28 Şubat şeref madalyası-2 'Mevder' / Mücahid Haksever

Derin yapı elemanları dernek üye ve yöneticilerini tek tek ziyaret edip tehdit ettiler. Onları çeşitli bahanelerle karakola çağırıp korkutmaya çalışıyorlardı. Bize destek olan, selam veren kim varsa tehdit ediyorlardı.

28 Şubat şeref madalyası-2 'Mevder' / Mücahid Haksever

Bulunduğumuz ilçenin 36 köyü vardı. Köyler hem birbirlerine hem de ilçeye yürüme mesafesindeydiler. Böyle olunca herkes birbirini tanıyordu. Kısa zamanda ben de tüm köyleri tanıdım. Katıldığımız mevlit, cenaze vb etkinliklerle birçok kişiyle tanıştık. Bu da, zamanla, ilde ve diğer ilçelerde birçok kişiyi tanımamıza vesile oldu.

İlçe ve civar köylerden gençlerle sohbetlere başladık. Sohbetler her hafta bizim evde oluyordu. Ben halimden memnundum. Ama gençler her hafta bizim evde sohbet olmasından rahatsızdılar. Gençlerin sayısı da artınca ilçede bir yer açmaya karar verdik. Amacımız, hem bu gençlerle rahatça İslami faaliyetleri yapacağımız bir yerimizin olması hem de ilçede sahipsizlikten dolayı kıraathaneleri dolduran gençlere de sahip çıkmak idi. Küçücük ilçede şaşırtıcı derecede kıraathane vb yerler vardı.

Bir dernek kurmak için kolları sıvadık. Bunun için önce ilçedeki kanaat önderlerini ve diğer sivil örgütleri ziyaret ettik. Amacımız, hedefleri ilçede bulunan insanların manevi kalkınması olan tüm dernek vakıf ve camialarla beraber bu işi yapmaktı. Kanaat önderleri ve camiaaların bize destek olacaklarını açıklamaları üzerine biz de bir dernek açılması için resmî kurumlara başvurduk. Ve “Mevlana” derneğini ilçede kurduk. Orada yabancı olmam ve bu işlerden anlayan kimsenin olmayışı, maddi imkansızlık, remi prosüdürlere vakıf olamayışımız bizi sıkıntıya sokuyordu. Allah’ın yardımıyla diğer işleri hallettik. Ama daha yaptığımız bir nal bulmaktı. Daha bir at ve 3 nala ihtiyacımız vardı. Yani işin maddi boyutunu daha tedarik edememiştik. Özellikle de dernek içinde kullanacağımız malzeme noktasında… Bulunduğum ilçeden olan ve başka bir şehirde belediye başkanı olan bir kardeşimizin olduğunu duydum. O ilçenin kanaat önderlerinden birini de yanıma alıp o şehre gittim. Durumumuzu ona arz ettim. Kendisi, kendi ilçesinde böyle bir şeyin yapılmasına çok sevinmişti. Derneğin ihtiyacı olan tüm eşyaları vereceğini taahhüt etti. Biz ilçeye döndükten birkaç gün sonra, tüm eşyalarımızı bir kamyona yükletip ilçeye kadar gönderdi. Eşyalarımız tamamlanır tamamlanmaz, vakit geçirmeden faaliyetlere başladık. Ben erkeklerle, eşim de bayanlarla ilgileniyordu. Dernekteki faaliyetleri daha rahat yapabilmek için, köyden ilçeye tayinimi aldırmak istedim ama muvaffak olamadım. Mecburen ilçeye gidip gelmek zorunda kalıyordum.    

Derneği açmamız derin yapıları çok rahatsız etmişti. Memur olmam hasebiyle derneğin hiyararşisi içinde resmi olarak bulunmam suçtu. Bundan dolayı derneğin resmiyeti için ilçeden bazı kardeşlerimizden rica etmiştim. Derin yapı elemanları bu dernek üye ve yöneticilerini tek tek ziyaret edip tehdit ettiler. Onları çeşitli bahanelerle karakola çağırıp tehdit ettiler. Bize destek olan, selam veren kim varsa tehdit ediyorlardı. İnsanların dernekte yapılan sohbetlere gelmemeleri için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlardı. Ama bir türlü halkın dernek sohbetlerine ve diğer İslami faaliyetlerine katılımını engelleyemiyorlardı. Bu da onları çıldırtıyordu. İlçe müftümüz ve köy muhtarımıza gidip beni kovmaları için baskı uyguluyorlardı. Müftüm çok salih bir insandı. Onların amacını biliyordu. Bana “Hocam seni koruyacak gücüm yok ama senin bu yaptıklarını tüm kalbimle destekliyorum.” derdi. Beni kovmasını isteyen derin devlet elemanlarına, bunun için ya görevimi yapmadığıma dair bir delil ya da köylülerden bir şikayet getirmelerini istiyordu.

Bunda da muvaffak olamayınca, köye gelip köylüleri kışkırtmayı denediler. Ama köylülerin şiddetli tepkisiyle karşılaştılar. Köylülerimizden biri, gelen derin devlet elemanına saldırıp onu köyden kovalayınca, bir daha köylülere böyle bir teklifte bulunmadılar.  Mevder’in faaliyetleri ben ilçeyi terk edinceye kadar devam etti.

Hikayenin devamı bir dahaki yazımızda inşallah. Bir dahaki yazımızda buluşuncaya dek, Allah’a emanet olun.

Mücahid Haksever / Habernas