Gül gibi dilşâd olun ey aşıkân, geldi mâh-ı rahmet-i hakk Ramazân

Bu dünya, imtihan ağaçlarıyla doludur. Âdem (as)’ın ağacı bir temsildir. Bu ağaç Allah’ın sınırlarını temsil etmektedir. Şeytanın burada temsil ettiği rol ise, bu ağaçtan yemek için insana verdiği vesvesedir.

Gül gibi dilşâd olun ey aşıkân, geldi mâh-ı rahmet-i hakk Ramazân

Kur’an’da geçen kıssaların ilki Âdem (as)’ın yaratılış kıssasıdır. Kur’an kıssalarının tamamı ders ve ibretlerle doludur. Âdem (as)’ın yaratılış kıssası da bu ders ve ibretlerden hâli değildir.

Bu kıssada öne çıkan en önemli derslerden biri hiç şüphesiz, Adem (as)’ın zellesi sonrası yaptığı tövbesidir. Âdem (as), yaptığını itiraf edip, tövbe ederek, bir peygamberin, bir inananın yapması gerekeni yaptı. Sonuçta cenabı Allah da O’nun tövbesini kabul etti. Buna karşın iblis de bir günah işledi. O ise günahından pişmanlık duymak yerine, günahını savundu ve şeytan oldu. Ve bunu da, bilmeyerek değil, bilerek yaptı.

Bu kıssadan anlaşılacağı gibi, Allah, insanlardan hatasızlık beklememektedir. Çünkü cennette dahi imtihan ağacı olmuşsa, bu dünyada imtihan ağaçsız olması düşünülemez. Bu dünya, imtihan ağaçlarıyla doludur. Âdem (as)’ın ağacı bir temsildir. Bu ağaç Allah’ın sınırlarını temsil etmektedir. Şeytanın burada temsil ettiği rol ise, bu ağaçtan yemek için insana verdiği vesvesedir. Bu kıssada aynı zamanda bir müjde de vardır. O da tövbe kapısının daima açık olduğu, Allah’ın, yaptığı günahı itiraf ederek samimi bir şekilde yapılan tövbeyi kabul ettiğidir. Burada yapılması gereken, şeytanın yaptığı gibi, günahların bile bile savunulması değildir. Bilakis, her şeyden haberdar olan, O’na hiçbir şeyin gizli kalmadığı Rabbe karşı günahların itiraf edilmesi, pişmanlık duyulup tövbe edilmesidir.

Cenabı Allah, insanların içinden, seçtiği bazı Peygamberleri ve Salih kulları, diğerlerinden üstün tutmuştur. Bazı mekanları da diğerlerinden üstün tutmuştur. Bunun gibi bazı zaman dilimlerini de bazılarından üstün tutmuştur. Bu zaman dilimlerinin en müstesna olanı ise Ramazan ayı ve onun içindeki Kadir gecesidir.

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ

 (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Bu ay, Cenabı Allah tarafından, dünyadaki yasak ağaçlardan yiyen insanın günahlarını itiraf etmesi için bahşedilen bir fırsat ayıdır.Tövbe ve istiğfar ayıdır. “Ey müminler mübarek ay şehri Ramazan geldi. Allah ondan oruç tutmanızı size farz kıldı. O ayda gök kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve azgın şeytanlar zincirlere vurulur. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan hayırlıdır. O gecenin hayrına nail olmayan büyük mahrumiyete uğramıştır.”

Allah’ın rahmet ve mağfiretinin bir sağanak gibi yağdığı bu ayın iki temel özelliği vardır: Birincisi oruç, ikincisi ise bu ayda indirilen Kuran’dır. Bunlardan ilki olan, oruç ibadeti ile kalpler kir ve paslardan, gönüller kin ve haset duygularından kurtulur. Günahları yakar. Zengin ve fakirlerin halinin anlaşılmasına vesile olur. Nefsin aç bırakılması suretiyle, nefsin istek ve arzularına gem vurulur. Rabbin istemesiyle, nefsin tüm istek ve arzuları rafa kaldırılır. Nefse Cenabı Allah’ın uluhiyeti karşısında kul olma şuuru verilir. Yeryüzünde söz sahibi, hüküm sahibi Allah olduğu gibi, kendi bedenlerimizde de tek söz sahibinin o olduğu şuuruna varılır. Oruç bu düşüncenin,pratiğe yansımasıdır. Oruç elleri harama uzanmaktan, gözleri harama bakmaktan, dilleri yalan söylemekten, dedi kodu yapmaktan, haram konuşmaktan, kulakları haram dinlemekten, ayakları harama koşmaktan, mide ve cepleri haramla doldurmaktan alıkoyar.

Bu ayın bir diğer özelliği olan onda indirilen Kuran’dır. Bu ayda indirilen Kuran, Allah’ın müminlere vermiş olduğu en büyük nimettir. Bu kuranın nimet oluşu, bu Kur’an sayesinde, insanlığın hidayet yolunu buluşu, O’nunla karanlıklardan aydınlığa ulaşmasıdır. "Gerçekten size Allah'tan bir nur ve açık bir kitap geldi. Onunla Allah, rızasının peşinde gidenleri selâmet yollarına iletiyor ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp dosdoğru bir yola hidâyet ediyor.” Bu Kur’an Rabbimizin, bizlere gönderdiği ve içerisinde dünya ve ahiret kuruluşumuzun yazıldığı ilahi bir mektuptur. Bu mektubun her satırı her kelimesi her harfi, bu yüce amaca hizmet ettiği için değerlidir. Kim bu mektubu, üzerinde tefekkür ederek güzelce okursa, o oranda Cenabı Allah’ın rızasına yakın, ikabından emin olur. İşte Ramazan ayı, bu amacımızı gerçekleştirebilmemize yardımcı olabilecek, Kur’an ayıdır. İnsanları doğru yola ileten, insana insanca yaşamayı, çalışmayı, ilerlemeyi öğreten, insanı ahlaklı, faziletli, dürüst bir hayata sevk eden kuranı kerim bu ayda indirilmiştir. Bu vesileyle kuran ayı olan bu ayda, dillerimizi boş ve batıl sözlerle meşgul etmemek için, dillerimizi kuran okumakla meşgul edelim.

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluşa vesile olan ramazan ayının, bizlere ve tüm islam alemine vesile omasını cenabı Allah’tan niyaz ediyorum. Sözlerime İsmail Hakkı Bursevi’nin ramazanla ilgili bir şiiriyle son verirken, sizleri Allah’a emanet ediyor, dualarınızı bekliyorum.

Gül gibi dilşâd olun ey âşıkân
Geldi mâh-ı rahmet-i Hakk Ramazân
Bülbül-âsâ zâr edin ey sâdıkan
Geldi mâh-ı rahmet-i Hakk Ramazân
Geldi Hakk'dan halka bir mihmân-ı hoş
Eyledi deryâ-yı dil zevkile cûş
İdegör sahbâ-yı zâtı sen de nûş
Geldi mâh-ı rahmet-i Hakk Ramazân
Geldi ol mâh-ı mübârek kim gider
Anda mü'minler derûnundan keder
Dâimâ Hakk'dan nesîm-i feyz eser
Geldi mâh-ı rahmet-i Hakk Ramazân
Geldi ol şehr-i safâ mâh-ı vefâ
Hamdülillah çeşm-i cân buldu cilâ
Mağfiret-cû ol Hudâ'dan Hakkıyâ
Geldi mâh-ı rahmet-i Hakk Ramazân

Mücahit Haksever / Habernas