Miraç Hadisesi’nin Mesajı: Gece Yürüyüşü ve Mescitler / Abdullah Yolcu

Fert ve ümmet olarak gece kalkışlarından/ibadetlerinden ve mescitlerden/camilerden uzaklaştığımız için Allah’tan, imandan ve İslam’dan uzaklaştık. Dirliğimizi, birliğimizi, diriliğimizi kaybettik. Yeniden Allah’a yakınlaşmak istiyorsak, haydi “gece yürüyüşüne” ve “mescitlere”... 

Miraç Hadisesi’nin Mesajı: Gece Yürüyüşü ve Mescitler / Abdullah Yolcu

İsra ve Miraç hadisesi, İslam Tarihi’nin en önemli hadislerindendir. Hicretten bir yıl önce vuku bulmuştur. Yani Resulullah’ın (sav), insanlar içindeki tesellisi Hz. Hatice’sini ve koruyucusu Ebu Talib’i kaybettiği yıl olan “Hüzün Yılı”ndan sonra gerçekleşmiştir. Bu yönü ile Miraç, Yüce Allah’ın, Resulü’nü (sav) tesellisidir. Ona yardımıdır. O gece kendisine, kudretini ve melekut alemini göstermiş, Kab’-ı Kavseyn kadar ve daha yakın derecede yükseltmiş ve kendisine yakınlaş(tır)mıştır.

Tabi İsra ve Miraç, sadece Resulullah’tan ibaret bir hadise değildir. Bütün Müslümanlarla ve insanlarla ilgili bir meseledir. 

Beş vakit namaz o gece farz kılınmış ve iman ehline bir müjde ve yardım olarak Bakara Suresi’nin son ayetleri olan “Amen’er-Resulu” o gece bahşedilmiştir. 

Buraya kadar genelde anlatılır. Hatta hadislerde geçen, Resulullah’ın (sav) o gece şahit oldukları hadiseler ve melekut alemindeki görüşmeleri de detaylı anlatılır. Ancak benim dikkat çekmek istediğim iki husus var. Ki bu iki husus, İsra Suresi’nin ilk ayetinde yer bulan ve her ikisine de ayet içinde iki defe vurgu yapılan iki husustur: 

Gece ve mescid/cami. 

Bu iki hususa ayette, iki defa vurgu yapılıyor. Bu vurgu dikkatimi çekti ve “acaba Allah neden bunları seçti ve bu ikisine özellikle iki defa vurguda bulunuyor” diye düşündüm. Yani; “bunlar, biz Müslümanlar için ne mesajlar içeriyor” diye düşündüm.

Acizane kalbime gelenler şunlar oldu: 

Yüce Allah, mekandan ve zamandan bağımsızdır. Kulu (Hz. Muhammed) için bir zaman (gece) ve bir mekan (mescitlerden başlayan gökyüzündeki makamı) seçiyor. Allah’ın zamana ve mekana ihtiyacı yoktur ama biz sınırlı kulların zaman ve mekana ihtiyacımız var. Çünkü zaman ve mekan ile kayıtlıyız. Hz. Musa ile görüşmek için Tur-i Sina’ya çağırması gibi.
Geceyi seçiyor. İsra, Arapça’da gece yürüyüşüdür. Ayrıca ayette bir de “leylen” (gece vakti” tabirini kullanıyor. Neden gece? Bunun, Kur'an’da özellikle Müzzemmil Suresi’nde cevabı ve anlamı var ama kısaca değinecek olursak: 

Gece, Müslümanın Allah ile irtibatıdır. Allah’a doğru yol alan kulun, uğrayıp benzinini, mazotunu aldığı yakıt istasyonudur. Gecesi Allah’ın huzurunda geçmeyen Müslümanın, gündüzü İslam’ın hududunda geçmez. Bir yerde sınırı aşar, bir yerde sorumluluğunu yerine getirmez. Bir yerde gaflet eder, bir yerde dünyaya dalar. Ama gecesi Allah’ın huzurunda geçen Müslümanın, gündüzü (Allah’ın yardımı ile) İslam’ın hududunda geçer.

Ayette Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa’ya özellikle vurgu yapılmış. Çünkü mescitler/camiler, Allah’a giden yolun kilometre taşlarıdır. İslam ve Müslümanlık, mescitsiz ve camisiz olamaz, yaşan(a)maz. Allah’a doğru yol almak isteyen her kulun, “gece yürüyüşüne” çıkması gerektiği gibi, ayakları ve gönlü ile de mescitlere/camilere bağlı olması gerekir.

Bu mesele çok su götürür ama kısaca şunu söyleyeyim:

Fert ve ümmet olarak gece kalkışlarından/ibadetlerinden ve mescitlerden/camilerden uzaklaştığımız için Allah’tan, imandan ve İslam’dan uzaklaştık. Dirliğimizi, birliğimizi, diriliğimizi kaybettik. Yeniden Allah’a yakınlaşmak istiyorsak, haydi “gece yürüyüşüne” ve “mescitlere”... 

Gerisi kendiliğinden gelir.              

Abdullah Yolcu / Habernas