'Kemalizm’in en nefes aldırmadığı zamanlarda bile dilimizi yaşattık'
HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanlığı, "Anadilimi Seçiyorum" temasıyla Zeytinburnu Nikah Sarayı'nda dün yoğun katılımla bir panel düzenledi.
Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardında HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanı Yahya Oğraş'ın açılış konuşmasıyla başlayan programda katılımcılara hitaben HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bir konuşma yaptı.
Yapıcıoğlu, dil özgürlüğünün, dil çeşitliliğinin ülkeyi geri götürmeyeceğini, aksine aidiyet duygusunu güçlendirerek selamete kavuşturacağını belirterek, anadilde eğitim için anayasal ve yasal düzenlemeler yapılması çağrısında bulundu.
Av. Muhammed Ata Yüksel'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde; HÜDA PAR Batman Milletvekili Av. Serkan Ramanlı, Araştırmacı Yazar Vahdettin İnce, HezKurd Kurucu Başkanı Av. Suphi Özgen birer sunum gerçekleştirdi.
İnsanların "renklerinin ve dillerinin birer ayet" olduğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Araştırmacı Yazar Vahdettin İnce, "Ayette önce yerlerin ve göklerin yaratılmasından söz edildikten sonra renkler ve dillerden bahsediliyor. Bu evrensel yasalar sisteminin bir gereğidir. Dolayısıyla bir insanın rengini ve dilini yasakladığınızda onu yok ediyor, bir varlığı başkasının varlığı için boğuyorsunuz." dedi.
Yaşadığı bir olayı anlatan İnce, "TRT Kurdi'de program yaptığımda Amerika'da bir üniversitede sosyoloji alanında akademik çalışmalar yapan Mücahit Binici konuğum olmuştu. Türkiye'de Kemalist zihniyetin içerisindeki Kürtleri Amerika'daki zencilere benzetmişti, ben de şiddetle karşı çıkmıştım. Gerçekten bu ağır bir nitelemeydi. Aradan epey bir zaman geçti. Minibüsteyken bir akademisyen arkadaşım beni aradı ve Kürtçe konuştu. Ben de Kürtçe cevap verdim. O an en az 5-6 gözün üzerime dikildiğini fark ettim ve bulunduğum yerin müsait olmadığını söyleyip evde konuşmaya devam edeceğini belirterek telefonu kapattım. Sonra düşündüm ve Mücahit'e hak verdim." diye konuştu.
Allah'ın, "renkleri ve dilleri bir arada zikretmesinin" dikkat çekici olduğunu ifade eden İnce, "Amerika'da zencilerin bir dili yok. Onların dilleri renkleridir. Renkleriyle ortaya çıktıklarında diğerleri onları istemiyor. En sonunda garibanlar doktora gidip beyazlamaya çalışıyorlar. Kürtlerin rengi de dilleridir. Ayrı bir renkleri yok. Konuşmadıklarında fark edilmiyorlar. Hatta Kemalizmin devri saadetinden özlemle bahseden Kemalistler, hep 'biz kimin Kürt olduğunu bilmezdik, sonradan ortaya çıktı' derlerdi. Çünkü Kürtçe konuşamazdınız, yasaktı. Kürtçe konuştuğunuzda zenci olduğunuz ortaya çıkıyor. Mücahit'in tespiti çok yerindeydi. Ancak şimdi insaflı olmak lazım. Zaman değişti. Bu da Kürtlerin dillerine sahip çıkma çabaları, vicdani bir sorumluluk duymalarının bir göstergesidir." ifadelerini kullandı.
