Deistlik Üzerine Değerlendirmeler-4 / Muhammed Hadi

Kur’an’ın mucizevi bir kitap olduğunun diğer bir kanıtı da ortaya koyduğu ölçülerin bir bütünlük içerisinde olması ve zamanın değişmesi ile hükümlerinin işlevsiz kalmaması.

Deistlik Üzerine Değerlendirmeler-4 / Muhammed Hadi

Kur’an Mucesi

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Bugünümüz dünyasında, bilim insanlarının kuantum fiziği, nano teknoloji, yapay zeka yada genetik  bilim gibi ileri seviyede bilgi veriyor olabilmeleri, anlaşılır bir durumdur. Hatta bunun ötesinde,  öngörülmesi zor bazı bilgilerin verilmesi dahi, şaşırtıcı olsa da, tek başına mucize olarak tanımlanamaz.

Daha önceki yazımın sonlarında, mucizenin kapsamına giren bazı özellikleri yazmıştım. Birinci maddede yer alan; Kur’an kendi zamanının imkan ve koşullarının üstünde ve ötesinde ne söylemiş ya da nelerden haber vermiştir?

وَالسَّمَٓاءَ بَنَيْنَاهَا بِاَيْدٍ وَاِنَّا لَمُوسِعُونَ

Göğü büyük bir kuvvetle bina ettik. Ve biz, onu genişletmekteyiz. (51/Zâriyat Suresi, 47)
لَمُوسِعُونَ). "أَوْسَعَ"  ( “وسع“ köklerinden türetilmiş bir kelimedir. Türkçe Arapça sözlük olan Dağarcık sözlüğünün (vesi-e)‘yi,  nasıl çevirdiğine bakalım; daha büyütmek, genişletmek, yaymak, açmak , zenginlik vermek gibi …

Ebü'l-Hasen Mukâtil b. Süleyman b. Beşîr el-Ezdî el-Belhî  (d. 702, Belh - ö. 767, Basra)   Kur'an'ı baştan sona kadar tefsir eden ilk müfessir olarak bilinir. Bir de, el-Belhi’nin Zariyat Suresinin 47. Ayetini nasıl çevirdiğine bakalım. “Sema[da] da (bir ayet vardır). Biz onu bir eyd {yani guvvet} ile bina ettik ve muhakkak: Biz genişlik verenleriz. (Yani dilediğimiz gibi genişletmeye kadir olanlarız.)

Başka bir çok meal ve tefsirde de (vesi-e) nin aynı şekilde çevrildiğini görebilirsiniz. Özellikle ilk çağ İslami eserlerden bir tanesini örnek getirdim ki; “çevirmenlerin, modern biliminden etkilenip, bu şekilde çeviri yapıldı“ şüphe veya ret kapısını kapatmış olalım.

Bilim, evrenin durağan bir yapıda olduğu düşüncesini, 20. Yüzyılın başlarına kadar istisnasız olarak kabul edilmekteydi. Ve bu yapının sonsuzdan beri böyle olduğu düşüncesindeydi. Evrenin genişlediği düşüncesi ilk olarak 20. Yüzyılın başlarında teorik olarak ortaya atıldı. Bu teorileri ve sonrasındaki bilimsel gelişmeleri siz okuyucuların araştırmalarına havale ederek, başka bir mucizevi ayete geçmek istiyorum:

وَاَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَسْقَيْنَاكُمُوهُۚ وَمَٓا اَنْتُمْ لَهُ بِخَازِن۪ينَ

Rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik. Gökyüzünden su indirdik ve onunla sizi suladık. Onu depolayıp muhafaza eden, siz değilsiniz.  (15/Hicr Suresi, 22)

لَوَاقِحَ döllemek, aşılamak, (bitkiyi) tozaklamak, (ağacı) aşılamak, aşı yapmak, tozarmak, tozaklamak, tozlaşmak, tohumlamak, ağaç vb. aşılamak

