Toronto Üniversitesi'nden İsrail’e yatırım darbesi: Küresel vicdan İsrail’i reddediyor
Toronto Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği, İsrail'in Gazze'deki savaş suçları nedeniyle üniversitenin emeklilik fonunun İsrail bağlantılı tüm yatırımlarını çekme kararı aldı. Bu adım, akademik çevrelerde İsrail'e karşı artan küresel farkındalığın ve direnişin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Kanada’daki Toronto Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği, Cuma günü yaptığı açıklamada, İsrail’e yönelik yatırımların geri çekilmesi lehine oy kullandığını duyurdu. Bu tarihi adım, İsrail işgalinin suçlarına karşı artan küresel farkındalığı yansıtırken, İsrail anlatısının uluslararası akademik camiadaki etkisini yitirmeye başladığını gösteriyor.
Üyelerin %52’sinin desteğini alan oylama sonucunda, üniversitenin emeklilik fonu (UPP), İsrail işgalini destekleyen ya da Gazze'deki savaşta kullanılan silah ve mühimmatın üretim ve dağıtımında yer alan tüm doğrudan ve dolaylı yatırımlardan tamamen çekilmek üzere bir takvim hazırlamakla görevlendirildi.
Bu karar, sadece İsrail'e değil, aynı zamanda Rusya'ya yönelik yatırımların da çekilmesini öngören başka bir karar ile eş zamanlı alındı. Bu durum, insan hakları ihlallerine karşı çifte standartlardan uzak, ilkesel bir duruşun benimsenmeye başladığını ortaya koyuyor.
Gizlilik İçinde Gerçekleşen Oylama
Toronto Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği, oylamanın gizli yapılmasını sağlayarak katılımcıların kimliklerinin açıklanmasını engelledi. Bu gizlilik, özellikle yerli halktan akademisyenler, etnik azınlıklar, genç öğretim üyeleri ve geçici statüdeki çalışanların olası baskı ve cezalandırmalara uğramaması adına önemli görüldü.
İsrail merkezli Jerusalem Post gazetesine göre, alınan karar üniversitenin yatırım dışlama politikalarıyla da entegre edilecek ve savaş suçlarına karışmış ya da İsrail işgaline destek veren hiçbir kuruma yatırım yapılmayacak.
İsrail’in Söylemi Çöküyor, Küresel Vicdan Yükseliyor
Toronto Üniversitesi’nin kararı, dünya genelinde büyük akademik kurumların benzer şekilde İsrail’i destekleyen yatırımlardan vazgeçtiği zincirin bir halkası olarak görülüyor. Son yıllarda özellikle Batı'daki üniversitelerde İsrail’e karşı akademik boykot kampanyaları (BDS) güç kazandı.
Bu karar, İsrail’in "Ortadoğu’nun demokratik ülkesi" imajını yerle bir eden, Gazze’de çocukları ve kadınları katleden, Batı Şeria’da toprak gaspı ve yasa dışı yerleşimlerle insan haklarını ihlal eden bir işgalci rejim olarak tanınmasını sağlayan küresel bilincin bir göstergesi oldu.
İsrail’in "kendini savunma" argümanları artık dünya kamuoyu nezdinde inandırıcılığını yitiriyor. Yaşanan katliamlar ve sivil halkın yaşadığı dram, akademik ve entelektüel çevrelerde güçlü bir farkındalık oluşturmuş durumda.
Toronto Üniversitesi: İnsan Haklarına Bağlılık Geleneği
Kanada’nın en büyük ve en prestijli üniversitelerinden biri olan Toronto Üniversitesi, geçmişte de insan hakları ve etik değerlere olan bağlılığıyla tanınıyordu. Bu kararla birlikte üniversite, bir kez daha insanlık onurunu savunan bir duruş sergilemiş oldu.
Üniversitenin emeklilik fonu UPP, yaklaşık 11,7 milyar Kanada doları değerinde varlığı yönetiyor ve dört üniversite ile 14 akademik kurumu kapsayan 40 binden fazla akademisyen ve çalışana hizmet veriyor. Bu nedenle alınan yatırım çekme kararı, yalnızca akademik değil, ekonomik açıdan da etkili bir adım olarak değerlendiriliyor.
Akademik Direnişin Mesajı: Sessizlik Bitti
Toronto Üniversitesi'nin kararı, dünya kamuoyuna güçlü bir mesaj veriyor: Akademisyenler ve entelektüeller, Filistin halkına karşı işlenen suçlara sessiz kalmayacak. Akademik platformlar, siyasi ve ekonomik baskılardan bağımsız olarak gerçeği ve adaleti savunmaya devam edecek.
İşgalci İsrail’in Filistin halkına yönelik devam eden suçları karşısında, benzer kararlar alan akademik ve insan hakları kurumları, tarihe düşülen tanıklıklar olarak yerini almaya devam edecek. Bu kararlar, İsrail’in söyleminin dünya vicdanı karşısında çöktüğünü ve hakikatin medya manipülasyonlarına galip geldiğini ortaya koyuyor.
Kaynak: thelenspost.com