Bedüzzaman’la Batı Medeniyeti Okumaları-1 / Selahaddin Nasranlı

Batı medeniyeti ihtiyarlamıştır. Uzun zamandan beri kalbinde günah ve omzunda zülüm ile necasetle yüklenmiştir. Yine bu onun günah ve zulum hali sebebiyle ve “tüm beşerin fetvasıyla” konsensüsüyle, kötü olduğu tescil, tespit ve ayne’l yakin his edildiğinden, insanlığın uyanmasıyla beraber yıkılmaya da mahkûmdur. İnsanlığın artık uyandığı da malumdur.

Bedüzzaman’la Batı Medeniyeti Okumaları-1 / Selahaddin Nasranlı

Batı tarihi okumaları neticesinde ve Bedüzzaman’ın görüşleri çerçevesinde, Batı hakkındaki ana nihayi hükümlerimiz vardır:

Bu “mimsiz medeniyet” (m-edeniyet: “alçak” demek) asli anlamda maddi, “hayalâlûd”(ütopyacı: ister sosyalist, feminist, ister Yunan ütopyası...) ve “deha” sahibi bir medeniyettir.(1) Bu medeniyetin ruhu, Roma dehası, fikri Yunan felsefesidir. Hristiyanlık tüm çağlar -boyunca uğraşmış olsa da- bu iki gerçeği hiçbir zaman kaldıramadı. Onlar daima hayatta kaldılar ve yeniden yeniden hortladılar. Nasyonalist Almanya’ya, ABD’ye Britanya’ya yada Laik Fransa’ya dönüştüler.

Aynı Hristiyanlık aynı zamanda, Avrupa zeminindeki kadim pagan/şirk kültürle de barışmak ve kaynaşmak zorunda kaldı. Dolayısıyla –bazılarının sandığı gibi- “Hıristiyanlığın malı olmayan medeniyeti ona mal etmek” mümkün değildir.(2)

İnsanlığın maddi manadaki inkişafının, gelişmesinin ilk muharriki/ilk sebebi; “semavi şeriatlar” ve peygamberlerdir. Esasen insanlığın ortak malı olan ve Avrupa medeniyetinde tezahür eden, iyiliklerin ve mehasinlerin dört kaynağı vardır:

a. Telâhuk-ı Efkar, (fikirlerin birbirine eklenmesi)

b. Semâvi şerayi’, (semavî dinler)

c. Hâcât-ı fıtriye, (fıtri ihtiyaçlar)

d. Hususiyle şer-i Ahmedi (İslamiyet).

Bu dört kaynaktan “neş’et eden/açığa çıkan mal”a hiç kimsenin tek başına sahip ve “temellük” etmesi mümkün değildir.(3)

Aslında Batı uygarlığı’nın kendisinden çıktığı “Deha” ile ilahi hidayet olan “Hüdâ”nın ayrı kaynakları vardır ve bir değildirler. Hüdâ, semâdan iner (İslam vahiy inkilabı gibi). İlahi vahyin esintisidir. Deha ise zeminden yani beşeri zeka ve gayret mahsülündendir.

Hüdâ; ruhları ısıtıp tenvir ederken deha, nefse ve cisme bakar, tabiata yönelir. İlahi ve ruhi olan ise maddeye teslim olamaz. Tabiatın soğuk kucağına itilemez.(4) Haliyle bu mimsiz medeniyette, mana olmadığından tek ayaklı ve sakattır. Neticede küfrîdir, kesbidir (kazanca dayalıdır) ve kâfirlerin medeniyetidir. İki cepheli olan Avrupa, ikinci cephesi medeniyet elbisesi giymiş korkunç bir vahşet, dışı parlayan içi yakan, dışı süs içi pis, sureti ve sireti/gidişatı kötü (5)bir şeytan hükmündedir. Sure-i Felak’ın “enneffasati fil ukad”(6) kelimesindeki dehşetli sırra bakar.

Bu medeniyetin fen, teknik ve bazı medeni tavırları iyi olmakla beraber kötülükleri, iyiliklerinden kat be kat fazladır. Bu ağır günahkarlık hali ise doğaldırki medeniyetleri ihtiyarlandırır. Bu anlamda batı ihtiyarlamıştır. Uzun zamandan beri kalbinde günah ve omzunda zülüm ile necasetle yüklenmiştir. Yine bu onun günah ve zulum hali sebebiyle ve “tüm beşerin fetvasıyla” konsensüsüyle, kötü olduğu tescil, tespit ve ayne’l yakin his edildiğinden, insanlığın uyanmasıyla beraber yıkılmaya da mahkûmdur. İnsanlığın artık uyandığı da malumdur.

Yine Avrupa medeniyeti fazilet ve hüda yerine, heva, heves, rekabet ve tahakküm üzerine bina edildiği için zamanla kurtlanmış bir ağaç hükmüne geçmiştir. Bu durumun yansıması olarak, kısa süre içinde (ki şuan yaşamaya başladık) bir “Asya medeniyetinin galebesine kuvvetli bir medar (dayanak) ve delil hükmündedir”(7) Zaten Bediüzzaman, “medeniyetleri ihtiyarlandıran mesavi-i medeniyetin (medeniyet günahları), mehasinine (iyiliklerine) galebesidir”(8) derken, “ölmesi” kelimesini tercih etmemektedir. Böylece bu medeniyetin hatalarından dolayı sadece ihtiyarlayabileceğini, ortadan kalkması veya üstünlüğünün sona ermesi için ancak yeni bir medeniyete ihtiyaç olacağına işaret etmektedir. (9)   (devam edecek)

1-Daha uzun makale için bknz. Ümit Alparslan, Bediüzzaman ve Batı Medeniyeti,

2-(Sünühat, s.82)  

3-(Sözler, s. 655)

4-(Sözler, s. 654)

5-Fransız ihtilalinin neticelerinden olan “    cinsel özgürlük devrimi” gibi.

6-Felak 4: o düğümlere üfleyenlerin şerrinden: Bu sözün risalede gaybe bakar çok yönü var. Bu geçen asrın dört dehşetli olayını da ihtiva eder.

7-(Hutbe-i Şamiye, s.42)

8-(Muhakemat, s. 38)

9- https://sorularlarisale.com ›

Habernas / Selahaddin Nasranlı