İnce, "Sadece Kürtlerin vicdan yapması gerekmez, Türklerin de vicdan yapması gerekir. Bazı hadiseler karşısında gerçekten Türklerin propaganda etkisiyle bu meseleye sahip çıkmamalarını yadırgarım. Bin yıllık silah arkadaşı, bin yıllık kader arkadaşı, hatta uluslararası arenayı da göze alırsak bin yıllık suç ortağı… Böyle bir milletin dilini bir ülkede yasakladığınızda diğer tarafın isyan etmesi gerekir. Geçenlerde bir belge ortaya çıktı. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in Bizans kralına gönderdiği mektupta, 'Allah bizi pazuları kuvvetli Türkler ve Kürtlerle güçlendirdi' şeklinde bir ifade kullanmış. Bu o bin yıllık hakimiyetin perspektifini gösteriyor. Şimdi de böyle bir eşikteyiz. Şu anda bu perişan durumu görüyoruz. Bu durumun değişmesi gerekir. Bazı ülkeleri, güçlerin potansiyel olarak buna sahip olduklarını biliyoruz. Bu potansiyeli kullanmak için gerekli mevzuatların olmadığını da biliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Faşist sistemin tortuları hâlâ devam ediyor"
Merhum Başbakan Necmettin Erbakan'ın, 'Türkiye kalkınacak ama mevzuatı müsait değildir' sözüne atıfta bulunan İnce, "Türkiye de büyük devlet olmaya müsaittir ama mevzuatı, yani Kemalizm izin vermiyor. Kemalizm belki sadece kâğıtta kalmıştır ama insanların zihninde de kalmıştır. Bir minibüse bindiğinizde, eğitim sisteminin propagandasının etkisinde kalan insanlar, zenci görmüş beyaz seçkin gibi bakabiliyorlar. Dolayısıyla bu faşist sistemin tortuları hâlâ devam ediyor. Bunun yasalardan kaldırılması, anayasa değiştirilirken bunun gözetilmesi, Kürtlerin kendilerini buranın sahibi olarak hissetmesi için tüm bu düzenlemelerin yapılması kaçınılmazdır. Bunun yolu da Kürtçenin eğitim sisteminde hak ettiği yeri almasıdır." diye konuştu.
İnce, "Seçmeli ders olması aslında bir yönüyle hakarettir aşağılayıcı bir durumdur. Ancak bir başlangıçtır. Her şey bir anda olmayabilir. Dolayısıyla, seçmeli derse sahip çıkılması noktasında HÜDA PAR'ın da başka çevrelerin, derneklerin bu işlerle uğraşmaları önemlidir. Biz de bu konulara girmekle mükellefiz." dedi.
Konuşmasının devamında İnce, şunları söyledi:
"Kürdistan'ın her taşı bir hikaye barındırır altında. Hangi taşı kaldırırsanız altında bir şiir, bir metelog, bir destan, Bir dengbej, bir stran vardır. Tüm bunlar kaybolur gider. 20 yıl sonra düşünemiyorum. Benim çocuğumun Şakiro'yu anlamaması büyük bir kayıptır. O dehşet verici tasvirleri, güzel kelimeleri, ovaları, deştleri, zozanları ortadan kalkacaktır.
Çiyaye Agiri, Çiyaye Sipan kalmayacaktır. Orda bir taş yığını kalacak ama o artık Çiyaye Agıri değil, o Sipan değil, Behra Wane değil, yerleşim alanlarından bir alandır. Biz bu Kürtçe kelimelere ve diline sahip çıktığımız zaman, o deyimlere atasözlerine sahip çıkıyoruz. Kurdistan dediğimiz coğrafya bir eşik, ara coğrafya gibidir. Bir yanda Arap denizi, bir yanda Fars denizi, bir yanda Türk denizi, bir yanda Avrupa. Bütün bunlar birleşmişler, muhteşem bir dil, muhteşem bir kültür oluşmuş. Hali hazırda her Kürd en az iki dil bilir. Türkiyedekiler Kürtçe ve Türkçe; Arabistandakiler Arapça ve Kürtçe; İran Kürtleri Farça ve Kürtçe. Yani her Kürd en az iki dil bilir. Bu büyük bir entelektüel birikimdir. Ve kültürel birikimi yasakladığınız zaman, kendinize büyük bir zulüm etmiş oluyorsunuz."
"Kemalizm’in en nefes aldırmadığı zamanlarda bile evlerimizde, köylerimizde dilimizi yaşattık"
Kürtçeyi konuşmaya devam etmek zorunda olduklarına dikkat çeken İnce, "İşaret ettiğimiz o kültürel birikimin devam etmesi için bunu yapmak zorundayız. Neslimizin Kürtçe bilmesi için bunu yapmak zorundayız. Bizler büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız, büyük bir sorumlulukla karşı karşıyayız ve bizler bunu yerine getirmekle yükümlüyüz. Devlet, bizi dinlemedi, yapmadı. bunun için yapacak şeyi de biliyoruz. Kemalizm’in en nefes aldırmadığı zamanlarda bile evlerimizde, köylerimizde dilimizi yaşattık. Bizler de bu süreci yaşatabiliriz.” diye konuştu.
