Bağımsızlık hayallerinin sonu

YPG'nin bağımsızlık hayali, ABD’nin YPG projesini sona erdirmesiyle sekteye uğradı. Uzmanlara göre Kürt kartı artık Rusya’nın elinde. Peki bu Türkiye için ne anlama geliyor?

Bağımsızlık hayallerinin sonu

"Ortadoğu'da önemli bir yemeğe davetliyseniz ve isminiz davetli listesinde yoksa bir de menüye bakın. Orada olabilir." Ortadoğu diplomasisinin acımasızlığını tarif etmek üzere son dönemde sıkça dile getirilen bu söz bir kez daha gerçek oldu.

ABD desteğiyle IŞİD'e karşı giriştikleri savaşta askeri başarıların yanında siyasi kazanımlar elde eden ve Suriye'de kurulacak yeni sistemde kurdukları kantonlarla özerkliklerini resmileştirme hayali kuran Kürtler bir kez daha büyük güçler tarafından yüz üstü bırakıldı.

Donald Trump, "Kürtleri ilelebet koruma sözü vermedik" derken, Savunma Bakanı Mark Esper, "Kürtleri NATO müttefikimiz Türkiye'ye karşı koruma gibi bir yükümlülüğümüz yok. NATO müttefikimizle savaşacak değiliz" açıklamasında bulundu.

ABD-YPG ilişkisinin "son kullanma tarihi"

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay, ABD ile Suriyeli Kürtler arasındaki ilişkiyi, "son kullanım tarihi olan geçici bir ilişki" olarak tanımlıyor. Çağaptay, "IŞİD'in yenilmesinden sonra 2017'de bu ilişkinin bitip bitmeyeceği değil, ne zaman biteceği sorusu vardı. Erdoğan çok başarılı bir strateji izledi ve Suriye’ye girme tehdidini gerçekleştirerek ABD'yi kendi ile YPG arasında seçim yapmaya zorladı.

"Ağır tavizler vermek zorunda kalacağımızı biliyoruz"

Suriye Demokratik Güçleri Komutanı Mazlum Abdi, Barış Pınarı Harekâtı sürerken 13 Ekim'de Foreign Policy dergisinde yayınlanan makalesinde "ABD’den askerlerinin bölgede çarpışmasını değil, siyasi arabuluculuk için ağırlığını kullanmasını istediklerini" belirterek, "Rusya ve Suriye rejimi, korumamız altındaki milyonlarca insanın hayatını kurtaracak tekliflerde bulundu. Onların vaatlerine güvenmiyoruz. Açıkçası kime güvenilebileceğini bilmek zor… Moskova ve Esad ile iş birliği yoluna girersek ağır tavizler vermek zorunda kalacağımızı biliyoruz" demişti.

Rusya Kürt kartını nasıl oynayacak?

Kartların Rusya’nın eline geçmesi, bölgedeki tablonun tamamen yeni bir bakış açısıyla okunmasını zorunlu kılıyor. PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamayan Rusya, PYD'nin Suriye’nin geleceğiyle ilgili süreçlere katılmasını hep destekledi, ancak Türkiye’nin itirazlarını göz önünde bulundurarak ısrarcı olmadı. PYD ile PKK’yı ayrı göstermenin bir Amerikan projesi olduğunu belirten Dr. Arzu Yılmaz, Rusya açısından bu tür bir ayrımın söz konusu olmadığına işaret ediyor.

Suriye'nin Kürtlerle ilgili planı ne?

Rusya’nın şu anki önceliğinin Esad ile Türkiye’yi yakınlaştırmak olduğunu ve bu kartı Türkiye’yi köşeye sıkıştıracak şekilde kullanacağını düşünmediğini belirten Yılmaz, "Onun yerine Erdoğan'ın Esad ile aynı fotoğraf karesine dahil olduğu bir sonucu almayı tercih edecektir. Ama bu kartın bundan sonra Rusya'nın elinde olacağını ve bundan sonra Türk-Rus ilişkilerinde tıpkı Türkiye-ABD ilişkilerinde olduğu gibi Kürt meselesinin de bir potansiyel çatışma konusu olma ihtimalini gözden kaçırmamak gerek" diyor.

Bağımsızlık hayallerinin sonu

Kürt siyasal hareketinin Rusya ve Esad rejimine vermek zorunda kalacağı ağır tavizlerin başında, özerklik ve bağımsızlık hayallerine mevcut haliyle veda edilmesi geliyor. Rusya, 2017 Ocak ayında başlatılan Astana sürecinin ilk turunda Suriyeli Kürtlere sınırlı özerklik öngören bir taslak sunmuştu. Taslak özünde dış politika, savunma, enerji gibi alanlarda Şam’a tam bağımlılık öngörürken kültürel özerklik gibi daha "yumuşak" unsurlar içeriyordu.

Suriye Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov geçen yıl yaptığı bir açıklamada "Geçen yüzyılda Batılı meslektaşlarımızın yaptığı gibi bölgeyi karıştırmanın aksine, Kürtlerin bulundukları ülkelerin sınırları içinde eşit haklara sahip olması için çalışmalıyız" diyerek Kürtler için öngördükleri rolü özetliyordu.

PYD Cenevre'de yer alır mı?

Suriye’nin geleceğinin masaya yatırılacağı ve 30 Ekim’de başlaması öngörülen Anayasa Komitesi toplantılarında ABD desteğiyle "taraf" olarak yer almayı hedefleyen PYD, Türkiye’nin baskısı nedeniyle davetliler listesinde yer almamıştı. Şimdiye kadar Kürtlerin siyasal kazanımlarının masada ne kadar güvence altına alınacağının tartışıldığına dikkat çeken Yılmaz, "Şu geldiğimiz aşamada artık varlıklarının, bir toplum olarak hayatta kalmalarının ya da güvenliklerinin garanti altına alınması konuşulmak durumunda" diyor.

DW