Dünya'nın Trump ile imtihanı / Ahmet Rençber
Amerikan halkının Donald Trump’ı ikinci kez başkan olarak seçmesi, pek çok kişi tarafından “normal” bir tercih olarak görülebilir. Çünkü ülkede bir devlet başkanı seçimi oldu ve ABD halkı da demokratik hak olarak tercihini Trump'tan yana kullandı. ABD'nin başına kim gelirse gelsin İslam ümmetinin başına bela olacağı muhakkaktır ama halkın iradesi ile bir delinin de başkan seçilebileceğini görmüş olduk.
Normal bir ülkede ve normal bir toplumda Trump gibi birinin devlet başkanı olarak tercih edilmesi düşünülemez. Nedeni Trump'un kişilik ve karakteristik özelliklerinin sıradışı olmasıdır. Sözleri, davranışları ve aldığı kararlarla bunu açıkça ortaya koymuştur. Trump, ani ve öngörülemez kararlarıyla, dünyayı savaş ya da başka büyük felaketlere sürükleyebilecek bir figür olarak görülmektedir. Böyle bir kişinin, hele ki ABD gibi küresel bir gücün başkanı olması, dünya için ciddi bir endişe kaynağıdır.
Donald Trump gibi bir kişinin, bir ülkenin başkanlık pozisyonunda bulunması veya onun gibi birinin liderlik koltuğunda bulunmasından ziyade psikolojik destek ve tedavi alması için bir psikoloğun koltuğunda olması gerektiği savunulabilir. Yada bir tımarhaneye alınıp tedavi edilene kadar orada tutulması gerektiği düşünülebilir. Yoksa dünyanın başına bela olur.
Bir başka sorun ise ABD halkı, bu karakterde birini başkan olarak seçmesidir. Bu halkın çoğunluğu tercih yaparken iradeleri yanlışı tercih konusunda daha baskın olduğunu gösteriyor. Bu yanlış tercih toplumun hangi noktada olduğunu gösteriyor. Bana göre bu dahada büyük bir sorundur. Trump’ın şahsından daha büyük bir sorunu işaret ediyor. Zira bir liderin seçilmesi, seçmen kitlesinin değerlerini, kaygılarını ve beklentilerini yansıtır. Eğer milyonlarca insan Trump gibi bir figüre oy verip onun tekrar başkan olmasını sağlıyorsa, bu Amerikan toplumunun önemli bir kesiminin onun gibi düşündüğünü onun karakterinde olduğunu gösterir.
Kasım 2024 seçimlerinde Donald Trump’ın tekrar başkan seçilmesi, Amerikan toplumunun önemli bir kısmının onun politikalarını ve söylemlerini desteklediğini kanıtlar niteliktedir. Bu da sadece ABD için değil, tüm dünya için endişe verici bir durum yaratmaktadır. Zira Trump, başkanlık koltuğuna oturur oturmaz tehditkar bir üslup benimsemiş, bazı ülkeleri açıkça hedef almış ve bu doğrultuda bir dizi kararname imzalamıştır.
Amerika’nın bu tercihi, dünya genelinde tartışmalara ve kutuplaşmalara yol açarken, aynı zamanda demokrasinin işleyişine dair bazı soruları da gündeme getirmektedir. Halkın iradesine saygı göstermek elbette önemlidir, ancak bu iradenin sağlıklı bir şekilde oluşup oluşmadığını da sorgulamak gereklidir.
Sonuç olarak, Trump’ın ikinci kez başkan seçilmesi, yalnızca bir liderin değil, bir toplumun ruh halinin de yansımasıdır. Bu durum, hem Amerika’nın hem de dünyanın geleceği açısından dikkatle analiz edilmesi gereken bir konudur. Amerika, küresel siyasetteki etkisi nedeniyle sadece kendi halkını değil, tüm dünyayı ilgilendiren bir ülkedir. Dolayısıyla, Amerikan halkının yaptığı tercihler, yalnızca iç politikalarını değil, dünya barışını ve istikrarını da doğrudan etkilemektedir.
Bu nedenle, Trump’ın ikinci başkanlık dönemi boyunca alacağı kararlar ve yapacağı hamleler, hem içeride hem dışarıda yakından takip edilmelidir.
Dünya her an her şeye hariz olmalıdır.
Ahmet Rençber / Habernas