HezKurd Kurucu Başkanı Özgen: Kürtçe seçme hakkına sahip çıkalım ki ileride eğitim dili olsun
HezKurd Kurucu Başkanı Av. Suphi Özgen, HÜDA PAR'ın "Anadilimi Seçiyorum" panelinde yaptığı konuşmada, "Kürtçe ders seçme hakkı var. Bu hakka sahip çıkalım ve ileriye taşıyalım ki Kürtçe Türkiye'de eğitim dili, anadil olsun." dedi.
Av. Suphi Özgen, sunumunda dilin; bir milletin temeli olduğunu vurguladı.
"Dilimize sahip çıkmak için yol açılmış"
Tarihteki öncülerin görevlerini yapıp Kürt dilini muhafaza ettiklerini belirten Özgen, "Ahmedê Xani, Melaye Cezeri gibi yüzlerce kişi aramızda milli bir uyanış başlatmışlar. Türkiye devleti maalesef kötü bir muamele, zor ve baskı ile bizi ve dilimizi baskıladı. Şükürler olsun bugün muamele değişti. Ancak Kürtler de vazifelerini gerektiği şekilde yerine getirmiyor. Öyle bir döneme geldik ki aramızda Kürtçe konuşmuyoruz. Dilimize sahip çıkmak için yol açılmış, Kürtçe ders alabiliyorken buna sahip çıkmıyoruz." dedi.
"HÜDA PAR, Kürt dili için güzel çalışmalar yaptı"
Bu çalışma için HÜDA PAR'a teşekkür eden Özgen, "Bu sene İstanbul'daki bu çalışmaya başladılar. İstanbul'da en az 5-6 milyon Kürt var. Gerçekten bir yerde tehlike var bir yerde de potansiyelimiz var. Türkiye'nin en az yarısının Kürt olduğuna inanıyorum. Şükürler olsun ki yer yönden de kendimize yeteriz ve çalışıyoruz. Eksiğimiz dilimize sahip çıkamamamızdır. Bugün bu bir fırsattır. Ben bir partiye bağlı değilim ama son yıllarda HÜDA PAR, Kürt dili için güzel çalışmalar yaptı. İnanıyorum ki partinizin potansiyeline göre eğer iyi bir çalışma yapılırsa, ki partinizin böyle bir disiplini var, teşkilatınızın olduğu her yerde Kürtçe dersi için, Kürtçe dilinin hakları için yapılacak çalışmalarla daha hızlı güzel günlere ulaşılabilir." diye konuştu.
2012'den bu yana anadilde seçmeli derslerin olduğunu belirten Özgen, "Ne zorluk var ki şimdiye kadar Kürtçe dersi az tercih ediliyor? Bana göre başta Milli Eğitim Bakanlığı direkt olarak ismini Kürtçe seçmeli ders olarak koymamasından kaynaklanıyor. Yaşayan diller diye isimlendirilmişti. 4-5 dilin içerisinde Kürtçe ve Zazaca da yazılmıştı. Anne babalar istediğinde Kürtçe'yi bulamıyor. Onun için bu bir engeldi. Onun için Milli Eğitim Bakanlığına dilekçe vererek bu ismin Kürtçe seçmeli ders olmasını istedik. Şimdiye kadar yapılmadı. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve Serkan Ramanlı bu konuda çalışma yapıyorlar. Sizden ricam isteklerimizin içerisinde direkt olarak Kürtçe dersi olmasını talep edelim." değerlendirmesinde bulundu.
Kürtçe'nin öğrenilmesinin önündeki diğer engellere işaret eden Özgen, şöyle devam etti:
"2020'den bu yana HezKurd olarak çalışmalara başladık ve gördük ki kesinlikle bunu formlara eklememişler. İstanbul'da okullara gittik ve anne-babalara, 'Kürtçe dersini seçin dedik ama baktık ki velilere verilen formlarda kesinlikle bu haktan bahsedilmemiş. O sene İstanbul Valiliği ile bir görüşme yaptık ve formların standart olması için bir talep ilettik. Şükürler olsun ki, 2020'den bu yana formlar standart oldu. Şimdi tüm hemşerilerimiz bilsin ki Türkiye'nin neresinde olursa olsun seçmek istedikleri formlarda yazılı. Bu iyi bir şey. Bu formlar standart olduktan sonra da tüm okullarda dağıtılmadı. Şimdi bu formlar dağıtılmaya başlandı.
