Şengal; İktidar uğruna oyunbozanlık / Nurullah Yılmaz

Zira, Kürtlerin şunu çok iyi anlaması lazım. PKK, -Kürtler üzerinden elde ettiği rantın elinde kalması uğruna- kendi dışındaki Kürtlerin Kürdistan’a hakim olmasındansa herhangi bir dış gücün egemen olmasını tercih eder. PKK’nin derdi, bir köy dahi olsa PKK’istan ya da Apoistandır. Geçmişten günümüze tüm eylem ve uygulamaları bunun delilidir.

Şengal; İktidar uğruna oyunbozanlık / Nurullah Yılmaz

Şengal üzerinden büyük bir hesaplaşma yaşanıyor. Yaşanan tüm zorluk ve sıkıntılara rağmen ayakta durmaya çalışan Kürdistan Bölgesi, adeta dört bir koldan saldırılara maruz kalıyor. Hesaplar derin ve farklı farklı; Tahran, Bağdat ve Ankara özellikle Şengal üzerinden çeşitli hesaplar yapıyor. Ancak en büyük sorun her zamanki gibi PKK olarak karşımızda duruyor. Zira bütün kartlar PKK üzerinden sahaya sürülüyor.

Şengal, bilindiği gibi, eski Kürt kentlerinden biri. Şehir Musul vilayetine bağlı ve Kürdistan toprakları içinde yer alıyor. Irak Anayasası'nın 140'ncı maddesine göre "tartışmalı bölgeler" statüsünde bulunan yani IKBY ile Bağdat'ın üzerinde anlaşma sağlayamadığı yerlerden olan Şengal 3 Ağustos 2014 yılında IŞİD tarafından saldırıya uğramış, 13 Kasım 2015’e kadar bu yapının elinde kalmıştı. Peşmerge güçleri, bu tarihte Sincar ilçe merkezi ve çevresini IŞİD'den geri almıştı.

O tarihten 16 Ekim 2017'ye kadar Peşmerge güçlerinin kontrolünde kalan Şengal, daha sonra Kerkük hadisesinin ardından zorunlu olarak Irak Merkezi Yönetimine daha doğrusu fiiliyatta Haşdi Şabi’ye bırakılmıştı.  Bölge hala PKK ile beraber Haşdi Şabi'nin denetimindedir.

Tabi Şengal halkı, gerek IŞİD saldırılarının ardından gerekse daha sonra bölgede hakim olan PKK ve Haşdi Şabi gibi yapıların varlığı nedeniyle büyük sıkıntılara maruz kaldı. Bu sıkıntılar halen devam etmektedir.

Yaşanan bu sıkıntıları çözmek adına, Bağdat hükümeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), PKK'nın Şengal’deki varlığını sonlandıracak anlaşmayı Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde 9 Ekim'de imzaladı.

Erbil ile Bağdat hükümetleri arasında yapılan anlaşma ile, bölgenin silahlı milis gruplarından temizlenmesi -Haşdi Şabi ve PKK-,Şengal'in yeniden imarı ve yerinden edilenlerin evlerine dönebilmesinin sağlanması öngörülüyordu.

Hasılı, KBY hükümeti ile Irak merkezi hükümeti arasında Şengal’in yeniden inşası, yönetimi ve güvenliği konusunda yapılan anlaşma ile KBY fiilen olduğu gibi resmen de Bağdat Hükümeti ile ortak oldu. Bu ortaklık şu an itibariyle iki sonuca gebe. Ya diğer tartışmalı bölgeler -özellikle Kerkük- için olumlu bir başlangıç olacak ya da Şengal’in tamamen Bağdat hükümetine bağlanmasına yol açacak.

Son dönemde yaşanan kimi gelişmeler dikkate alındığında sonucun KBY lehine olacağına dair olumlu sinyaller gelmiyor. Zira, İran-PKK ve Haşdi Şabi’nin, çıkarlarını olumsuz yönde etkileyecek böyle bir gelişmeye, sessiz kalmayacakları muhakkak. PKK’nin son dönemde takındığı tutum bir gösterge olarak yorumlanabilir. Üstelik Türkiye ve Irak Merkezi Hükümetinin alacağı tavır da durumu daha güç hale getirebilir.

Diğer aktörlerin tavırlarını “siyasi hesaplar ve çıkarlar” üzerinden yorumlamak mümkün ancak PKK’nin takındığı tutum üzerinde durmayı zorunlu hale getiriyor. Kendi örgütsel ve ideolojik hesaplarını daima Kürtler ve Kürdistan’ın üzerinde gören PKK, Şengal konusunda en baştan beri çelişkili bir tavır sergiliyor.

