Yapıcıoğlu: Herkes kendi çocuğunu inancına göre ve ana diliyle yetiştirme hakkına sahiptir

Mardin'de temaslarını sürdüren HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Dargeçit ilçesinde; STK temsilcileri, kanaat önderleri ve muhtarlarla bir araya geldi. 10 yıllık siyaset serüveninde doğruluktan taviz vermediklerini belirten Yapıcıoğlu, asıl başarının istikamet üzere kalabilmekte olduğuna dikkat çekti.

Yapıcıoğlu: Herkes kendi çocuğunu inancına göre ve ana diliyle yetiştirme hakkına sahiptir

Belediye konferans salonunda düzenlenen program, Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.

HÜDA PAR Dargeçit İlçe Başkanı Abdurrahman Seyhan ve Mardin İl Başkanı İsmail Çevik'in selamlama konuşmasının ardından sinevizyon gösterimi yapıldı.

Programda konuşan Yapıcıoğlu, insanların canı, malı, izzeti, şerefi ve haysiyetinin korunması gerektiğini söyleyerek herkesin kendi çocuğunu hem inancına uygun şekilde hem de ana diliyle yetiştirme hakkına sahip olduğuna vurgu yaptı.

10 yıllık siyaset serüveninde doğruluktan taviz vermediklerini belirten Yapıcıoğlu, asıl başarının istikamet üzere kalabilmekte olduğuna dikkat çekti.

"Siyaset bir araç olduğu gibi makamlar da gelip geçicidir"

"Dürüst siyaset gerçek adalet" şiarıyla siyaset sahnesine çıktıklarına vurgu yapan Yapıcıoğlu, siyasete ilişkin düşüncelerini şöyle özetledi:

"Bizi takip edenler bilirler ki, siyasetimizi başkalarının üzerinden kendimizi tarif ederek yapmıyoruz. Ya da siyasi rakiplerimizi kötüleyerek siyaset yapma alışkanlığımız yoktur. Biz ilkeleri ortaya koyuyoruz, neler olması gerektiğini söylüyoruz. İyileri tenzih ederiz iyi siyasetçi her partide olabilir, her partide çürük siyasetçiler de olabilir. Ama maalesef öyle bir zaman dilimindeyiz ki siyaset genel manada, topluma karşı itibar kaybetmiş. Siyaset ve siyasetçi denilince eğer insanlar, araya mesafe koyuyorsa ve genel manada olumsuz bazı düşünceler onun zihnine geliyorsa burada kabahat vatandaşın değil biz siyaset ehlinindir. Siyaset ehli kendisinin değil, milletin menfaatini kendi menfaatinin üzerinde tutarsa millet bize niye o gözle baksın ki? Neden bize menfi veya olumsuz bir gözle baksın ki? O yüzden biz, siyasetin içinde bulunduğu o vahim hali görerek dedik ki dürüst siyaset gerçek adalet. Zira bizim düşüncemize, inancımıza, bakış açımıza göre siyaset, sadece yönetime gelmek için yapılan bir iş değildir. Siyaset, yönetimden pay almak ya da yönetimi etkilemek için yapılan ve bu yolla meşhur olma, mal mülk edinme, servet toplama ya da bazı makamlara gelmenin yolu da değildir. Siyasetin amacı bu değildir, bu olmamalıdır. Siyasetimizin hedefini açıklarken siyasetin bir araç olduğunu söylediğimiz gibi geleceğimiz makamların kendisinin de bir araç olduğunu söyledik. Eğer siyaset millete hizmet etmek amacıyla yapılıyorsa, bu amaç meşrudur. Eğer siyaset; meşhur olmak, mal toplamak, makama gelmek için, bazı nefsi arzuları tatmin etmek için yapılıyorsa bu meşru bir amaç değildir"

Genel manada siyasetin çoğunluğunun makam için yapıldığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, "Biz bir ilke ortaya koymaya çalıştık ve siyasetin başka türlü yapılabileceğini de göstereceğiz dedik. Elhamdülillah bu 10 yıllık yürüyüşümüzde bunu net bir şekilde ortaya koyduk. Bizi takip edenler bu görüşün aksini iddia edemezler. Çünkü bizde parti içinde makam kavgası hiç olmadı ve biz siyasetimizi bazı makamlara illa bizden birisi gelsin, otursun diye de yapmadık." ifadelerini kullandı. 