Bir başka sorun daha vardı. İnternet üzerinden tercih yapılamıyordu. Bugün artık o imkan da var. E-devlet üzerinden bu tercih yapılabiliyor. 2020'de Milli Eğitim Bakanlığı yalnızca 3 Kürtçe öğretmenini kadroya aldı. Bunlardan ikisi Kürtçe, biri Zazaca için. Bunun ayıp bir şey olduğunu, daha da artması gerektiğini söyledik. Maalesef bize bu konuda az tercih yapıldığı söylendi. Bu da bizim eksiğimiz. Son yıllarda bu tercih arttı. Ben Kürdistan'da yayın yapan Kurdistan24’a ve TRT Kurdî’ye de teşekkür ediyorum ki bu yönde çalışmalar yaptılar ve şunu da bilmek gerekir ki tercih süreci kış aylarında tam da bu zamanlarda başlıyor. Yalnızca 15 gün süre ile tercih yapılabiliyor. O süreçte tercih yapılmazsa daha sonra yapılamaz."
"Bu hakka sahip çıkalım ve ileriye taşıyalım ki Kürtçe Türkiye'de eğitim dili, anadil olsun"
Kürtçe seçmeli ders adımının Kürtçe eğitim için olumlu bir gelişme olduğunu ifade eden Özgen, "Yalnızca Kürtçe seçmeli ders aslında Kürtler için hakarettir. Ancak biliyoruz ki bu inkar eden bir devletten geliyor. Kemalist sistem değişmesi de kolay değil. Onun için bu hakka sahip çıkıp daha ileriye taşımalıyız. Kürtlerin tüm siyasi hareketleri buna sahip çıkmalı. HDP-DEM bunu boykot etmişti. O partideki tüm siyasiler şunu bilmeli ki buna sahip çıkılmalı. Eğer sahip çıkmazsak Kürtçe eğitim talebinde de bulunamayız. Şunu bilmeliyiz ki, bir hiç olmamasından iyidir. Okul idarecileri de önceki yılların alışkanlığı var. Onları da teşvik etmeliyiz ki Kürtçe dersinin önünde engel olmasınlar. Sivil toplum kuruluşları birbirleriyle daha koordineli çalışmalı ki eski alışkanlıklar ortadan kalksın. Bazı okullarda bunu anlatıyorduk ve birileri bizi şikayet ediyordu. Sonra polis geliyordu. İnanıyorum ki polis de aslında böyle bir hakkın varlığından haberdar değildi. Biz de onlara anlatıyorduk. Herkes bilsin ki Kürtçe ders seçme hakkı var. Bu hakka sahip çıkalım ve ileriye taşıyalım ki Kürtçe Türkiye'de eğitim dili, anadil olsun." diye konuştu.
"HÜDA PAR'ın İstanbul'da başlattığı bu çalışmanın farklı illerde de yapılmasını istiyoruz"
HezKurd Kurucu Başkanı Av. Suphi Özgen, "Kanunlar da bir partinin bir sivil toplum kuruluşunun kararları gibidir. İnsan isterse bunu değiştirtebilir. Kanunda ve hukukta önümüze engel ola zorluklar, istenirse değiştirilebilir. İnsanlarımız kendilerine inansınlar ve Kürtçe dilinin haklarına sahip çıkmalı. Kürtlerin toplantılarında maalesef birbirlerinden uzak olmak da sorun olabiliyor. Kürtçe dil hakları için kim hangi partide olursa olsun hep birlikte Kürtçe'ye sahip çıkmalı. Ben şahsen ümitvarım. Çünkü diğer yıllara göre daha iyi durumdayız. Kürtçede 'bir yapmak bin söylemekten iyidir' diye bir söz var. Onun için HÜDA PAR'ın İstanbul'da başlattığı bu çalışmanın farklı illerde de yapılmasını istiyoruz." ifadelerini kullandı.