerinden bazıları için hayal kırıklığı olmuştu.

Şehid Rehber’in üniversite okuduğu dönemde, İslami gençlik içinde aktif faaliyet gösteriyordu. Ankara’da Yukarı ayrancı semtinde öğrenci yurdunda kalıyordu. Evlendikten sonra bir müddet Demetevler’de Özelif sitesindeki bloklardan birinde kiracı olarak kaldı. Bu blokların sakinlerinin çoğu dindar ve muhafazakar kesimden oluşuyordu.

Devam edecek…

Habernas