Deistlik Üzerine Değerlendirmeler-1/ Muhammed Hadi

Bu yazımı okuyan bazı okuyucular, bu tür konuları gündem etmememiz gerektiğini düşünüyor olabilirler. Bu yaklaşımın kendisince haklı tarafları olsa da iman meselelerinin, yüzleşilmesi gerekilen meselelerden olduğu düşüncesindeyim. Çünkü iman; inanmak, emin olmak ve güvenmek anlamlarına geldiğine göre, bizlerin de inancımızdan emin olmamız, şüphe etmememiz ve güven duymamız gerekmektedir. 

Deistlik Üzerine Değerlendirmeler-1/ Muhammed Hadi

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum; okumakta olduğunuz bu yazı birkaç bölümden oluşacaktır. Konu, ancak kendi bütünlüğü içerisinde anlaşılacağı için, sonraki haftalarda yayınlanacak olan bölümleri de okumanızı tavsiye ederim. 

Son yıllarda adeta salgın gibi yayılan fikri bir hastalıktan bahsetmek istiyorum. Deistlik ya da farklı türevleri; sadece gençlerimizi etkisi altına almakla kalmıyor, ömrünü İslam’ı anlamak ve yaşamakla geçiren; dindar ve dini kimlikleri ile tanınan ilahiyatçı ve hoca gibi kişileri de etkisi altına alıyor. Özellikle bu fikri hastalıkların, bu tür kişilerde ortaya çıkması ve kamuoyunda tartışılıyor olması, toplumun genelini tedirgin ediyor. “Eğer bunlar da böyle düşünüyorlarsa, ya biz ne yapalım!” diyen büyük bir kesimin olduğunu söyleyebiliriz. 

Öncelikle şunu herkes bilmelidir: Bedensel bir hastalığın, hastalıkla mücadele eden tabiplerde ortaya çıkması, hastalığın tanımını ve etkisini değiştirmediği gibi, fikri veya manevi hastalıkların da dindar ve fikir insanlarında görülmesi, bu hastalığı, hastalık olmaktan çıkarmaz ve tanımını değiştirmez.

Bu yazımı okuyan bazı okuyucular, bu tür konuları gündem etmememiz gerektiğini düşünüyor olabilirler. Bu yaklaşımın kendisince haklı tarafları olsa da iman meselelerinin, yüzleşilmesi gerekilen meselelerden olduğu düşüncesindeyim. Çünkü iman; inanmak, emin olmak ve güvenmek anlamlarına geldiğine göre, bizlerin de inancımızdan emin olmamız, şüphe etmememiz ve güven duymamız gerekmektedir. 

İslami bir düşünceden sonra, deist bir düşünce mümkün mü?

Deizm; mutlak bir yaratıcının olduğuna inanılan fakat yaratıcının, peygamberler gönderdiğine ve vahiy indirdiğine; yani insanların önüne bir din koyduğuna inanmayan bir düşünce tarzıdır. Aslında bu inanç şekli pek yeni sayılmaz. Eski müşrik topluluklarının bir kısmı da, aşkın olan Tanrının, yüce olması sebebiyle, insanı yarattığı ve sonrasında insanı kendi haline bıraktığına inanılmaktaydı. Bu, O’nun yarattığı varlıkla aynı seviyeye inmemesi ve üstün olması anlamına gelmekteydi. 

Deizmin sorularından bir tanesi de; ” bin dört yüz sene önce yaşamış bir  kişiyi görmeden, tanımadan ona nasıl iman edebiliriz? Bu kişinin yaşadığı  toplum tarafından kabul görmesi ya da ret edilmesi anlaşılır bir durumken, sonraki zamanlarda yaşayan bizlerin, peygamberi görüp ona güven duygusu oluşmadan, iman etmesi nasıl mümkün olabilir” sorusudur. Bununla birlikte Peygamberlere ve getirdikleri dinlere inanmanın, Allah’a iman kadar önemli olması, yani imanın birinci şartı olan Allah’a imanın, imanın diğer şartlarıyla kayıtlanması ve Allah’a iman etmek kadar önem taşıması, onlar açısından çelişkili bir durum olarak görülmektedir. Çünkü peygamberi ve getirdiği dini inkar etmenin haklı gerekçelerle mümkün olduğunu, ancak Allah’ı inkarın ise, delillerinden dolayı mümkün olmadığı söylenmektedir.

Konunun detaylarına geçmeden önce, deizme inananların; imanî konuların sırası veya imanda öncelik meselesinde temel bir yanlış yaptıklarını belirtmek istiyorum. İslam inancı, Allah’ın varlığını ve birliğini, Peygamberler ve gönderilen kitaplarla kayıtlandırmıyor. Aksine, mutlak varlık olan Allah’a imanın, Peygamberlere ve gönderdiği kitaplara imanı zorunlu kılıyor. Bu vesileyle anlaşılıyor ki; zerreden küreye, tüm varlık modellerinde bir düzenin ve disiplinin olması, Allah'ın varlığını kati derecede ispatlıyor. Allah’ın zatının, idraki aşan bir varlık olması ise, insanı aciz kılıyor ve iman etmekten başka bir seçeneği olmadığından, kat'i delillerle teslim oluyor.


اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ

Allah’tan başka hiçbir ilahın olmadığına şahitlik eden bizler; Hz. Muhammed’in, Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna nasıl şahitlik edebiliriz!?

Devamı haftaya inşallah...

Muhammed Hadi / Habernas