Muhaceratta bir garip Ramazan!!!! / Çetin Tufan

Her yıl bu gurbet diyarında, bir özlem, beklenti ve aşk ile beklediğimiz. Onun için türlü planlar ve projeler, hazırlıklar yaptığımız bu kutlu Ramazan ayı, hiçte diğer ramazanlar gibi olmadı.

Muhaceratta bir garip Ramazan!!!! / Çetin Tufan

Bizleri, başı rahmet, ortası bereket, sonu mağfiret olan, Ramazan ayına ulaştıran Alemlerin Rabbine hamd ve sena ile....Muhammed Mustafa'ya (sav), aline ve Eshab'ına Kıyamete kadar yolunu sürdürenlere salat ve selam ile....

Her yıl bu gurbet diyarında, bir özlem, beklenti ve aşk ile beklediğimiz. Onun için türlü planlar ve projeler, hazırlıklar yaptığımız bu kutlu Ramazan ayı, hiçte diğer ramazanlar gibi olmadı. Çünkü bizler geçen Ramazanlarda camileri doldurmayı, ibadetlerde saf tutup, kenetlenmeyi umardık. Hatta hiç namaz kılmayanların dahi Teravihe aşkla geldiklerini, oruç tutmasalar da sahurlara kalkıp, o manevi hazzı tatmak istediklerini görürdük. Gayri Müslimlerin, bizlerin bu hareketliliğinden Ramazanın geldiğini anladıklarını, hatta bir kısmının bizim gibi oruç tutuklarına azda olsa şahit olurduk.

Adına cami dediğimiz, fakat elimizden, avucumuzdan, biriktirdiğimizden toplayıp kirasını ve giderini ödediğimiz, hiçbir yerden yardım almayan dini derneklerimizin dolup taştığı ay idi Ramazan. Sokaklarda yatanlara, yurtlarından çıkıp buralara türlü hayallerle gelen, gariplere iftar sofraları serdiğimiz. Kimseyi renginden, dininden, ırkından vs. ötekileştirmeden herkese kapımızı sonuna kadar açtığımız ay idi Ramazan.

Çoluk çocuğumuzla cami derneklerimizi mesken tutar. Orada kah iftar çadırları kurar, kah iftarlıkları hazırlar, kah beraber iftarlar ederdik. Böylece garipliğimizi bir nebze unutur. Çocuklarımıza İslam'ın hoş seda ve nefesini tattırarak, pratikte İslami eğitimi tamamlar bir bitirme sınavından geçirirdik.

Ramazan geldiğinde kalbimiz yumuşar maddi hesaplardan sıyrılıp. Allah(cc)'nın rızasına ulaşmak adına kesenin ağzını açar, karınca kadarınca infak, sadaka ve zekatlarımızı muhtaçlara ulaştırmaya çalışırdık.

Biz hocalar Ramazanı fırsata çevirip, bu muhacerat yurdunda kalan garip kardeşlerimizi, bin kilometrelik yolları su gibi içip, ülkeleri kat ederek ziyaret eder. Hal ve ahvallerini sorar onlarla hasbi hal ederdik. Böylece memleket özlemini bir nebze dindirir, birbirimize akraba yoldaş ve kardeş olurduk.

Ama gelin görün ki bu Ramazan hiçte böyle olmadı. Garibanlığımıza bir garibanlık daha eklendi. Kendi elimizle cami derneklerimizi kapattık. Evlerde kendimizi izolasyona koyduk. Kardeşlerimizi, çocuklarımızı bir tarafa torunlarımızı göremez olduk. Yukarıdaki etkinliklerimizin hiçbirini yapamaz olduk.

Sebep mi? Tüm dünyaya yayılan, toplam beş gramı geçmeyen Allah (cc)'nın Korona ayeti yüzünden desem ifrada kaçarım. Belki zahiri sebep O olsa dahi, asli sebep insanın kendi eliyle kazandığının tecellisidir.

En dar zamanlarda benim sloganım ''Allah var, Allah (cc)'' ona inanan, ona güvenene zeval yoktur. Ona yönelenden keder beri olur.

Dedik;

Camilere gidip saf tutamıyorsak evlerimizi cami yaptık.

Ailecek saflarımızı sıklaştırdık.

Beraberken uzaklaştığımız, çoluk çocuğumuzla kaynaşıp, helalleştik.

Kur’an tilavetini evimizin hoş sedası yaptık.

İftar soframıza kimseyi çağıramasak ta, bizler iftar kumanyası hazırlayıp mülteci ve ihtiyaç sahiplerine elimizle ulaştırdık.

Evde ekmek yapmayı öğrendik. Ekmeğin bulunamayacağını, bir kuru ekmeğe muhtaç olunacağını pratikte gördük.

Nakdi yardımlarımızı, emin hayır kurumlarımız olan, Yetim Eli ve İho Ebrar ile dünyanın dört bir yanına ulaştırdık.

Biz hocalar çokta haz etmediğimiz teknolojiyle barışıp, sohbet ve ziyaretlerimizi İnternet üzerinden hemde canlı olarak gerçekleştirdik. .......ve birçok sayamadığım etkinlikler.....

Birde baktık ki niyeti halis olanın Allah (cc) önündeki bir kapıyı kapatsa da, yüzlerce kapıyı da açar.

İşte Korona gölgesinde geçirdiğimiz bir garip Ramazan........

Selam ve dua ile.....

Çetin Tufan / Habernas