Prens Selman'ın tiranlığına karşı “Ulusal Kurtuluş Konseyi” kuruldu
Suudi muhalifler, Prens Selman yönetimine karşı “Ulusal Kurtuluş Konseyi” adlı yeni bir siyasal yapı kurdu. Dr. Saad el-Feki ve Dr. Said el-Ghamdi liderliğindeki konsey, ülkedeki siyasi, sosyal ve ekonomik krizlere tepki olarak kuruldu. Konsey, İslami kimliğin korunması, ahlaki ve toplumsal çöküşün önlenmesi, yolsuzlukla mücadele ve mutlak tek adam yönetimine karşı mücadele etmeyi hedefliyor.

Suudi Arabistan dışındaki muhalifler, “Ulusal Kurtuluş Konseyi” adıyla yeni bir siyasal yapı kurduklarını açıkladı. Konsey, Dr. Saad el-Feki ve Dr. Said bin Nasir el-Ghamdi gibi önde gelen iki isim tarafından yönetiliyor. Kuruluş, Suudi Arabistan’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman yönetimi altında yaşandığını ileri sürdükleri ciddi siyasi, sosyal ve ekonomik krizlere doğrudan bir tepki olarak değerlendiriliyor.
Ulusal Kurtuluş, Çöküşe Karşı
Kuruluş bildirisine göre, Suudi Arabistan çok yönlü krizlerle karşı karşıya bulunuyor ve bu durum geniş çaplı ulusal bir harekete ihtiyaç duyuyor. Konsey, yüzeysel reformların ötesine geçerek “insan onuru, halk katılımı ve İslami kimlik” temelinde kapsamlı bir siyasal proje hedefliyor.
Konseyin genel sorumlusu Dr. Said el-Ghamdi, ülkedeki durumu “değerler krizi” olarak nitelendiriyor. Modern kentleşmenin ülkenin gerçek refahını yansıtmadığını, bunun arkasında yaygın yoksulluk, dışlanma ve sistematik özgürlük kısıtlamaları olduğunu vurguluyor. Ghamdi, konseyin “resmi aldatıcı söylemin” alternatifi olduğunu, mevcut yönetimin sadece içeride muhalefeti susturmakla kalmayıp, dışarıda da Veliaht Prens’in imajını şatafatlı etkinlikler ve propaganda yoluyla parlatmaya çalıştığını söyledi. Oysa Suudi halkı ise yüksek yaşam maliyeti ve kısıtlamalarla mücadele ediyor.
Konseyin Dört Ana Gündem Maddesi
Ulusal Kurtuluş Konseyi, siyasal ve medya faaliyetlerini dört temel konu üzerine inşa edeceklerini açıkladı:
- İslami Kimliğe Yönelik Saldırı: Yönetim, İslami kimliğe karşı “açık savaş” yürütmekle suçlanıyor. Din adamlarının kısıtlanması, dini eğitimin daraltılması, İslami kitapların yasaklanması ve Batı kökenli eğlence ile seküler faaliyetlerin teşvik edilmesi buna örnek gösteriliyor.
- Ahlaki ve Toplumsal Çöküş: Konsey bildirisi, halk arasında yaygın bir “değerler krizi” bulunduğunu, vatandaşların görüşlerini ifade etmekten korktuğunu belirtiyor. Bu durumun, baskı, gözetim ve tutuklamalarla karakterize edilen bir rejimden kaynaklandığı ifade ediliyor.
- Haksızlık ve Yolsuzluğun Yaygınlaşması: Mevcut yönetim, keyfi tutuklamalar, seyahat yasakları ve ağır vergiler uygulamakla, Veliaht Prens’in şahsi projelerine (NEOM, The Line gibi) milyarlarca dolar harcamakla ve bunun kurumsal denetimden yoksun olmasıyla suçlanıyor.
- Mutlak Tek Adam Yönetimi: Konsey Genel Sekreteri Dr. Saad el-Feki, Muhammed bin Selman’ın kurumları devre dışı bırakarak ülkeyi “tek kişi” yönetimiyle yönettiğini, bunun trilyonlarca dolar kayba ve ekonomik-siyasi çöküşün eşiğine gelinmesine yol açtığını belirtti.
Yurtdışında Kuruldu Ama İçerde de Ağları Var
Konseyin liderleri yurtdışında bulunmasına rağmen, ülkede akademisyenler, din adamları, güvenlik görevlileri ve büyük şirketlerde çalışan personelden oluşan geniş bir destek ağı olduğu bildiriliyor. Dr. Feki, konseyin Suudi tarih ve toplum yapısını detaylıca inceleyerek stratejik bir alternatif sunduğunu, sadece anlık tepki olmadığını vurguladı. Ülkedeki bazı üyelerin güvenlik endişesiyle gizli kalmayı tercih ettiği, ancak planlama ve koordinasyona katkı sağladıkları belirtildi.
Çoğalan Muhalefet, Liderlik Mücadelesi
Ulusal Kurtuluş Konseyi, 2020’de Londra’da kurulan Ulusal Toplanma Partisi gibi başka muhalif oluşumların yanına katılıyor. Her ne kadar bu gruplar arasında siyasi söylem farklılıkları olsa da hepsi Muhammed bin Selman’ın tek adam rejimine karşı çıkıyor ve halkın katılımını, sosyal adaleti öngören yeni bir siyasal sistem talep ediyor.
Ancak muhalifler arasında liderlik, finansman ve uluslararası bağlantılar gibi konularda anlaşmazlıklar yaşanıyor. Sosyal medyada yaşanan çatışmalar bunların örnekleri. Yeni kurulan Konseyin, bu farklılıkları aşarak muhalefete yeni bir ivme kazandırması veya diğer gruplarla koordinasyon rolü oynaması bekleniyor.
Bin Selman Politikalarına Doğrudan Tepki
Konseyin kurulması, ülke içindeki geniş çaplı baskı, ekonomik kriz ve toplumsal gerilimlerin yaşandığı bir döneme denk geliyor. Muhammed bin Selman’ın merkeziyetçi yönetimi, eleştirel sesleri bastırması, İsrail ile normalleşme ve maliyetli askeri-ekonomik maceraları birçok entelektüel, din adamı ve iş insanını ya susturmuş ya da yurtdışına kaçmaya zorlamış durumda.
Son dönemde tutuklamalar artarken, vatandaşlara yönelik dijital gözetim genişledi. Buna karşılık rejim, milyonlarca dolar harcayarak batıda gösteri ve tanıtım faaliyetleri düzenliyor. Muhaliflere göre bu, mevcut sistemin siyasi ve fikri iflasının kanıtı.
Yeni Konsey Gerçek Bir Tehdit Oluşturur Mu?
Suudi otoriteler içerde mutlak kontrolünü sürdürse de “Ulusal Kurtuluş Konseyi”nin dışarıda örgütlü siyasi muhalefetin güçlendiğine işaret ettiği görülüyor. Bin Selman, sıkı yönetimine rağmen, genç işsizliğinin yükselmesi, özgürlüklerin azalması, yolsuzluğun artması ve belirsiz siyasi gelecek karşısında muhalefeti tamamen yok edemedi.
Önümüzdeki dönemde bu konseyin Suudi iç politikasında önemli bir hareket noktası olup olmayacağı, yoksa önceki muhalefet girişimleri gibi görmezden gelinip bastırılıp bastırılmayacağı merakla bekleniyor. Yanıt zamanla ortaya çıkacak.
Kaynak: gulfnews24.net