"Gaye hizmet etmekse bu trenin kaçıncı vagonunda olduğumuzun bir ehemmiyeti yoktur"

On yıllık siyasi geçmişlerinde genel başkanlık koltuğunun 4 defa el değiştirdiğini hatırlatan Yapıcıoğlu, "Ben 2 dönem Genel Başkanlık yaptıktan sonra Genel Başkanlık görevini bir kardeşime devrettim. Devrettiğim dönemde Genel Başkan Yardımcısı olarak hizmet etmeye devam ettim. Eğer gaye hizmet etmekse bu trenin kaçıncı vagonunda olduğumuz hangi koltukta oturduğumuzun bir ehemmiyeti yoktur. Bizim asıl yaklaşımımız budur. İnsanı merkeze alan ve adaleti hedefleyen düşüncenin siyasete hâkim olması için siyaset yapıyoruz. Siyasetin merkezinde insan olmalı. Çünkü Yüce Allah insanı mükerrem bir şekilde yarattı. Siyaset eğer insanın canını, malını, dinini, aklını ve neslini koruyorsa o meşru bir siyasettir. Aksine yapılan bir durum ise Allah'ın razı geleceği bir durum söz konusu değildir." dedi.

"Tek başına hiç kimse İslam'ın temsilcisi değildir"

Yapıcıoğlu, "Biz yola çıkarken ölçümüz var dedik. O ölçümüz de İslam'dır. Tek başına hiç kimse İslam'ın temsilcisi değildir. Biz haşa Peygamber değiliz, biz Hazreti Muhammed Aleyhisselam'ın öğrettiği şeyleri merkeze alıyoruz. Attığımız her adımı her sözümüzü o teraziye göre ayarlıyoruz." ifadelerini kullandı.

Her vatandaşın kendi çocuğunu kendi inancına göre ve kendi ana diliyle yetiştirme hakkına sahip olduğunun altını çizen Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:

"Herkesin canı, malı, izzeti, şerefi, haysiyeti korunmalıdır, muhafaza altında olmalıdır. Bunlar Allah'ın izniyle olacak. Bunların ne zaman olacağını bilemeyiz ama benim vazifem ve bunun bilincinde olan bütün insanların vazifesi, bu güzel şeylerin toplumlumuza hâkim olabilmesi için çaba sarfetmektir. Bizim gayemiz bütün insanların cennete gitmesine vesile olacak şekilde hidayet bulması, dosdoğru bir yol üzere ve adilane bir hayat sürmesi, kimsenin kimseye zulmetmemesi, herkesin sadece Allah'a kulluk etmesidir gayemiz. Eğer bunu siyasetin gayesi haline getirebilirsek hepimiz kazanacağız."

"Daha çok yatırım, daha çok üretim ve daha çok istihdamla büyümemiz gerekir"

Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin sebeplerinden birinin de ithalat ve ihracatla büyüme olduğuna işaret eden Yapıcıoğlu, asıl büyümenin yatırım, üretim, istihdam ve ihracat ile mümkün olabileceğini belirtti.

Yapıcıoğlu, "Enflasyon, kur ve faiz üçgeninde dar ağacımızı kurmuşlar, ipi de boynumuza dolamışlar, kımıldadığımız vakit ayaklarımızın altındaki sandalyeye tekme vurup yere yıkılmamızı bekliyorlar. O şekilde üçlü bir üçgenle bizleri kıskaca almışlar, bizim terimizi, kanımızı sömürüyorlar. Bu sömürünün altından nasıl çıkmamız gerekir. Biz 10 sene önce parti programımızı yazdığımızda; ithalat ve inşaatla büyümek doğru bir strateji değildir, dedik. Sadece ekonomik yönde kalkınmayı hedefleyerek milletin refahını yükseltmeden, fakirlerin sayısını azaltmadan kalkınmayı hedeflemek bir şey ifade etmez. Öyle ise daha çok yatırım, daha çok üretim daha çok istihdam ve ihracat ile büyümemiz gerekir. 9 sene sonra hükümet daha yeni o cümleleri kurmaya başladı. Enflasyona rağmen biz üretimi, istihdamı azaltmayacağız, insanlar işini kaybetmeyecek ve biz daha çok ihracat yaparak büyüyeceğiz. Böyle bir büyüme modeli doğru bir modeldir, ama yine de eksik kalıyor. Eksik olan taraf ise cari açığı azaltmanız lazım. Cari açık azalmıyor bilakis artıyor, ihracat artıyor ama ithalat daha fazla artıyor. Ama lüks tüketimin üstüne bazı ciddi vergiler koyarak onlara sınırlamalar getirerek ithalatı azaltmak suretiyle cari açığı azaltmamız lazım. Bir de bütçe açıklarımızı kapatmamız lazım. Parti programımızdaki hususlardan bir tanesi de denk bütçeydi. Biz denk bütçe olsun istiyoruz, hatta denk bütçeyi anayasaya koyalım diyoruz. Anayasal bir düzenleme olsun ki gelen hükümetler keyfine göre bir kararla bunu değiştiremesin, bütçeler denk olmak zorunda olsun. Şu anda ciddi bir borçlanma var ve bu borçlanmalar ekonomiyi kırılgan hale getiriyor. Bu borçlanmaların önemli sebeplerinden biri de dış ticaret açığı." değerlendirmesinde bulundu.