Cemaatlerin vakıf ve memurlarına / Mücahid Haksever

Günümüzde İslami hizmette bulunan bir çok kurum ve kuruluş vardır. Hizmetlerini kendilerini davalarına adayan vakıfları ve memurları vasıtasıyla icra etmektedirler. Bu kardeşlerimiz tıpkı Musab bin Umeyr gibi, evleri sırtlarında ülke ülke, şehir şehir, köy köy gezmektedirler. Dünyalık hiçbir kaygıları yok. Bu fedakâr insanların fedakarlıklarını ne acıdır ki, öldükten sonra öğrenebiliyoruz.

Cemaatlerin vakıf ve memurlarına / Mücahid Haksever

Bu dinin bu günlere gelmesi hiç şüphesiz başta Allah’ın yardımı ve bu din uğruna her türlü fedakarlıktan kaçınmayan muvahhid, mücahid Müslümanların sayesinde olmuştur. İslami davayı kendine meslek edinmiş bu Müslümanlar, bir tüccar mantığıyla dava hizmetine kendilerini vakfetmişlerdir. Tüccar adam, bir ücret karşılığında mal satarken, bu davetçiler ise cennet karşılığında mallarını ve canlarını satmışlardır.

İslami davetin ilk dönemlerinden itibaren, bu fedakar davetçilerin gayret ve çabası sayesinde İslami dava kısa sürede yayılmıştır. Bu davetçilerin sembol isimlerinden biri Musab bin Umeyr (ra)’dır. Musab b. Ümeyr Mekke’nin tanınmış bir ailesine mensup varlıklı bir genç olmasına rağmen İslami davaya hizmet için 400 küsur km uzaklıkta olan ve hiç tanımadığı Medine şehrine gidiyor. Lüks ve şatafatlı hayatını, davasına hizmet uğruna terk ediyor. Ne kadar acıdır ki, şehid olduğunda onu saracak kefen bulunamıyor.

Günümüzde İslami hizmette bulunan bir çok kurum ve kuruluş vardır. Allah hepsinden razı olsun. Bu kurum ve kuruluşlar, bu hizmetlerini kendilerini davalarına adayan vakıfları ve memurları vasıtasıyla icra etmektedirler. Bu memurlar ve vakıf kardeşlerimiz tıpkı Musab bin Umeyr gibi, evleri sırtlarında ülke ülke, şehir şehir, köy köy gezmektedirler. Dünyalık hiçbir kaygıları yok. Çok zor şartlarda kıt kanaat geçinmektedirler. İffet, tevazu ve ihlasları sayesinde insanlar onların bu durumundan habersizdir. Onları birebir tanıyanlar ancak, onların bu fedakarlıklarından haberdardır. Bu davetçilerin bu fedakarlıkları, ihlas ve samimiyetleri sayesinde Cenab-ı Allah, bu davanın sesini, dünyanın en ücra köşesine kadar ulaştırmıştır. Bu fedakâr insanların fedakarlıklarını ne acıdır ki, öldükten sonra öğrenebiliyoruz. Tanıdığım ve onların fedakarlık, ihlas ve samimiyetlerine gıpta ettiğim bazı kardeşlerimiz var. Uzaktan onları izliyorum. Bakıyorum bir gün ülkenin doğusunda, başka bir gün ülkenin batısında. Hem de çoluk çocuklarıyla beraber. Muhterem ağabeylerim! Sizleri en içten kalbi duygularımla selamlıyorum. Gözlerinizden, ellerinizden, hasretle, minnetle öpüyorum, muhabbetle kucaklıyorum. Ne kadar mübarek insanlarsınız. Rabbim sizler sayesinde bizlere de merhamet ediyor. Sizin ihlas ve takvanız sayesinde davamıza bereket koyuyor. Rabbim sayınızı artırsın inşallah. En az sizin kadar fedakârlık yapan ve bu kutlu davada size hayat arkadaşı ve dava arkadaşı olan muhtereme eşlerinizi de selamlıyorum. Hiç şüphesiz onlarda bu hayra vesile oldukları için, yaptığınız tüm bu hayırlı amellerin ortağıdır.

Sizler dünyada bilinmeseniz de cennetin en yüksek tabakalarında Peygamberler, sıddıklar ve şehidlerle komşu olacaksınız inşallah. Rabbim bizleri de sizin gibi fedakâr kardeşlerle beraber haşretsin. Bu günahkâr kardeşinizi de dualarınızda anmanızı istirham ediyorum. Bir dahaki yazımızda buluşuncaya dek Allaha emanet olun.

Mücahid Haksever / Habernas