Ebü'l-Hasen Mukâtil b. Süleyman b. Beşîr el-Ezdî el-Belhî tefsirinden: “Biz rüzgarları aşılayıcılar olarak gönderdik. Semadan da bir su {yani yağmur} indirip onunla sizi suvardık…“

Rüzgarların aşılayıcı olduğu ancak 20. yüzyılda  keşfedilebilmiştir.
Alıntı:[Bilim adamları rüzgarların aşılayıcı özelliğe sahip olduğunu şu şekilde izah ederler: Bütün bitkilerin çiçeklerinde, ayrı ayrı erkek ve dişi bulunmakta ve erkeğin dişiyi aşılamasıyla meyveler oluşmaktadır. Bu aşılama fiili ise, rüzgarların vesilesi ile olmaktadır. 

Yeryüzündeki sayısız bitki türüne ait polenler, çiçek tozları ve tohumlar rüzgarlar vasıtasıyla birinden bir diğerine taşınmakta, böylece bitkilerin aşılanarak çoğalmaları ve nesillerinin devamı sağlanmaktadır. Yani rüzgarların aşılayıcı özelliği ile bitkiler üremekte ve çoğalmaktadır.

Rüzgarlar bitkileri aşıladığı gibi yağmurun yağabilmesi için yağmur bulutlarını da aşılamaktadır. 

Denizlerin ve diğer suların üzerinde köpüklenme nedeniyle “Aerosol” adlı hava kabarcıkları oluşmaktadır. Bunlar rüzgarların karadan sürüklediği tozlarla karışarak Atmosfer’in üst katmanlarına doğru havalanır. Rüzgarların yükselttiği bu parçacıklar su buharı ile birleşir ve su buharı, bu parçacıkların etrafında yoğunlaşır. Bu parçacıklar olmazsa yüzde yüz su buharı, bulutu oluşturamaz. Bulutların oluşması, rüzgarların havada serbest şekilde bulunan su buharını, taşıdıkları parçacıklarla aşılamaları ile olmaktadır.]

Yakın bir zamana kadar rüzgar ile yağmur arasındaki tek ilişki, rüzgarın yağmur bulutlarını sürükleyip götürmesinden ibaret zannedilirdi. Bu  sonuçlara, birçok bilimsel makaleden ulaşabilirsiniz.

Bilimin çok sonradan keşf ettiği birçok doğa olayını, Kur’an‘ın önceden haber verdiğini, herkesin küçük bir araştırma yaparak, bu bilgilere ulaşması mümkündür. Konunun devamını, ilgilisine havale ederek diğer maddelere geçmek istiyorum.

Kur’an’ın mucizevi bir kitap olduğunun diğer bir kanıtı da ortaya koyduğu ölçülerin bir bütünlük içerisinde olması ve zamanın değişmesi ile hükümlerinin işlevsiz kalmaması.

23 sene boyunca; 600 sayfalık, 6236 pragraf, 114 konu başlığı ve yüzlerce ara başlık içeren bir kitap yazdığınızı düşünün. Bu kitabın bir pragrafının diğer bir paragrafına zıt olmaması gerekmektedir. İçindeki konuların bütünlük içerisinde olması, ortaya koyduğunuz ölçülerin 1400 yıl sonra, hala etkisini kaybetmemiş olması, teknik ve teknolojinin gerisinde kalmaması ve yalanlanacak bir bilgi içermemesi mümkün müdür? Bu kitabın yazarının ümmi olduğunu da unutmayalım. (Ümmilik kavramını, bütünüyle okuma yazma bilmeyen anlamında kullanmıyorum. Bu konu ile alakalı değerlendirmelerimi müstakil bir yazıda ele almaya çalışacağım.)

23 senede inen ve 600 sayfa, 6236 ayet, 114 sureden oluşan bu kitap; ekonomik, sosyolojik, hukuki vb. hiçbir alanda yalanlanamadı ve yalanlanamayacak inşaallah.

Konunun devamı haftaya inşallah…

Wesselam.

Muhammed Hadi / Habernas