Hiç Bilmezmiyiz / İbrahim Kızar
Geliyorum diyen 2014 Ekim olaylarını, katledilen mazlumları, yakılan dernekleri, yağmalanan işyerlerini, şehirlerin vahşilere terk edildiği günleri, imralı sakini olanın telefon trafığini de biliyoruz.

Biraz geriden takip etsek de gündemi, yazmadan geçmeyelim dedik, devlet başkanının Diyaribekir'de toplu açılış programında yaptığı konuşmayı.
"Biliyorsunuz" diye halka sesleniyor, devlet başkanı çözüm sürecini ve sonrasında halkın, bölgenin başına gelenleri.
"Hiç bilmez olurmuyuz" diye cevaplamak geçti içimizden, tabii ki biliyoruz.
Çözüm sürecini biliyoruz, halk olarak ne kadar umutlandığımızı, çözüme ne kadar çok inandığımızı biliyoruz.
Silahların sustuğu, anaların ağlamadığı, insanların güvenle sokakalarda yürüdüğü, kapılar çaldığında "gelen kim acaba" diye endişe duymadan kapıya koştuğumuz günlerin gelmesinin hayal ve umut etmenin sevincini biliyoruz.
Tabii ki derdimizi anlayan bir hükümet var, bizi gerçekten kardeş gören bir irade var, sorunların kaynağını biliyor ve var olan sorunların çözümü için ortaya bir irade koymak istiyor diye umutlandığımızı biliyoruz.
Kürdçe yayın yapan bir tv kanalı açıldı belki yakın zamanda kürdçe bu ülkede ikinci resmi dil olacak diye sivindiğimizi biliyoruz...
Biliyoruz....
Çözüm süreci altında şımartılan bir zihniyeti ve bu süreci yürüten 3 bakanı da biliyoruz.
Bölgemizin tamamı ile nasıl bir zihniyete teslim edildiği ve bu zihniyetin halkı nasıl esir aldığını da biliyoruz.
Tv kanallarının bu zihniyete çalıştığı, onları ne kadar da masum göstermeye çalıştığını, devlet kapısına şikayete gelen halkın, devletin temsilcileri tarafından malum zihniyetin yasal temsilcilerine yönlendirildiğini iyi biliyoruz.
Malum zihniyetin çetelerini paralel polis olarak sokaklara saldığını, hayatı halka nasıl çekilmez hale getirdiklerini, kolluk kuvvetlerinin onlara nasıl göz yumduğunu da biliyoruz.
Azgınlaşan malum zihniyetin halkın çocuklarının, zorla, saçlarından sürükleye sürükleye dağlara götürdüğünü ve anne babaların nasıl çaresiz kaldığını, çaresiz bırakıldığını da biliyoruz.
Kamyon kamyon silahların şehirlere nasıl yığıldığını, kaçırılan insanları, öldürülen insanları da biliyoruz bölge halkı olarak.
Birilerinin futursuzca, sürecin tek muhatabı olmanın verdiği şımarıklıkla, çekinmeden, sırtlarını dayadıkları yeri nasıl ilan ettiklerini de biliyoruz.
Bir şeyler yanlış gidiyor, çözüm süreci bölge halkı için felaket sürecine dönüştü diye yapılan uyarıları da üç bakanlar ve hükümet tarafından dikate alınmadığını da biliyoruz.
Geliyorum diyen 2014 Ekim olaylarını, katledilen mazlumları, yakılan dernekleri, yağmalanan işyerlerini, şehirlerin vahşilere terk edildiği günleri, imralı sakini olanın telefon trafığini de biliyoruz.
Sonrasında yine geliyorum diyen çukur olaylarını, yıkılan evleri, çukurları teftişe gelen ve hiçbir zaman dokunulmayan yazar bozuntularını da biliyoruz....
Halk ariftir neyin ne olduğunu, kimin ne yaptığını iyi biliyor, "biliyorsunuz" dediklerinizi, hatta biliyorsunuz dediklerinizden çok daha fazlasını da biliyor.....
Madem ki hala 2005 yılında durduğunuz yerde iseniz, keşke biliyorsnuz diyerek yaptığınız hatırlatmalardan sonra, güven vermek adına, durduğunuz yerin bir delili olarak, Kürdlerin dilinin bundan böyle meclis tutanaklarına bilinmeyen dil olarak değil, bu ülkenin asli unsuru olan Kürd halkının dili olarak, Kürdçe olarak geçeceği müjdesini, haberini verse idiniz.
Allaha emanet olun
İbrahim Kızar / Habernas