BAE, İhvan-ı Müslimin bağlantılı 11 kişi ve 8 kuruluşu terör listesine aldı
BAE, Müslüman Kardeşler'le bağlantıları olduğu iddia edilen 19 kişi ve kuruluşu 'terör listesine' ekledi.
BAE, Müslüman Kardeşler ile bağlantılı olduğu iddia edilen 11 kişi ve Birleşik Krallık merkezli 8 kuruluşu "terör listesine" ekledi.
Karar, "terörizmi destekleyen bireyler ve kuruluşların onaylanmış listesine 11 birey ve 8 kuruluşun dahil edilmesini onaylayan" BAE Bakanlar Kurulu tarafından alındı. Bu gelişme, BAE'nin resmi haber ajansı WAM tarafından bildirildi.
WAM'a göre, "Bu adım, terörizmin finansmanı ve doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkili faaliyetlerle bağlantılı ağları hedef alma ve dağıtma konusunda BAE'nin yerel ve uluslararası düzeyde süregelen çabalarının bir parçasıdır."
Hedef alınan 11 kişinin çoğunluğunun Emirlik vatandaşı olduğu belirtildi.
Şiddeti reddeden bir İslami hareket olan Müslüman Kardeşler, birçok Arap ülkesinde aktiftir. 2012 yılında, hareketin adayı Muhammed Mursi, Mısır'da yapılan demokratik başkanlık seçimlerini kazanmıştı.
Bir yıl sonra bir askeri darbe ile görevden alındı ve Mısır, mevcut Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'nin yönetimi altında otoriter bir rejime geri döndü. BAE, darbenin ardından Sisi'ye önemli destek sağladı.
Abu Dabi, 2014 yılında Müslüman Kardeşler'i ve yerel bağlantılarını "terörist gruplar" olarak resmen ilan etti ve hareketle bağlantılı bireylerin, bilhassa "BAE94" olarak bilinen kişilerin gözaltına alınmasının ardından bu adımı attı.
Bu hafta başında Lübnan hükümeti, Müslüman Kardeşler'e yakın olduğu düşünülen merhum din adamı Yusuf el-Karadavi'nin oğlu Abdulrahman el-Karadavi'yi BAE'ye iade etme kararı aldı.
Mısırlı asıllı olan Abdulrahman el-Karadavi, avukatı Muhammed Sabluh ve insan hakları örgütü Uluslararası Af Örgütü'ne göre, Aralık ayı sonunda Suriye'den döndükten sonra Lübnan'da gözaltına alındı.
Suriye'de, eski Cumhurbaşkanı Beşar Esad'a karşı ayaklanmanın başarısını kutlayan ve BAE dahil olmak üzere bölgesel hükümetleri eleştiren bir video çekmişti.
Onun BAE'ye iadesi kararı, kampanyacılar arasında büyük bir tepkiye yol açtı. Kampanyacılar, bunun uluslararası hukukun ağır bir ihlali olduğunu ifade etti.
Kaynak: Thenewarab