Norveç’te 77 kişi katleden Breivik mahkeme salonlarını nefret kürsüsüne çevirdi
Norveç'te 2011'de 77 kişiyi öldüren ve 21 yıl hapis cezasına çarptırılan aşırı sağcı Breivik yargılama sürecinde mahkumlara verilen hakları ve hukuk sistemindeki boşlukları kötüye kullanarak terör ve aşırı sağcı nefret söylemlerini yaymayı sürdürüyor

Norveç'te 2011'de çoğu çocuk 77 kişiyi öldüren ve 21 yıl hapis cezasına çarptırılan aşırı sağcı Anders Behring Breivik, Norveç'teki yargılama sürecinde mahkumlara verilen hakları ve hukuk sistemindeki boşlukları kötüye kullanarak terör ve aşırı sağcı nefret söylemlerini yaymayı sürdürüyor.
Oslo Üniversitesi Kriminoloji ve Hukuk Sosyolojisi Bölümünden Profesör Kristin Bergtora Sandvik, 22 Temmuz 2011'de 77 kişinin öldüğü terör saldırılarının ardından yaşanan hukuki süreçleri ve Breivik'in Norveç hukuk sisteminin mahkumlara sağladığı hakları istismar ederek 14 yıldır sürdürdüğü propaganda faaliyetlerini AA muhabirine değerlendirdi.
Sandvik, Breivik'in dava süreçlerini yakından takip ettiğini belirterek, Breivik'in 10 yıllık asgari cezasını tamamladıktan sonra her 2 yılda bir şartlı tahliye başvurusu yapabildiğini ve mahkeme sürecini kendi propagandasına alet edebilme riski olduğunu belirtti.
Breivik'in Norveç hukuk sistemini istismar ettiğini vurgulayan Sandvik, "Sorun şu ki, bir vesileyle neredeyse her yıl duruşmaya çıkıyor ve bu durum çok tuhaf bir gösteriye dönüştü. Mahkeme süreçlerini, hukukun üstünlüğünü ve duruşma salonunu aşırılıkçı mesajlarını tekrar yaydığı bir tiyatro olarak kullanabiliyor. Bu çok sorunlu. Maalesef hukukun üstünlüğü kuralları gereği onu dinlemek zorundayız." ifadelerini kullandı.
Sandvik, Breivik'in mahkeme salonlarında son derece düzenli ancak kafa karıştırıcı konuşmalar yaptığına dikkati çekerek, "Duruşmada hazır bulunan, öldürdüğü çocukların annelerine 'Çocuğunuzu öldürdüğüm için üzgünüm ama bu gerekliydi' gibi ifadeler kullandı ve son duruşmasında kendisinden iyi bir miras bıraktığını düşündüğü şeyi açığa vurdu: 'Ben çok başarılı bir teröristim'." diye konuştu.
"Lüks hapishane koşullarında ömür boyu geçim garantisi"
Sandvik, Breivik'in hapishane koşullarının uluslararası kamuoyu için anlaşılması zor olduğunu belirterek, "Büyük bir apartman dairesi gibi bir hapishanede yaşıyor. Spor ekipmanlarına, mükemmel yemeklere erişimi var. Evcil hayvanları bile var. Üniversite eğitimi alabiliyor, ruh sağlığı danışmanlığı alıyor, mektup yazabiliyor." dedi.
Breivik'in hayatının geri kalanında artık geçim kaygısı taşımayacağını vurgulayan Sandvik, tamamen tecrit altında tutulmasına rağmen bu koşulların lüks sayılabilecek düzeyde olduğunu, medyanın kadın hapishanelerindeki kötü koşulları örnek göstermesiyle Breivik'in yararlandığı hakların Norveç kamuoyunda rahatsızlık yarattığını ifade etti.
Sandvik, Breivik'in, 2015'te hapishane koşullarına karşı Norveç hükümetine karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) insanlık dışı muameleye ve özel hayatın ihlaline sebep olduğu gerekçesiyle dava açtığını dile getirdi.
Breivik'in 2016'da AİHM'deki davanın ilk aşamasında kazandığını ancak temyizde kaybettiğini anlatan Sandvik, 2022 yılından bu yana, Breivik'in asgari cezasını çektikten sonra, şartlı tahliye talebinde bulunduğunu kaydetti.
"Hukukun üstünlüğünün pahalı bedeli"
Sandvik, tüm bu süreçlerin hukukun üstünlüğünün bedeli olduğunu belirterek, "Breivik'le yaşamak zorundayız. Bu, hukukun üstünlüğünün pahalı bedeli ve bu maliyeti ödüyoruz. Onun hukuken temsil edilmesi, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü korumak için gerekli. Avukatı da zorunlu müdafi olarak çalışıyor ve çok zor durumda kalıyor." dedi.
Saldırının ardından hazırlanan 22 Temmuz Komisyonu raporunda polisin müdahalesindeki aksaklıkların detaylarını aktaran Sandvik, "14 yıl öncesini düşünün, yapay zeka yoktu. Bugün yapay zeka olsaydı bomba yapımı için yasak malzeme alımı tespit edilebilirdi. Hükümet merkezindeki bomba patladıktan sonra adaya gidebilmesi, sahte polis kıyafeti giyerek adaya geçebilmesi kolektif bir başarısızlıktı." değerlendirmesinde bulundu.
Sandvik, "Yıllardır tartışılan, hükümet merkezinin yanındaki cadde kapatılmamıştı. O cadde kapalı olsaydı belki minibüsünü oraya koyamazdı. Özel kuvvetler adaya ulaşamadı, iletişim sistemleri çöktü. Yerel halk kendi tekneleriyle çocukları kurtarmaya gitti." diye konuştu.
"Her duruşmada yeni aşırı sağcı gruplarla bağlantı" iddiası
Breivik'in her duruşmada yeni aşırı sağcı gruplarla bağlantısı olduğunu iddia ettiğini belirten Sandvik, "Her yıl parçası olduğu çılgın yeni bir grubun adını getiriyor. Son duruşmada Rusya ve Batı dünyası arasındaki savaştan bahsetti. Dünyada neler olup bittiğini bilen, etkileyici konuşan ama tamamen çılgın görüşleri olan bir adam." ifadelerini kullandı.
Sandvik, duruşmaların hapishane içinde özel mahkeme salonu kurularak yapıldığını ve büyük güvenlik önlemleri alındığını belirtti. "Hava sahasını kapatıyorlar, çok sayıda güvenlik görevlisi oluyor. Medya da çok saygılı davranıyor, Nazi selamı vermeye çalışsa bile bunu yayınlamıyorlar. Ama yine de bu süreçler çok fazla kamu kaynağı harcıyor." dedi.
Norveç'te yaşanan diğer terör saldırıların faillerinde de benzer ruhsal problemler görüldüğünü kaydeden Sandvik, "Tüm bu vakalar ruh sağlığı değerlendirmesi, temyiz, yeniden yargılanma süreçlerinden geçiyor. Polis bu kişilerden haberdardı ama saldırıları önleyemedi. Çoğu orta sınıf, yetişkin, yaşamlarını Norveç'te geçirmiş, ruh sağlığı sorunları olan erkekler." diye sözlerini tamamladı.