Sosyal medyanın doğru kullanımına dikkat çekildi

İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) tarafından Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde “Sosyal Medya Kullanımı” hakkında seminer düzenlendi.

Sosyal medyanın doğru kullanımına dikkat çekildi
Sosyal medyanın doğru kullanımına dikkat çekildi
Sosyal medyanın doğru kullanımına dikkat çekildi

İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) tarafından Viranşehir Belediyesi Kültür Merkezi Ömer Halisdemir Konferans salonunda “Sosyal Medya Kullanımı” semineri düzenlendi.

Ahmet Kaya’nın sunuculuğunu yaptığı program, Hüseyin Taş'ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile başladı. Daha sonra program İdeal Eğitim Vakfı Viranşehir İlçe Temsilcisi Abdulkadir Ekinci'nin selamlama konuşmasıyla devam etti.

Vakfın kuruluş amacı ve çalışmaları hakkında bilgi veren Ekinci, "İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) adıyla memleket genelinde başladığımız seminer programlarını eylül ayında başlatmıştık. İdeal Eğitim Vakfı olarak her ay bir konu olmak üzere toplam 42 farklı noktada evlilik, aile kurumu, çocuk eğitimi, neslin muhafazası, uyuşturucu ve madde bağımlılığı, sosyal medya, ahlaki yozlaşma, ideal insan ve bilinçli bir toplumun inşası olarak işlenecek. Vakfımızın amacı ise eğitim, öğretim, bilim, kültür, tarih, spor ve sanat alanlarında faaliyetler yürüterek birey, aile ve toplumun bu konularda ilgili bilgi ve bilinç düzeyini yükseltmek, ahlaki ve manevi destekte bulunmak. Gençlerin her türlü uyuşturucu ve zararlı maddelerden korunmasını sağlanmaktır." dedi.

Selamlama konuşmanın ardından programa konuşmacı olarak katılan Muhamed Kaya, sosyal medya kullanımına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kaya, "Sosyal medya araçtır. Araç olduğuna göre, İslam’da herhangi bir aracın hükmü ne ise sosyal medyanın hükmü de o dur. İslam’da araçların veya vesilelerin hükmü kaidesi gereği amacına bağlıdır. Bir aracın mubah veya haram olmasını amacı belirler. Bu anlamda ulema bu kaideyi detaylandırma adına birkaç kaide vaaz etmişler. Bunlar; İçki fabrikasına üzüm satmak gibi. İçki yapıp yapmaması şüpheli olana üzüm satmak gibi içki yapma şüphesi olmayana üzüm satmak gibi. Dolayısıyla sosyal medya harama sebep vesile oluyorsa haram, mubaha sebep oluyorsa mubah, mekruha sebep oluyorsa mekruh ve vacip olan bir şey ancak onunla tamamlanıyorsa vacip olur. Şayet sosyal medya zarar verecekse ayrıca İslam hukukunda denilen kaide devreye girer. Harama bulaşmaması için harama götüren yollar kapatılır. Zina meselesi gibi zina haram olduğu için zinaya götürecek yollar da haramdır. Onun içindir ki Allah (celle celalühü) Ayet-i Kerimede zinanın kendisinden değil zinaya götüren vesilelerden ney etmiştir." ifadelerini kullandı.

"İslami anlamda kullanması durumunda sosyal medya yararlı ve faydalı bir şeye dönüşür"

Kaya, "Sosyal medya araç olduğuna göre ve araçların hükmü sonuca göre şekilleneceğine göre o zaman İslami anlamda kullanması durumunda sosyal medya yararlı ve faydalı bir şeye dönüşür. Bu anlamda şu şekillerde kullanılması sosyal medyayı çok yararlı bir şeye dönüştürür. Bunlar Müslümanlarla ilgili haberleri ve bilgileri takip etme, paylaşma. Mesela Filistin, Arakan, Suriye ve herhangi bir yerde var olan sorun ve sıkıntıları paylaşma. İslami meseleler ve Müslümanların sorun ve sıkıntıları ile ilgili hassasiyet oluşturma anlamında propaganda yapmak. Kudüs meselesi gibi meseleleri gündemde tutmak için kullanılabilir." dedi.

"Müslümanların kanalları ve filmleri olması lazım"

Konuşmanın ardından Sosyal Medya meselesinin İnsani yönü anlatan Medeni Taş, ise televizyonun İlk çıktığı dönemde Müslümanların televizyon ile ilgili yanlış bir yaklaşım sergilediğini belirtti. Taş, “Televizyonun yeni yeni ortaya çıktığı günlerde abid ve zahid dedelerimiz, nenelerimiz televizyonun olduğu ortama girmezdi. Televizyon için ‘şeytan işi, deccal’ derlerdi. Televizyona sırtlarını çevirirlerdi. Tabi ki bu onların takvası ile alakalıydı. İslam âlimlerinin, devlet yetkililerinin ve Müslüman camiaların yaklaşımlarının daha çok maslahat olması gerekirdi. Fakat bu konuda yanlış yaklaşımlarımız oldu. Televizyona şeytan işi deyip sırtımızı dönerken daha sonra yüzümü televizyona bir döndük, birde baktık ki 30-40 yıl geçmiş Yeşilçamlarla, Türkiye de ve dünyanın birçok yerinde sinema sektörleriyle ahlaksız filmlerle ne yaptılar? Bir yandan gençlerimizin ahlakını bozdular. Bir taraftan inancımızı itikadımızı zedelediler. Diğer taraftan ise kutsal değerlerimizle alay ettiler. Biz yünümüzü döndüğümüzde biz dedik ki biz yanlış yapmışız. Müslümanların bu sahada olması lazım Müslümanların kanalları ve filmleri olması lazım dediğimiz vakit çok geç olmuştu. 30-40 yıl bizden önde olanlar bu insanların üzerine etki bırakmışlardı. Zihinlerimizi, gönüllerimizi, ailemizi ve çocuklarımızı ifsat ettiler. Ahlakımızı bozup, fikriyatımızı zedelediler.” şeklinde konuştu.

Program Lütfi Tekin'in yaptığı dua ile son buldu.

İLKHA