Yapılan anlaşma gereği, Irak güvenlik güçleri Şengal’de belirli bölgelere yerleşti. Ardından PKK’nin Şengali terk ettiği duyuruldu. Oysa, PKK ayak diretmeye devam ediyor. Bu vesileyle “Şengal’e sahip çıkalım” çağrıları yapıyor. Göstermelik olarak bazı bölgeleri boşaltsa da kimi noktalarda hala varlığını sürdürüyor. Boşaltılan bölgelerde de Haşdi Şabi’nin şemsiyesi altında, onların kıyafetlerini giyerek, kendilerine bağlı militanların Şengal’de güvenliği sağlayacak olan Irak Merkezi hükümetinin güçlerine bağlanması talebiyle Bağdat’a kimi tavizler vererek orada varlığını sürdürmeye çalışıyor.  

Kürd olduğunu ve Kürtler için var olduğunu iddia eden bir yapı, meşru Kürt hükümetinin orada hakim olmaması uğruna, Şengal’le ve Kürtlerle hiçbir alakası olmayan yapılarla işbirliği yapıyor, onların Şengal’de var olmasını kabulleniyor ama Kürt bir yönetimin varlığını “savaş sebebi” olarak görüyor. Oradan çıkmamak adına her türlü çabayı sergiliyor. Daha önce, Kürdistan toprağı olmasına rağmen, yıllardır ısrarla Şengal’in Irak toprağı olduğunu ve Şengal’in özerk olması gerektiğini dile getiriyorken, yapılan anlaşma arzu ettikleri şartlara yakın olmasına rağmen ayak diretiyor.

Oysa, Cemil Bayık, Rıza Altun ve Bese Hozat gibi PKK yöneticileri değişik zamanlarda yaptıkları açıklamalarla Kerkük ve Şengal gibi önemli Kürd yerleşim yerlerinin merkezi Irak devletine bağlı olmasını istediklerini ve Güney Kürdistan’da kurulacak bağımsız bir Kürdistan devletine karşı olduklarını çeşitli vesilelerle dile getiriyordular.

Şengal’in, özellikle referandum sonrasında Bağdat ile Erbil arasındaki çelişkilerden dolayı, kendilerinde kalabileceği zannına kapılarak, KCK Eşbaşkanı Bese Hozat aracılığıyla “Şengal, Irak’ın bir parçasıdır. Irak’ın bütünlüğü içerisinde Ezidi halkımız özerk bir statülerinin olmasını istiyor” ifadesinde bulunmuş, “Özerk vilayet sistemi Irak Anayasası’nda vardır. Şengal özerk bir vilayet olabilir. YBŞ’de Irak askeri gücünün bir parçasıdır...” diyerek asıl niyetlerini açık etmişlerdi.

Yapılan anlaşmaya gereğince, Irak Merkezi hükümeti zaten söz sahibi olacak, üstelik Şengal merkezde de Şengal’li yerel güçler görev alacak. O zaman bunca yaygara neden?  Bunun bir tek sebebi var; anlaşmada kendilerinin bir pay alamaması... Yani dert, Kürt ya da Kürdistan toprağı değil, hakim olacağı bir alanın olması. Kendisi hakim olamayacaksa da, yeter ki Kürt olmasın, kim olursa olsun...

Zira, Kürtlerin şunu çok iyi anlaması lazım. PKK, -Kürtler üzerinden elde ettiği rantın elinde kalması uğruna- kendi dışındaki Kürtlerin Kürdistan’a hakim olmasındansa herhangi bir dış gücün egemen olmasını tercih eder. PKK’nin derdi, bir köy dahi olsa PKK’istan ya da Apoistandır. Geçmişten günümüze tüm eylem ve uygulamaları bunun delilidir.

Dikkate değer bir diğer nokta ise, kamplarda, zor şartlarda yaşamalarına rağmen Şengallilerin yaklaşık yüzde yirmisi gibi çok az bir kısmı evlerine dönebildi. Geriye kalanların yüzde sekseni ise siyasi ve güvenlik kaygıları nedeniyle dönmek istemiyor. İlçede halihazırda yaşam canlanabilmiş değil, savaşta yıkılan evler tamir edilmedi, altyapı onarılmadı, temel hizmetler götürülmedi.

Bu durumda şu soruyu sormak zaruri bir hal alıyor; Kürtler için mücadele ettiğini ve Şengal halkının kendilerini istediğini iddia eden PKK’nin hakimiyetine rağmen neden hala Şengalliler zor şartlara rağmen Şengal’e dönmek istemiyor? Hakeza, Suriye Kürdistan’ında da benzer bir durum yaşanıyor. Oysa tam aksi bir durumun yaşanıyor olması gerekmez miydi? Bu sorunun cevabı aslında bu zihniyetin hakim olduğu yerlerde yaptıklarına az çok şahit olanlar için çok zor bir soru olmasa gerek.

Dolayısıyla, PKK’nin, KBY’inde son dönemde gerçekleştirdiği eylemler ve yaptığı hamleler bakışları Şengal’den başka bir yöne çekme hamleleridir. Özellikle, Şengal özelinde bir süreden beridir yaşanan gelişmeler dikkate alındığında bir kez daha şunu rahatlıkla şunu söyleyebiliriz; PKK bir kez daha kendi iktidarı ve ideolojisi uğruna Kürtleri zor durumda bırakmıştır.

Nurullah Yılmaz / Habernas