Bir fonlama masalı / İbrahim Kızar

Ne yazık ki günümüzde iki halktan fonlu kafalar iş birliği yaparak her iki halkın zararına ne varsa yapmaktan geri durmamaktalar. Ne yazık ki hemen hemen her köşe başında her önemli kavşakta bunlardan çok bulunmakta, siyasetçisi, gazetecisi televizyoncusu, rektörü dekanı, barosu, avukatı, hakimi savcısı, tabibi doktoru ... hepsi beraber çalışmaktadır.

Bir fonlama masalı / İbrahim Kızar

Hep böyle başlar masallar bir varmış bir yokmuş  diye... bir zamanlar çok kültürlü, çok yapılı yüzlerce etnik kökeni bir arada barındıran bir ülke varmış. Bu ülke iyi idare edildiği dönemlerde hudutlarını olabildiğince genişletmiş hatta üç kıtada birden toprakları varmış. Her yerde olduğu gibi tebaanın sorunları olsada umumiyetle halk, tebaa hayatından memnun imiş.

Gün gelmiş idare bozulmuş, idareciler gelişen dünyaya ayak uydurup her yönde ilerlemeye çalışmak yerine  günlerini gün etmeye, hamasi nutuklar atmaya ecdat ecdat diye övünmeye, az konuşup çok iş yapmak yerine, çok konuşup hiç iş yapmamaya başlamışlar.

Dünya ilerlerken ülke gerilermiş, ülke yerinde dururken ilerleyenler mesfayi açmış. Dedik ya üç kıta birden yerinde durmuş.

Zaman geçmiş  ülkenin bazı sultanları  bu durgunluğu fark etmiş ve ilerleyen dünya ile aradaki mesafeyi kapatmak için hal çareleri aramaya başlamışlar.

Hal çaresi olarak ilerleyen dünyaya talebe göndermek ve talebeler aracılığı ile ilerleyen dünyadan bir şeyler almak böylece ülkeyi tekrar kalkındırmak istemişler.

İşte o zaman başlamış bizim FONLAMA masalı. Devlet hazinedeki son zırnıkları da harcayıp göndermiş talebeleri  o zamanın ilerlemiş dünyasına ......

Gidenler gitmiş gitmesine de evdeki hesap ilerlemiş dünyaya uymamış. Giden talebelerin büyük kısmı gittikleri ülkede  bu sefer başka şekilde FONLAN mışlar, zihni bakımdan, düşünce bakımından, fikir bakımından.

Bilim ve teknoloji için fonlanan talebeler beyinlerini kiraya verip yaşadıkları coğrafyanın kültür ve yaşam şekline düşman olarak, bu düşmanlıklarını da örtecek özgürlük, hürriyet, terraki  gibi sihirli kelimeler ile geri dönmüşler.

Az zaman uz  zaman geçmiş aradan çifte FONLU bu kafalar teşkilatlanıp devletin her yerini ele geçirmişler. Onlar güçlendikçe ülke dağılmış, ülke dağıldıkça onlar güçlenmiş. Eninde sonunda üç kıtada toprağı olan ülke dağılıp gitmiş...

Uzun lafın kısası FONLAMANIN devamı ve önceki ülkeden kalan tüm izlerin silinmesi şartı ile FONLU kafaların en şerlisinin yeni bir devlet kurmasına izin vermişler fonlayan ülkeler...

En şerli de kendisine tevdi edilen fazifeyi, ayağını sağlam bastıktan sonra, tam yapmaya başlamış eften püften sebepler ile tebaayı dar ağaçlarında sallandırmış, ne oluyor diyen kim varsa vurmuş öldürmüş sürmüş yakmış, çocuk kadın, yaşlı genç dememiş. Sonunda tebaadan sesini çıkarmaya cesaret edecek kimse kalmamış.

Bu arada en şerli kendi sistemini kurmuş, kendi okullarını açmış ve ileri ülkelerin fonladığı gibi oda yeni nesilleri zihni, fikir, düşünce ve ideoloji yönünden fonlamış.... ve öldürülmiş bir gazetecinin dediği gibi İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza mahkemeleri usulü yasasınca yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen, ve İslam hukukuna göre gömülen bir toplum meydana gelmiş.

Yeni nesiller ya tamamen sakat- özürlü, yada şartlara göre hastalıkları nüks eder olmuş, sağlam kurtulanlar ise çok az imiş.

Zaman zaman tebaa- halk bu fonlu kafalardan kurtulmak, kendi kültür ve yaşam tarzına düşman olmayanları, en azından  hoş görenleri  başa getirmek istemiş, görünürde getirmiş ama nafile. Tebaa bakmış ki gazetecisi fonlu, tabibi fonlu, siysetçisi fonlu, hakimi fonlu, savcısı fonlu, avukatı fonlu, barosu çok daha fonlu, rektörü fonlu, dekanı yine fonlu, fonlu kafanın tutmadığı köşe kalmamış...

Ha bu masalda bir tebaa daha var. Dedikya üç kıta yüzlerce etnik köken kala kala az bir coğrafya ve iki etnik köken kaldı temelde. Bu ikinci etnik köken fonlu kafanın gerçek yüzünü gördüğünde iş çoktan işten geçmiş ve artık en şerlinin sopası kafalarından hiç mi hiç inmemişti.... uzun yıllar boyunca. Nihayet en şerli ölüp gitmiş ondan daha şerlisinin elinden iktidar ipi alınmış ve bu tebaa da gözünü biraz açınca çocuklarını ülkenin payitahtına ve iç kesimlerine üniversitelere göndermeye başlamıştı.

Gönderme ki ne gönderme. Bu Sefer fonlu kafalar üniversitelere giden ikinci tebaanın çocuklarını yine sihirli kelimeler ile fonlayarak içinden çıktıkları halkın kültür, din ve yaşam şekline düşman olarak  geri dönmeye başladılar.

Ne yazık ki günümüzde iki halktan fonlu kafalar iş birliği yaparak her iki halkın zararına ne varsa yapmaktan geri durmamaktalar. Ne yazık ki hemen hemen her köşe başında her önemli kavşakta bunlardan çok bulunmakta, siyasetçisi, gazetecisi televizyoncusu, rektörü dekanı, barosu, avukatı, hakimi savcısı, tabibi doktoru ... hepsi beraber çalışmaktadır.

Ve ne yazık ki su ana kadar bu fonlu kafalara hadlerini bildirecek bir yiğit gelmiş değil.

Masal bu ya bir gün  bir baba yiğit hiç çekinmeden, ülkede meydana gelen her kötülükten bu fonlu kafaları sorumlu tutarak onları birer birer yaptıklarının cezasını çekmeye mahkum edecekmi bilinmez....

Allah'a emanet olun

İbrahim Kızar / Habernas