'Yapısal reformlar yapılmadıkça ekonomide istikrar sağlanmaz'

Döviz kurlarındaki artışın önüne geçmek için sermaye sahiplerinin çözüm olarak ısrarla faiz artışını dayattığını söyleyen HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, "Döviz-faiz-borsa sarmalının çaresi üretim ekonomisidir" dedi.

'Yapısal reformlar yapılmadıkça ekonomide istikrar sağlanmaz'

HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı haftalık iç gündem değerlendirmesinde; döviz-faiz-borsa sarmalının çaresi üretim ekonomisi, pik yapan pandemi ve uzaktan eğitime geçiş, insan hakları eylem planı, Avusturya’da İslam düşmanlığı, Avustralya askerlerinin Afganistan’da işlediği savaş suçları ve adım adım uygulanan ihanet anlaşması gibi gündemin öne çıkan başlıklarını masaya yatırdı.

Döviz-faiz-borsa sarmalının çaresi üretim ekonomisidir

Faiz artışının dayatıldığını söyleyen Sağlam, "Döviz kurlarındaki artışın önüne geçmek için sermaye sahipleri çözüm olarak ısrarla faiz artışını dayattılar. Nitekim Para Piyasaları Kurulu (PPK), son toplantısında neredeyse yüzde 50 oranında bir artış gerçekleştirdi. Kapitalist piyasa ekonomisinde kur artışını dengelemek için faiz artışlarına yönelmek geçici bir çözüm gibi görülse de ekonomide istikrarı sağlayamaz. Kur artışlarını etkileyen iç ve dış birçok faktör vardır. Küresel sermaye sahiplerinin manipülasyonları, ithalat-ihracat dengesi ve cari açık, bütçe açıkları, ödemeler dengesi, uygulanan ekonomik politikalar, enflasyon beklentileri, döviz girdisi sağlayan sektörlerin durumu ve siyasal istikrarsızlık bunlardan bazılarıdır." dedi.

"Yapısal reformlar yapılmadıkça ekonomide istikrar sağlanmaz"

Yapısal reformun önemine vurgu yapan Sağlam, "Yapısal reformlarla piyasalarda güven tesis etmek ve yatırım için istikrarlı bir zemin oluşturmak önemli bir adımdır. Bununla birlikte kaynakları üretime yönlendirip istihdam alanları açmak, döviz kurlarında artışa ve enflasyon baskısına neden olan cari açığı azaltacak politikalar geliştirmek de gerekir. Paradan para kazanan sermaye gruplarının döviz kuru ile piyasaları baskı altına aldıkları aşikârdır. Bu baskı sonrasında faiz artırımına gidildiğinde kısa süreli bir düzelme görülebilir. Ancak yapısal reformlar yapılmadıkça ekonomide istikrar sağlanmaz. Artırılan her faiz puanı borçlanmalarda hazineye milyarlarca liralık ek yük getirmekte, yatırıma yönelmesi beklenen kamu kaynakları faiz ödemeleri ile heba olmaktadır. Artan faizler yatırımları engellediği için üretim ve istihdam sekteye uğramakta ithalat-ihracat dengesini bozarak cari açık, enflasyon ve kur artışları ile yeni bir kısır döngüye dönüşmektedir. Küresel ekonomik sistem, döviz-faiz-borsa üçlüsü ile paradan para kazanma üzerinde kurgulanmıştır. Yani her durumda kazanan, yine sermaye sahipleri olmaktadır." ifadelerini kullandı.

