Kürdün başka sorunu kalmamış mı?

İyaz bin Ganem, Diyarbakır dahil, Kürdistan topraklarının ve Anadolu topraklarının İslam ile tanışmasına vesile olan komutan. HDP’nin bu ismi değiştirmesi kadar normal bir şey olamaz ki. Adamların tek istedikleri zaten bu topraklarda İslam’ın sesinin kesilmesi. Onlar bununla uğraşırken, bu toprakların İslam ile şereflenmesini sağlayan kişinin ismine tahammülleri olabilir mi?

Kürdün başka sorunu kalmamış mı?

HDP’li belediye başkanı Diyarbakır’da başkan seçilir seçilmez iki muazzam icraata imza attı! Kendilerini bu konuda ne kadar takdir etsek azdır!

Bir köy muhtarının dahi halledebileceği, sinek ve sivrisinek gibi haşerelerle mücadele için ihale, para ve bilmem daha neler bekleyen belediye, haşere sorununu çoook büyük ve halledilmesi zor bir mesele olarak görürken yememiş, içmemiş Kürdün iki büyük önemli meselesine çözüm bulma yoluna girmiş!

Sivrisinek ile mücadele için, “ihale bekleniyor, zaman lazım”; ancak halkın değerlerine ve inancına düşmanlık noktasında son sürat yola devam…

Neymiş…?

Diyarbakır Kayapınar’da dört cami imar planına aykırı diye parka dönüştürülecekmiş.

Park yapmak kötü mü, değil tabii ki. İmkan olsa da her yere park yapılabilse, hatta her binanın şöyle genişçe bahçesi olsa. O ayrı mesele… Zaten kimsenin park yapılmasına itirazı olamaz.

Şu yapılsa yine itiraz edilmez; “Bu camiler uygun yerlerde değil, onun yerine daha uygun yerler var. Şu ana kadar yapılan masrafı da biz üstleniyoruz…” Ama amaç bu değil ki?  Dert, camiye ve kutsallara düşmanlık.

Park yapılacak veya parka dönüştürülecek başka yer ve mekanlar yokmuş gibi inşaatı bitme noktasına gelmiş veya temelleri atılmış camileri yıkmaya çalışmak…

Yani, ancak HDPKK’ye nasip olabilecek bir başarı. Bir de Amerika, İsrail ve Hindulara…

PKK’nin geçmişinde bu başarılar var; Susa, Başbağlar iki güzel örnektir.

90’larda cami basmalar, halka saldırılar, tehditler filan saymıyorum bile…

Çukur siyaseti döneminde içinde karargah kurdukları, yakıp yıktıkları Kurşunlu ve Dört Ayaklı Minare Camii gibi camiler zaten hala hafızalarda tazeliğini koruyor.

Neyse ki, halk tepkisini ortaya koydu, kimi STK’lar ve partiler tepkisini dile getirdi, basında da genişçe işlenince işlerinin öyle kolay olmadığı anlaşıldı ve şimdilik geri adım attılar.

Yok efendim iftiraymış, öyle bir niyetleri yokmuş. Allah’tan kendi imzaladıkları belgeler var. Yoksa yine yalana sarılacaklardı. Neyse ki belgeler yalanlarını ve ikiyüzlü tutumlarını ortaya çıkardı.

Tam, akıllanmışlardır, herhalde böyle şeylere bir daha yeltenmezler, diye düşünürken belediye yine yememiş, içmemiş, üstelik uyumamış ve bir muhteşem projeye daha imza atmış.

Neymiş…?

İyaz bin Ganem caddesinin ismini Doktor İlhan Diken olarak değiştirmeyi teklif etmişler.

Amaaan ne büyük hizmet!

