Ömrünü Müslümanlarin izzetini savunmak için adadı: Şehid Hamdullah Yaşar rahmetle yâd ediliyor

PKK vahşetinin tüm çıplaklığıyla yaşandığı bir dönemde, ömrünü İslam'in ve Müslümanlarin izzetini savunmak için adayan Hamdullah Yaşar, mürtet örgütün hedefi oldu. Arkadaşlarının, “Bize o dönemler de sizin içinizden biri şehid olacak” denseydi aklımıza ilk olarak şehid Hamdullah gelirdi” sözlerini ispat edercesine çok arzuladığı şehadete kavuştu... Şehid Hamdullah Yaşar şehadet yıldönümünde rahmet ve özlemle yâd ediliyor.

Ömrünü Müslümanlarin izzetini savunmak için adadı: Şehid Hamdullah Yaşar rahmetle yâd ediliyor

90`lı yıllar PKK vahşetinin tüm çıplaklığıyla yaşandığı bir dönemdi. Örgüt, ellerindeki her türlü imkânlarla halkın üstüne bir kâbus gibi çökmüş, kadın-erkek, çocuk-yetişkin önüne çıkan her kesimden insanı vahşice katlediyordu. İşte vahşice katledilen binlerce mazlumdan biride şehid Hamdullah Yaşar oldu.

Çok sosyal ve sevecen bir karakteri bulunan Şehid Hamdullah, cami ögrencileri tarafından da çok sevilir;öğrenciler onun etrafında toplanırdı.

Şehid Hamdullah, ibadetlerine düşkün, hayâ ve terbiye sahibi, her yönüyle takdir edilen, mütevazi, yumuşak huylu biriydi. Cesaretiyle öne çıkar ve davaya adamıştı kendini.

Nusaybin'de muvahhid cengaverlerin şehadetinde parmağı olan mürted örgütün tetikçisi Şemso'nun miladinin dolma vakti gelmişti. Nitekim kardeşlerinin kısasını almak Şehid Hamdullah’a nasip olur.

Ömrünü İslam'ın ve Müslümanlarin izzetini savunmak için adayan Hamdullah, çok istediği şehadete de en sonunda erişir.

“Bize o dönemler de sizin içinizden biri şehid olacak” denseydi aklımıza ilk olarak şehid Hamdullah gelirdi. Çünkü şehadete en layık olan oydu…”

Aslen Mardin`in Derik ilçesinden olan Şehid Hamdullah Yaşar`ın ailesi kan davasından dolayı uzun süre önce Nusaybin`e yerleşmiştir. Şehid Hamdullah1976 yılında Nusaybin`de dünyaya gelir. İlk dönemlerde cahili bir yaşantıya sahip olan Şehid Hamdullah, 1989 yılında bazı Müslümanların ilgilenmesiyle İslam`a ve Müslümanlara sempati duymaya başlar. Bu tarihten sonra Şehid, hızlı bir şekilde kendisini geliştirir ve İslami hizmetlerde bulunur. Nusaybin`de 1991 yılında PKK`nin Müslümanlara yönelik saldırıları artmaya başlayınca ailesi tarafından İstanbul`a gönderilir. 1993 yılına kadar İstanbul`da kalan Şehid, Nusaybin`de arkadaşlarına yönelik yapılan zulmü duyunca 1993 yılının Kurban Bayramı`nda Nusaybin`e döner ve arkadaşlarının “ne zaman geri gideceksin” sorusuna, “Nusaybin`de bu kadar şehid olurken, kardeşlerim İslam davası için mücadele ederken ben bir daha oralara gitmeyeceğim” diye cevap verir. Daha sonra ailesinden de ayrılan Şehid, evinden de ayrılarak camilerde kalmaya başlar. Çok kısa sürede bütün benliğiyle İslami hizmetlerde bulunan Şehid Hamdullah, çok sosyal ve sevecendi. Camilerde bütün öğrenciler onun etrafında toplanırdı. Çok cesaretliydi ve buna rağmen çok da mütevazıydı. Şehid oluncaya kadar da camilerde dersler verdi. Şehid ilkokul mezunuydu ve arkadaşlarının da isteğiyle dışarıdan ortaokulu okudu. 94-95 yılları arasında da Nusaybin Lisesi`ne kayıt yaptırdı. Lisede de tebliğ çalışmalarını sürdürdü.

ŞEHADETİ

Nusaybin`de PKK`lı olarak bilinen, aynı zamanda devletin derin yapılarıyla da birlikte çalışan bir aşiretin ileri geleni, polisle iş birliği yaparak Müslümanları şikâyet etme ve evlerini basmak suretiyle baskılar uyguladı. Zulüm artık had safhaya ulaşmıştı ve Şehid Hamdullah yaşananları kabullenemiyordu. 14 Mayıs 1995 yılında bu şahsa yönelik olay oldu. Olay yerinden uzaklaşan Hamdullah uğradığı silahlı saldırıda şehid edildi.

BİR ARKADAŞININ DİLİNDEN ŞEHİD HAMDULLAH

Polisin Müslümanlara yönelik saldırılarının daha yeni başladığı dönemlerde bir akşam Hamdullah ve 5-6 kadar arkadaşla beraberdik. Arkadaşlarımız uyumuşlardı. İkimiz uyanık kalmıştık, şehid bana dönerek “Benim kafamı çok kurcalayan bir şey var. Hepimiz bir aradayız; camilerde, evlerdeyiz. Bize yönelik bir operasyon yapılırsa yakalanacağız, İslami çalışmalarımız sekteye uğrayacak ve meydan İslam düşmanlarına kalacak. Bunun sonunu düşünemiyorum” diyordu. Henüz 17-18 yaşlarında bir genç bu kadar büyük düşünebiliyordu. İslam`a karşı arkadaşlarına karşı çok büyük bir sevgisi vardı. Yıllarca arkadaşlarıyla aynı evleri paylaştı ama bir tek kişi dahi ondan şikâyetçi olmadı. Çok hayâlı ve terbiyeli bir gençti. Bu yönüyle de hep takdir ediliyordu. Yumuşak huylu ama çok cesurdu. İbadetlerine çok düşkündü. Bize o dönemlerde “sizin içinizden biri şehid olacak” denseydi aklımıza ilk olarak Şehid Hamdullah gelirdi. Çünkü şahadete en layık olan oydu.