Pik yapan pandemi ve uzaktan eğitime geçiş

Uzaktan eğitime geçişi değerlendiren Sağlam, "Pandeminin kısmen hafiflemesi ile kademeli olarak yüz yüze eğitime geçildi. Bu durum, bütün sınıflarda yüz yüze eğitime geçiş beklentisi oluşturdu. Ancak, salgının yayılma hızı ve ölümlerdeki artış nedeniyle yeniden uzaktan eğitime geçme kararı alındı. Toplumun tamamının büyük bir riskle karşı karşıya kaldığı bu süreçte sağlığın öncelenmesi isabetlidir. Herkesi alınan tedbirlere riayet etmeye davet ediyoruz. Uzaktan eğitim ile çocuklarımızın uzun süre TV, bilgisayar, tablet ve akıllı telefon ile bu denli muhatap olması beden, zihin ve ruh sağlıklarını ciddi anlamda tehdit ettiği de unutulmamalıdır. Bu nedenle; bu sürecin en erken sürede bitmesi ve yüz yüze eğitime tekrar geçilebilmesi için devlet ve toplum eşgüdümü ile her türlü tedbir alınmalıdır." dedi.

"Devlet, uzaktan eğitim için gerekli her türlü materyal ve içeriği temin etmelidir"

"Devlet, uzaktan eğitim için gerekli her türlü materyal ve içeriği temin etmelidir." diyen Sağlam, "Öğrencilerin ihtiyaç duyduğu araç-gereçler ve internet erişim sıkıntıları halen giderilemedi. Eksiklikler en kısa sürede giderilmeli, dağıtılacağı söylenen tabletlerin ihtiyaç sahiplerine dağıtımı bir an önce tamamlanmalıdır. Alt gelir grubundaki öğrencilere internet erişimi mutlaka ücretsiz sağlanmalıdır. Kırsal kesimdeki köy ilkokullarının şartları göz önüne alınarak yüz yüze eğitim durumu yeniden değerlendirilmelidir. Bazı üniversitelerin online sınavlarda öğrencileri sıkıntıya sokan iki kamera bulundurma zorunluluğu yeniden gözden geçirilmelidir." diye kaydetti.

İnsan Hakları Eylem Planı

Yargı sisteminin adalet beklentisini karşılayamadığına da dikkat çeken Sağlam, "Hükümetin yetkili isimlerinin yargı reformuna gidileceğine ilişkin açıklamaları olsa hangi konularda nasıl değişiklikler yapılacağı konusu henüz açıklığa kavuşmamıştır. Yargı sisteminin mevcut durumu toplumun adalet beklentisini karşılamamaktadır. Zira masumiyet karinesi ile suçun şahsiliği gibi temel ilkeler uygulamada yok sayılmaktadır. Yargıya olan güven toplumda her geçen gün daha da azalmaktadır. Bunun çeşitli nedenleri olmasına karşın sorumluluğun büyüğü hükümetindir. Siyaset kurumunun yargıya müdahaleleri, mevzuatın neredeyse tamamının ithal olması, yargıdaki kutuplaşmalar, yargıç bağımsızlığının sağlanamaması gibi birçok ciddi sorun çözüm bekliyor. Bu nedenle; toplumun ilgili bütün kesimleri ile geniş istişareler sonucunda bir reforma gidilmelidir." dedi.

"Sayın Adalet Bakanının ‘adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun’ sözünün gereği pratikte gösterilmelidir"

Adaletin hiçbir şeye feda edilemeyeceğine vurgu yapan Sağlam, "Reform gerektiren hususların başında; güçler ayrılığı temel ilkesinde güç dengesinin yürütme lehine bozulması hususu gelmektedir. Öte taraftan yaşanan sorunların büyük kısmının uygulamalardan kaynaklandığı unutulmamalıdır. Uygulamadan kaynaklanan sorunların giderilmesi için güçlü bir siyasi iradenin ortaya konması ön şarttır. 2002-2003 yıllarında sıkça tekrar edilen ‘işkenceye sıfır tolerans’ söyleminin doğurduğu memnuniyet verici sonuç bunun açık delillerindendir. Yasalarda değişiklik olmamasına rağmen işkence ve kötü muamele iddialarının yeniden gündeme gelmesi de yine zihniyet sorunudur. Her zaman söylediğimizi bir kez daha tekrar ediyoruz. Adalet hiçbir şeye feda edilmemelidir. Sayın adalet bakanının ‘adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun’ sözünün gereği pratikte gösterilmelidir." şeklinde konuştu.

İLKHA