'Sığınmacılar politik bir araca dönüştürülmemelidir'

Mülteci krizine ilişkin değerlendirme yapan HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, göçmenlerin ölüme terk edilememesi gerektiğini belirterek, AB ve BM’ye de çağrılarda bulundu.

'Sığınmacılar politik bir araca dönüştürülmemelidir'

Avrupa Birliği ülkelerinin ve Birleşmiş Milletlerin göçmen politikasını eleştiren Sağlam, Türkiye'nin muhacir sığınmacılara karşı insani ve İslami tavrının takdire şayan olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin, AB ile 2016 yılında imzalanan 'Ortak Göç Eylem Planı'nın dışına çıkarak sınır kapılarını açması sonrası Yunanistan emniyet güçlerinin insanlık dışı müdahalelerinin kabul edilemeyeceğini belirten Sağlam, "AB ülkelerinde insan haklarına saygının söylemden ibaret" olduğunu söyledi.

Türkiye’nin muhacirlere karşı İslam kardeşliğinin güzel örnek sergilediğini söyleyen Sağlam, "Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalan 4 milyonun üzerinde muhacire kapılarını açan ülkemizin bu insani ve İslami tavrı takdire şayandır. Gerek devlet imkanları, gerekse de sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarımızın hassasiyetleri ile bu muhacirlere her konuda İslam kardeşliğinin güzel bir örneği gösterilmiştir." açıklamasında bulundu.

Sınır hatlarında yaşanan insanlık krizine değinen Sağlam, "İdlip'te yaşanan son siyasi ve askeri gelişmeler ile birlikte Türkiye, Avrupa Birliği ile 2016 yılında imzaladığı Ortak Göç Eylem Planı'nın dışına çıkarak, ayrılmak isteyen sığınmacılara sınır kapılarını açmıştır. Bunun neticesinde yaklaşık 150 bin muhacir, Yunanistan sınırına dayanmıştır. Sınırı geçmeye çalışanlar, Yunan polisinin insanlık dışı müdahaleleri ile karşılaşmaktadır. Nitekim bu müdahaleler sırasında can kayıpları da yaşanmıştır. Yine bazı mülteciler de Ege kıyılarından şişme botlarla Yunan adalarına ulaşabilmek için denize açılarak hayatlarını tehlikeye atmaktadır. Yunan sahil güvenliği tarafından zor kullanılarak engellenen bu sığınmacılar, boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır." ifadelerini kullandı.

"AB ülkelerinde insan haklarına saygının söylemden ibaret olduğu ortaya çıkmıştır"

Avrupa ülkelerinin ölümcül müdahalelerinin asla kabul edilemez olduğunu söyleyen Sağlam, "Avrupa Birliği ülkelerinin de taraf olduğu gerek İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gerekse de 1915 tarihli Cenevre Sözleşmesi, savaş durumundan kaçmak isteyen sığınmacıların güvenli ülkelere sığınma hakkı tanınarak koşullarının iyileştirilmesi adına tedbirler alınmasını şart koşmaktadır. Avrupa Birliğinin, dış sınırlarını korumak adına sığınmacılara uyguladığı şiddet ve kötü muamele hiçbir surette kabul edilemeyeceği gibi bu muamele AB ülkelerinin iç mevzuatlarının hem de uluslararası sözleşme ve mutabakatların da iflası anlamına gelmektedir. Denizde boğulan mültecileri kurtarmaya çalışanların dahi cezalandırıldığı AB ülkelerinde evrensel insani değerlerin hiçbir kıymetinin kalmadığı ve insan haklarına saygının söylemden ibaret olduğu ortaya çıkmıştır." diye kaydetti.

"Sığınmacılar politik bir araca dönüştürülmemelidir"

Türkiye’nin, sığınmacıları sınır kapılarında yalnız bırakmaması gerektiğinin altını çizen Sağlam, şöyle devam etti:

Bunlarla birlikte bugüne kadar muhacirlere yardım ve ev sahipliği yapmada gerekeni yapan Türkiye'nin, siyasi bir hamle olarak sınır kapılarını açması ve mültecileri Avrupa'nın insafına terk etmesinin yanı sıra deniz geçişlerinde ve sınırlarda yaşanması kuvvetle muhtemel ölüm vak'aları ile baş başa bırakmamalıdır. Bu durum, şimdiye kadar gösterilen insanlığı gölgede bırakacak ve insani dramlara kapı açacaktır. Bu anlamda sığınmacılar politik bir araca dönüştürülmemelidir.

"AB ve BM de mültecilere karşı uluslararası hukuk gereği sorumluluklarını yerine getirmeli"

AB ve BM’nin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi çağrısında bulunan Sağlam, "Türkiye, Avrupa Birliği veya Birleşmiş Milletler ile yeni durum hakkında bir mutabakata varıp mültecilerin mağdur olmalarına engel olacak tedbirler geliştirmeden geçişlere izin vermemeli, yükümlülüklerini yerine getirmeyen Avrupa ülkelerini, mülteciler üzerinden cezalandırma yolunu tercih etmemelidir. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler de mültecilere karşı uluslararası hukuk gereği sorumluluklarını yerine getirmelidir." şeklinde ifade etti.

İLKHA