Millet aç imiş, onlara ne… Şehrin yığınla sorunları varmış, geç orayı… Gençlik elden gitmiş, zaten tek arzuları…  Koca Diyarbakır da nerede tek yeşil alan veya ağaç yok, kimin umurunda…  Altyapı dersen, zaten belediye literatüründe öyle bir kelime yok... Tek yaptıkları çok güzel kaldırımlar, yık bir daha yap, sonra yine yık, bir daha yap…  Artık kime yaptırıp, zengin edeceklerse…

İyaz bin Ganem ismini değiştirmeleri sadece bir isim değişikliği değil. Tesadüfen seçilmiş bir cadde de değil.

Bilinçli seçilmiş ve bir zihniyetin dışavurumunu yansıtıyor.

Zira, İyaz bin Ganem, Diyarbakır dahil, Kürdistan topraklarının ve Anadolu topraklarının İslam ile tanışmasına vesile olan komutan.

Eee, HDP’nin bu ismi değiştirmesi kadar normal bir şey olamaz ki. Adamların tek istedikleri zaten bu topraklarda İslam’ın sesinin kesilmesi.

Onlar bununla uğraşırken, bu toprakların İslam ile şereflenmesini sağlayan kişinin ismine tahammülleri olabilir mi?

Hem de karşılığında hangi ismi önermişler. PKK’den hüküm giymiş bir doktoru.

Zaten bu sahabe ismine karşı olmasalar, Diyarbakır’da binlerce cadde ve sokak var. Hem de abuk sabuk isimler var, onların birine o ismi takabilirlerdi. Ya da yeni açtıkları bir sokak veya caddeye o ismi verebilirlerdi.

Gayet basit bir mesele.

Ama yok dert başka. Tahammülsüzlük var bu toprakların ve bu halkın değerlerine. İlla bu değerlere savaş açılacak.

Oysa biraz insaf ile İyaz bin Ganem tanınsa, nasıl muazzam bir karakter olduğu anlaşılacaktır. Günümüz insanının, özellikle  de idareci pozisyonda olanların çok uzak kaldığı değerlerin sahibi bir karakter.

İyaz bin Ganem; kendisinden devlet memuriyeti isteyen akrabalarının talebini reddetmesi, ganimetlerden payına düşen her şeyi dağıttığı için geriye iki at ve bir deveden başka bir şey bırakmaması, onun dürüst, cömert ve adanmış  bir kişiliğe sahip olduğunu göstermektedir.

Burada en rahatsız edici ayrıntılardan biri de, kimi ortada ve tarafsız olduğunu iddia eden, imanları ile dünyaları arasında sıkışmış kişilerin bu çıkışı sadece ideolojik bir itiraz olarak algılaması.

Beyler, bu rezilliği hangi parti yapsa aynı itiraz yapılırdı. Mesele, parti, pırtı meselesi değil. Burada halkın inancı ve değerlerine yapılan düşmanlığa bir itiraz söz konusu.

Erdoğan seçimleri kazanınca, “demokrasilerde sandık her şey değil” diye nutuk çek, ancak başkası kazanınca her istediğini yapabilsin, öyle mi?

Ne hallere düştük ya Rab… Vakti zamanında sistem böyle değerlere savaş açardı. Son dönemlerde bu kırıldı. Öyle ki oy uğruna da olsa, CHP dahi barışık bir görüntü çiziyor. Valilikler bile yumuşarken, bu pervasızlığı tahammül edemezken, bunlar hala aynı zihniyet… Ne kadar acı.

Nihayetinde, şu hususu unutmamak lazım… Bu girişimler nabız yoklama taktikleridir. Eğer bu bariyeri aşarlarsa daha ötesini deneyeceklerdir.

Bu gibi durumlarla halkın duyarlılığını test ediyorlar.

Tepki gelirse geri adım atarlar, yaptıklarını sahiplenmezler, yanlış anlaşıldıklarını iddia ederler, hatta kendilerine iftira edildiğini söylerler.

Ancak, tepki verilmezse bir ileri hamleye yeltenirler, asıl hedeflerine ulaşıncaya kadar.

Allah’a hamdolsun ki, buna engel olabilecek, karşı koyabilecek STK’lar, yapılar, teşkilatlar var.

Nurullah Yılmaz / Habernas