Yeni Zelanda Katliamının düşündürdükleri / Çetin Tufan

Yeni Zelanda katliamı ile önceki saldırılar, sarı yelekliler ve yükseltilen ırkcılık, İslam ve yabancı düşmanlığının asıl kaynağını nerede aramak gerekir.

Yeni Zelanda Katliamının düşündürdükleri / Çetin Tufan

Âdem’i hulk eden, Ona erdem yolunu gösteren Rabbimin Adıyla.

Algı yönetimi ve büyük devletlerin, bizim ve toplumumuzdaki etkilerini anlattığımda, daima örnek olarak verdiğim hadise, ‘Afganistan’ savaşıdır. Afganistan, Rus işgali altında olduğunda, toplumumuzda Afgan halkı için ‘mücahit’ kavramı kullanılıp, hikaye ve menkıbeleri dilden dile dolaşırdı. Ne vakta ki Ruslar çekilip, yerine Amerikan işgali başladı, o zaman Amerikalılara karşı vatanını koruyan bu halka ‘terörist, radikal’ gibi birçok yafta vuruldu.

Şimdi herkesin malumudur ki Avrupa ülkeleri ile ülkemiz dahil birçok ülke, Amerika ve karakolunun himayesi altındadır. Bu devletleri tımar edip, çizgide tutmak için Gladyo tipi derin yapılanmalar kilit noktalara yerleştirilmiştir.

Avrupa’da yükselen ırkçılık akımı neticesinde, resmi zevatlarca  inkar edilen ve bazı devlet ricalince kollanan ırkcı örgütlenmeler oluşturulmuştur. Her ne kadar  zahiren bu yapılar, devletlerin menfaatine gibi görünüp Türkiye’deki gibi ‘bizim çocuklar’ olarak değerlendirilse de, gerçekte bu yapılar, Dünya’nın cazibe merkezi olan ve bunu maddi refahın yanında, huzur ve güvenliğe borclu olan, Avrupa devletleri için büyük bir risk oluşturduğunu görememekteler.

Tarihte Avrupa’da; krallar ve yobaz din anlayışına sahip kilise erkânının, menfaat birlikteliği veya karşıtlığından, yüzyılarca savaşlar ve yıkımlar yaşadı. Tam da bundan kurtulduk deyip, sanayi devrimiyle huzura erdik derken açgözlü, bencil miliyetcilik akımına tutulmuş, piskopat liderler yüzünden bir daha büyük bir yıkım ve falakete dücar oldular. Hem de Dünya’yı da beraberlerinde sürükleyerek.

Neticede Avrupa devletleri; Adêmiyeti merkeze oturtan, karşılıklı uzlaşı ve menfaat çercevesinde, birlikteliklerini sağlayan, emin ve güvenli bir toplum oluşturdular. Bu birlikteliği ülke sınırlarını kaldırıp, ortak para birimine geçecek kadar ileri götürdüler. Doğrusu, bundan hepsi de kârlı çıktı.

Onların bu başarısını, kendi çıkar ve menfaatine aykırı gören Amerika ve derin elleri, bu devletleri karıştırmak için  Ortadoğuda uzmanlaştıkları, ‘Kaos’ stratejilerini harekete geçirerek Avrupa’nın adêmiyet medeniyetinin, yumuşak karnıyla oynamakta. Bununla, onlara ihtar verip, hizaya gelmelerini talep etmektedir.

İşte Yeni Zelanda katliamı ile önceki saldırılar, sarı yelekliler ve yükseltilen ırkcılık, İslam ve yabancı düşmanlığının asıl kaynağını burada aramak gerekir.

Bu çerçevede meselenin boyutunu, vahametini ve çirkefliğini, bir çok Avrupa devleti ile diğer İslam ülkeleri anlamasa da Yeni zelanda devleti ve hükümeti gibi ileri görüşlü devletler kavrayıp görmüş olacaklar ki, tam da Adêmiyet erdemine yakışır, bir duruş ve icraatle meseleyi ele aldılar.

Bu duruşun diğer Avrupa devletlerine bir örnek, İslam Alêmi’ne de bir ders olması temennisiyle...

Selam ve Dua ile...

Çetin Tufan / Habernas.com